"Yarım Elma" Mantığıyla Hukuk ve Adalet Sağlanamaz!

22 Temmuz seçimlerinden bu yana gündemde olan yeni anayasa hazırlıkları yeni bir aşamaya gelmiş bulunuyor.

22 Temmuz seçimlerinden bu yana gündemde olan yeni anayasa hazırlıkları yeni bir aşamaya gelmiş bulunuyor. Basından, AK Parti yetkili kurulunun değerlendirdiği taslağı Meclis'e sunulmadan önce son şeklini almak üzere Başbakan'ın değerlendirmesine sunulduğunu öğreniyoruz. Bu şekilde AK Parti iktidarının 12 Eylül darbesinin izlerini yansıtan mevcut anayasa yerine yeni ve sivil bir anayasa vaadinin ayrıntıları da giderek netleşiyor. Resmi ideoloji dayatmasının biraz "inceltilerek" korunduğu görülen taslağın temel birtakım sorunlara sınırlı bir "iyileştirme" ile yetindiği görülmekte. Bu arada başörtüsü yasağı, genelkurmay başkanının yargılanması, cumhurbaşkanının yüksek yargıyı atama yetkisi gibi bazı kritik konularda ise son kararı Başbakan Tayyib Erdoğan'ın vermesi bekleniyor.

Görünen o ki, başörtüsü yasağına ilişkin olarak yıllardır beklenti içine sokulan kamuoyu yeni anayasa girişimi neticesinde de hayal kırıklığı yaşayacak! Başörtüsü yasağı adı verilen ilkel zulüm uygulamasına son verilmesi için yıllardır sabır telkin edilen kamuoyunun daha ne kadar sabretmesi gerektiği ise belli değil.

Başlangıç hükmünde insan hak ve hürriyetlerini güvence altına alan ve evrensel hukuk normlarına atıf yaparak ayrımcılığı reddeden bir anayasa tanımlaması yapılmasına rağmen, taslakta 'Eğitim ve öğrenim hakkı' başlıklı 45. madde şu şekilde yer alıyor:  'Ceza hukuku ve genel ahlaka aykırı olmamak kaydı ile hiç kimse kılık kıyafetinden dolayı yükseköğrenim hakkından dolayı mahrum bırakılamaz.'

Darbe sürecinden ve dönem dönem muhtıra ve darbe tehditlerinden bıkan halkın tepki oylarıyla hükümete getirdiği AK Parti'nin hazırladığı bu anayasa maddesi; yıllardır başörtüsü yasaklarıyla mağdur olan halkın acılarını asla dindiremez. Üstelik hiç tartışılmaması gereken bir hak olan başörtüsünün yalnızca üniversitelerde serbest bırakılması ifadesinin diğer alanlarda "anayasal yasak" şeklinde algılanması ve değerlendirilmesi riski de mevcut. Bu ise yeni çıkmazlar ve sorununun çetrefilleşmesi anlamına gelebilir. Öyle ki, bu işin sonunda, şu ana kadar anayasada dayanağı olmadığı halde fiili olarak sürdürülen yasağın üniversiteler dışında yasaklanması hükümet tarafından gerçekleştirilmiş olacak.

Başbakan tarihi bir sorumlulukla karşı karşıyadır. Resmi ideoloji dayatmasından, farklı etnik kimliklerin inkarına kadar bir dizi konuda iddia edildiği gibi hiç de "özgürlükçü" bir nitelik taşımadığı görülen bu yeni taslağa son şeklini verecek olan Başbakanın, vaadleriyle tutarlı bir tavır sergilemesini bekliyoruz. Ayrıca şu hususun bir kere daha altını çizelim ki: Başörtüsü sorununda yaşanan bunca zulme ve katlanılan acılara karşılık taslakta yer alan "yarım elma" ile gönül alınamayacağı bilinmeli ve başörtümüz her alanda ve hiçbir kısıtlamaya gidilmeksizin derhal serbest bırakılmalıdır.

Hülya Şekerci

Özgür-Der Genel Başkanı

Basın Açıklamaları Haberleri

53 STK'dan ortak proje: Kriz bölgeleri için tek havuz oluşturulacak
Ey Sisi, Gazze halkının açlık ve susuzluktan ölümünü daha ne kadar seyredeceksin?
Türkiye ve Suriyeli STK'lardan Suriyelilere yönelik saldırılara karşı ortak basın açıklaması
Özgür-Der: Kemalist öğütüm sistemini tartışmadan atılacak hiçbir adım yeni olmayacaktır!
Soykırımcı Çin BM’nin kararına uy, Uygurları serbest bırak