Kur’an’i Kavramlar” konulu seminer M. Şirin Oruç tarafından sunuldu.
Seminer şu beş başlık altında ele alındı:
1- Kelime ve kavramların insan hayatı, insanın düşünce yapısı, sosyal ilişkileri ve iletişimi üzerindeki etkileri.
2- Üretilmiş ve İletilmiş kavramlar.
3- İnsanın ürettiği dil üzerinden Vahyi hitabın gerçekleşmesi.
4- Müslümanların kullanacağı kelime/kavramlarda seçici davranması.
5- Bazı Kur’an’i kavramlar.
Yaratılmışların içerisinde bir tür olan insan türü, olay ve eşyaları isimlendirme, düşünme ve tercih etme kapasitesiyle donatılmıştır. İnsan bu özelliklerini kullanarak hayatını anlamlandırır, ilişki kurar ve hayatın realitesini gerçekleştirir. İnsan bütün bunlarıda kelime ve kavramlarla gerçekleştirir. Bu noktada kelime ve kavramlara yüklenen anlam önem kazanır. Kavramlarıda anlamaya çalıştığımızda, hayata yön veren kavramları işlediğimizde kaynak olarak Kuranı Kerim karşımıza çıkmaktadır.
Müslümanca bir düşünüş ve yaşayış için kavramlar dünyasındaki mevcut bulanıklıkları giderebilmek için Kuranın özüne uygun anlama çabası içinde bulunmamız gerekir.
Rabbimiz elçileri vasıtasıyla insanlara fıtratlarında var olan kapasiteyle ürettikleri kelime ve kavramlarla yani o toplumun diliyle hitap eder. Vahiy bazende ürettiği kelime ve kavramlara müdahale ederek sunarak.
Müslümanlar için üretilen ve iletilen kavramlar önemlidir. Üretilen kavramların vahye uygun olup olmaması önemlidir. İletilen kavramlar ise Rabbimizn vahiyle bildirdiği ve üst anlamlar yüklediği kelimelerdir. Kuran, gayb katından iletilen insanlar tarafından üretilen bir dille insanlara hitap eder.
Hz. Muhammed’e de inzal olan Kuran vahyi, Mekke Araplarının kullandığı dil aracılığı ile insanlığa hitap etmiştir. Bu hitap kavramları dört şekilde kullanmıştır.
1- Çoğu kelime ve kavramları olduğu gibi kullanmıştır. Bunlara örnek olarak “gök, yıldız, güneş, ay, insan, İbrahim, Musa,... verebiliriz.
2- Bazı kelime ve kavramlara üst anlamlar yüklenmiştir. Örneğin Arap dilinde “abd”-“kul, köle” ifadesi insanın insana olan kulluğu anlamına gelirken Kuran bu kavramı bu anlamdan kurtararak kulluğu sadece Allah’a has kılarak önceki anlamdan kurtarmıştır.
3- Bazı kavramların anlamlarını düzeltmiştir. Örneğin “melek” kavramına yüklenen olumsuz anlamından temizlemiştir.
4- Bazı kavramların kullanımı yasaklanmıştır. Örneğin bakara 104. ayetinde geçen “raina” kavramı, Yahudilerin bu kavramı alay ve hakaret anlamında kullandığı için bu kavramın kullanımını yasaklamış ve yerine “unzurda” kavramının kullanılması istenmiştir.
Bizler, Kuranı anlarken kavramların taşıdığı anlam belirleyici olmaktadır. Örneğin Mevdudi’nin kaleme aldığı Kuranda Dört Terim kitabında işlediği “Rab, İlah, Din İbadet” kavramlarını aslına göre Kurani çerçevede ele alarak Müslümanların zihnindeki yanlış anlamlarını ıslah etmiştir.
Müslümanlar vahiy ilkelerle çelişen maddeci kavramlara karşı uyanık olmalıdırlar. Bu kavramlar vahyin ilkelerine karşı üretilmiş ve bu kavramlar üzerinden Kurana savaş açmışlardır. Örnek olarak emansipasyon, pozitivist, ulus…gibi kavramları verebiliriz. Vahiy dışı paradigmanın özünü taşıyan kavramlarda İslami kimliğimizle çatışır. Bunlarada örnek olarak “mezhepçilik, laiklik, tasavufçu, gibi kavramları verebiliriz.
Sunum Alak Süresinin ilk on iki ayetlerinde geçen “ Rab – Tuğyan – Müstağni – Rucu – Hidayet – Takva” kavramların önce Arap dilinde taşıdığı anlamları ile gayb aleminden yüklenen üst anlamları karşılaştırılarak işlendikten sonra son buldu.