Sakarya Başörtüsü Platformu'nun gerçekleştirdiği 118.Başörtüsü Eyleminde; Tübitak'ın düzenlediği Bilim Olimpiyatları ödül töreninde Milli Eğitim Bakanı'nın yasakçılardan daha fazla yasak yanlısı bir tutum sergilemesi protesto edilirken, yeni seçilen YÖK Başkanı'nın bilimin ve özgürlüğün önünü açabilmesinin adaletten yana kararlı bir duruşla gerçekleşebileceği ifade edildi.
Sakarya Başörtüsü Platformu adına Özgür-Der Geyve Temsilciliği Üyesi Mustafa ÖZER tarafından okunan 118.basın açıklamasında; özgürlük alanlarının her geçen gün daraldığı ifade edilirken, geçtiğimiz hafta Tübitak'ın düzenlediği Bilim Olimpiyatları ödül töreninde Milli Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in kendisini hükümet yapan geniş halk kesimlerinin beklentilerini bir kenara koyarak başörtülü bir öğrencinin ödül almak için sahneye çıkmasına sinirlenmesi protesto edildi. Açıklamada ayrıca yeni seçilen YÖK Başkanı'nın Üniversiteleri bilim ve özgürlüğün merkezi haline getirebilmesinin adaletten yana kararlı bir duruşla gerçekleşebileceği vurgulandı.
Ülkedeki baskı ve yasakların ortadan kaldırılması ve adaletin tesis edilebilmesi için ilk olarak tüm ayrımcılıklara son verilmesinin vurgulandığı açıklama, hükümete yönelik şu uyarılarla devam etti: "Cumhurbaşkanlığından sonra YÖK'ü de kendi istediği şekilde atayan Hükümet'in artık halkın hak ve özgürlüklerini temin etmek için çalışmaya başlaması gerekmektedir. Kendi gölgesinden korkan Bakanlarla bunun başarılabilmesi ne kadar mümkün olacak bilmiyoruz ama bu ülkede ilkel ve vahşi bir şekilde uygulanan bu yasak halkın vicdanında ve ülkenin geleceğinde onarılması güç tahribatlar yapmaktadır. Hükümet en başta ne yapmak istediğine karar vermelidir."
Eylem, Hükümet'in yasağı sadece Üniversitelerde kaldırmaya çalışmasının gerçek bir çözüm olamayacağı, gerçek çözümün ancak ve ancak 'yasağın hiçbir şart ileri sürülmeden, tamamen ortadan kaldırılması'ndan geçtiğini ifade eden cümlelerle son buldu.
"Başörtüsü İslam'ın Emri; Müslüman Kadının Kimliğidir" ve "Tevhid Adalet Özgürlük" yazılı pankartlar taşıyan platform mensupları, eylem boyunca "Yasakçı Devlet; İktidarsız Hükümet" ve "Yaşasın Başörtüsü Direnişimiz" sloganlarını attılar. Eylemde "Yasak Sürüyor (D)uyuyor musunuz", "Tevhid Adalet Özgürlük", "Başörtüsü İslam'ın Emridir" ve "Yaşasın Başörtüsü Direnişimiz" yazılı dövizler de taşındı.
Sakarya Başörtüsü Platformu 118. Basın Açıklaması Tam Metni:
SÖZDE ÖZGÜRLÜK, ÖZDE YASAK !
Her geçen gün biraz daha yasaklanıyor, biraz daha baskı altına alınıyoruz. Özgürlük alanları her geçen gün biraz daha daralıyor. Emperyalizmin çıkarları, daha doğrusu ABD ve İsrail'in menfaatleri doğrultusunda yeniden şekillendirilen coğrafyamızda bu zulüm ve katliam çetelerinin gönüllü taşeronluğunu yapmaya can atan siyasi iktidarlar nereye elini uzatsalar orada kalıyor. Şiddetli bir tepki veya karşı duruş gördüklerinde anında geri adım atarak kendilerini inkar edecek boyutlara varacak kadar kişiliksizleşebiliyorlar. Kendisini hükümet yapan geniş halk kesimlerinin beklentilerini unutmasalar da unutmuş görünüyorlar. Sonunda gelinen nokta da sistemin zinde güçlerinin uydusu olmaktan hiçbir sakınca duymayacak kadar duyarsızlaşabiliyorlar.
