Özellikle başı örtülü çalışan doktorlara yönelik sürdürülen karalama kampanyalarına dikkat çeken Musa Üzer tecavüz vakasına müdahale eden doktorun ihmali ve kötü muamelesinin başörtüsüz bir kadın doktor olması sebebiyle hiç gündeme getirilmediğinin gözden kaçırılmaması gerektiğini ifade etti. Kemalist-ulusalcı propagandanın en önemli kara çalma tekniklerinden olan "başörtülü doktorlar erkek hastaya bakacaklar mı?" klişesinin geçersizliğini ortaya koyan tüm gerçeklerin görmezden gelindiği gibi bu olayda da yaşandığına dair Özgür-Der'in bildirisinin tam metni şöyle:
Fethiye Devlet Hastanesinde Yaşanan Olay ve Başörtüsü Yasakçılarının İkiyüzlülüğü
11 Kasım 2010
Taraf gazetesinde Çarşamba günü yer alan bir haber Türkiye'de basının ve belli çevrelerin olaylara yaklaşımda nasıl bir ikiyüzlülük içerisinde olduklarını göstermeleri açısından önem taşıyor. Basında yer alan habere göre; Fethiye'ye tatile gelen bir İngiliz kız 28 Temmuz gecesi uyuduğu sırada eve giren bir kişinin tecavüzüne uğruyor. Toplumsal yapıdaki çürümüşlüğü göstermesi açısından tecavüz olaylarındaki artışın üzerinde durmak gerekiyor. Ancak burada gündeme gelen şey İngiliz kızın olayın ardından gittiği devlet hastanesinde gördüğü kötü muamele. Mağdurenin annesi Rosemary Hardy basına yazdığı mektubunda tecavüze ve şiddete maruz kalan kızının Fethiye Devlet Hastanesi'nde saatlerce koridorda muayene olmayı beklediğini ifade ediyor.
Kızının yaşadıklarını en ince detaylarına kadar anlatan anne Rosemary, mektubunda, uzun uğraşılardan sonra bir erkek doktor tarafından kızının ilk muayenesinin yapıldığını, hastanede olması gereken jinekologun ise ancak saatler sonra geldiğini belirtiyor. Kadın jinekologun gelmesiyle yaşanan trajedinin daha da arttığını anlatan İngiliz anne, kadın jinekologun kızına son derece sert davrandığını ve herhangi bir psikolojik destek vermediği gibi tecavüz mağduru kızının canını yaktığını söylüyor. Kızına hastanede tecavüz suçunun zanlısı gibi davranıldığını anlatan anne Hardy, muayene sırasında odada iki kişinin daha bulundurulmasını anlamakta ise hepten güçlük çektiğini belirtiyor. Yaşanan trajedi sonrası maruz kaldığı aşağılayıcı muameleyle ilgili olarak Rosemary Hardy'inin yazdığı mektubun basında yer alması üzerine Sağlık Bakanı olayla ilgili soruşturma başlatıyor.
Burada dikkat çeken bir olay bir söz konusu. Hastanede olması gereken ve daha sonra da hastaya kötü muamelede bulunduğu iddia edilen kadın jinekologun başı açık olmasına her ne hikmetse hiçbir yerde değinilmiyor. Defalarca medyada başörtülü doktorlarla ilgili yalan, uydurma ve aşağılayıcı haberlerin yapıldığına bütün bir kamuoyu şahittir. Örneğin bugüne kadar başörtülü doktorların erkek hastaları muayene etmediği yönünde tamamı uydurma, masa başı sayısız haberler çıktı. Bu olayda hasbelkader eğer söz konusu jinekolog başörtülü olsaydı olayın medyada veriliş tarzını çok rahatlıkla zihinlerinde canlandırabiliriz. Hastaya kötü muameleye yol açan şey sanki başörtüsüymüş gibi bir sunumla muhtemelen olay gazetelerde sürmanşete, haber bültenlerinde ilk sıralara oturtulurdu.
Merkez medya düzeninde her ne hikmetse bir olayda kişinin başörtülü olması olayda öne çıkarılması gereken temel unsur olarak görülür ve psikolojik yıpratma metotlarıyla başörtülü çalışan hanımlar mahkûm edilmeye çalışılır. Başörtülü olmanın anormal bir hal olduğu propaganda edilir. Bu tutum en az tecavüz olayı kadar iğrenç bir bakış açısıdır. Bu despotik ve ayrımcı perspektif insanların inancına, dini değerlerine açık bir tecavüzdür aynı zamanda.
Sadece Fethiye'de yaşanan bu utanç verici olay dahi başörtüsüyle ilgili olarak yasakçı, faşizan bakış açısının zihinlerde oluşturmaya çalıştığı bu ikiyüzlü tavrın deşifre edilmesine yeter! Devlet Hastanesinde yaşanan bu çirkinliğin sorumlularından derhal hesap sorulmasını talep ediyor, ayrıca bu olaydan kalkarak ülke genelinde Kemalist zihniyetin oluşturduğu başörtüsü düşmanlığı içeren bakış açısının çarpıklığının bir kere daha altını çiziyoruz.
Musa Üzer
Özgür-Der Genel Sekreteri