Yargıtay 9. Ceza Dairesi bilinen doğrultuda yeni bir karara daha imza attı. Yıllardır değişik siyasi suçlamalarla DGM'lerde yargılananlar hakkında verilen en ağır mahkumiyet kararlarını dahi yetersiz bularak daha da ağırlaştırma yönünde kararlara imza atan Daire, bu kez oldukça "şüpheci" bir tutum takındı ve Şemdinli sanıkları hakkında Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği mahkumiyet kararını bozdu.
Bu karar Şemdinli sanıklarının suçunu örtmeye yönelik bir mahiyet taşımaktadır. Van 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen mahkumiyet kararını "asker olan sanıkların terör örgütünün işlediği suçlarla aynı suçu işlediklerine ilişkin nitelendirme hayal gücünün de ötesinde tamamen varsayımlara dayalı, hukuki değerden yoksun düşünce" olarak tanımlayan 9. Daire, ayrıca sanıkların askeri mahkemede yargılanmaları gerektiğine de hükmetmiştir. Zaten başlı başına bir garabet olan çift başlı yargı olgusunu bu karar daha da vahim bir duruma getirmekte ve asker suçluları her ne yaparlarsa yapsınlar sivil yargıdan kaçırmaktadır. Dokunulmazlıkların çokça tartışıldığı bir konjonktürde bu durum askerlere mutlak dokunulmazlık zırhı sağlamak değil midir?
Şemdinli olayı baştan itibaren bir hukuksuzluklar dizisi şeklinde sürmektedir. Halk tarafından suçüstü yakalanan ve yargıya teslim edilen bu sanıkların suçlarını örtmeye yönelik ilk andan itibaren kapsamlı bir "devlet faaliyeti" sergilenmiştir. Sanıklardan Astsubay Ali Kaya hakkında dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı -şimdiki Genelkurmay Başkanı- Yaşar Büyükanıt'ın "tanırım, iyi çocuktur" referansıyla başlayan müdahale süreci iddianameyi hazırlayan Savcı Ferhat Sarıkaya'nın meslekten men edilmesiyle sürmüştür. Sonuçta adeta "iki astsubayın tamamen bireysel arzularını tatmin etme" mantığıyla gerçekleştirmiş oldukları bir suçmuşcasına Şemdinli olayı eylemin hiyerarşik boyutu gözardı edilerek sonuçlandırılmıştır. Ve şimdi bu "sembolik" mahkumiyet kararı da bozulmakta ve Şemdinli pisliği adeta hayaletlere yıkılmaktadır. Böylece sanıklar hakkında gerekli makamların şehadetleri doğrultusunda "iyi çocuk" hükmü teyit edilmektedir!
Yargıtay kararının anlamını en net biçimde sanıkların avukatının basına yansıyan şu demecinde görmek mümkündür. Ali Kaya ve Özcvan İldeniz'in avukatı Vedat Gülşen "Bu karar terörle mücadelede çalışan diğer arkadaşlar için moral olacaktır." demektedir. Terörle mücadelede çalışan arkadaşların moral durumunun bu ülkede yaşanan yargısız infazlara, işkencelere, hukukdışı icraatlara nasıl katkıda bulunduğunu ise kamuoyu çok iyi bilmektedir.
Şemdinli adli bir vakıa olmaktan öte düzenin kimliğidir. Belirleyici olan, iki astsubay ve bir itirafçının yargılanıp, mahkum edilmesi ya da temize çıkartılması değil, Türkiye'nin hukuk devleti olamayışının sancılarının devam etmekte oluşudur. Yargısıyla, güvenlik güçleriyle, medyasıyla ve hükümetiyle hukukun bu kadar işlevsizleştirildiği, içeriksizleştirildiği bir düzeni hukuk devleti olarak vasfetmenin anlamsızlılığı ise açıktır.
Özgür-Der