Yasaktan fazla yasakçılaşan bu zihniyet tüm toplumu kuşatamasa da Milli Eğitim Bakanını çoktan sarıp sarmalamışa benziyor. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik; Tübitak tarafından düzenlenen İlköğretim Bilim Olimpiyatında bronz madalya alan Özel Şefkat Koleji öğrencisi Elif Büşra Doğuş'un başörtülü olarak sahneye çıkarak ödülünü almasına çok sinirleniyor. Hemen Tübitak Başkanı Nüket Yetiş'le görüşen Bakan rütbe bekleyen bir askerin heyecanıyla "Bu olayların tepki aldığını bildiğiniz halde neden izin veriyorsunuz! Bilerek mi yapıyorsunuz?" diyerek çıkışıyor. Bununla yetinmeyen Bakan başörtülü öğrenciyle hatıra fotoğrafı çektiren AKP Adıyaman Milletvekili Hüsrev Kutlu ve eşini de tam bir komutan edasıyla uyarıyor. Milli Eğitim Bakanı işi şansa bırakmıyor ve en son olarak olayla ilgili soruşturma başlatılması emrini vererek aferini hak ediyor ve ülkeyi rahatlatıyor.
Milyonlarca öğrencinin ve on binlerce öğretmenin başı konumundaki Milli Eğitim Bakanının yaşadığı ve çevresindekilere yaşattıklarını anlamak çok zor değil. İslam'ın açık bir emrini ayrıntıya mahkum edip sonra da bunun üzerinden politika yapanların halka özgürlük vaat etmeleri, başörtüsü yasağını kaldıracaklarını iddia etmeleri, sivil anayasa çalışmalarıyla hemhal olmaları ve tekrardan Avrupa Birliği süreci ile ilgili gündem maddelerini görüşmeye başlayacak olmalarının hiçbir inandırıcılığı bulunmamaktadır.
Bu ülkede en temelde zorbalık ve yasaklamalarla kendilerine gelecek kuranların kurdukları bürokratik, ekonomik ve sosyal sömürü çarklarına çomak sokulmadan hiçbir şeyin düzelmeyeceği aşikardır. Göstermelik birkaç tane reform ile özgür bir ülke haline gelmek mümkün değildir. Hem hukuktan bahsedip hem de hukuksuz uygulamalara imza atarak adaleti tesis edebilmeniz mümkün değildir. Adaletin tesis edilebilmesi için en başta ülkedeki tüm ayrımcılıklara son verilmelidir. Huzurun temini için en başta huzursuzluğun nedenleri iyi araştırılmalı ve ortaya çıkartılmalıdır.
Ayrıca bu hafta YÖK'te Başkan değişikliği yaşandı ve ılımlı olarak tanınan Profesör Yusuf Ali Özcan YÖK Başkanlığına getirildi. Selefinin baskıcı, yasakçı ve rantçı uygulamalarından sonra yeni YÖK Başkanının ortaya koyacağı uygulamaların Üniversitelerde bilimin ve özgürlüğün önünü açabilmesinin tek çaresi kararlı ve dirayetli bir irade gösterebilmesinden geçmektedir.
Cumhurbaşkanlığından sonra YÖK'ü de kendi istediği şekilde atayan Hükümet'in artık halkın hak ve özgürlüklerini temin etmek için çalışmaya başlaması gerekmektedir. Kendi gölgesinden korkan Bakanlarla bunun başarılabilmesi ne kadar mümkün olacak bilmiyoruz ama bu ülkede ilkel ve vahşi bir şekilde uygulanan bu yasak halkın vicdanında ve ülkenin geleceğinde onarılması güç tahribatlar yapmaktadır. Hükümet en başta ne yapmak istediğine karar vermelidir.
Cumhurbaşkanlığından sonra yeni YÖK ile birlikte artık dindar kesimlerinde beklentileri de farklı yönde olacaktır. Geniş dindar kesimler haklı olarak Hükümet'e verdikleri desteğin karşılığını görmek isteyecekler ve en başta da bunu başörtüsü yasağının kaldırılması konusunda olmasını bekleyeceklerdir. Hükümetin alın size özgürlük deyip kısmi olarak sadece üniversitelerde bu yasağı sonlandırmaya çalışması kısa vadede işine yarayabilir fakat bu kesinlikle sahici bir çözüm olmaz.
Başörtüsü yasağında en sahici çözüm, yasağın hiçbir şart ileri sürülmeden, tamamen ortadan kaldırılmasıdır.