Son günlerde ardı ardına yaşanan iki gelişme Türkiye'nin giderek derinleşen bir yargı sorunu ile yüz yüze olduğunu ortaya koymuştur. Anayasa Mahkemesinin "367" meselesine dair gerekçeli kararı ve Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu'nun Şemdinli davasına bakan Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi hakimleri hakkında verdiği "tayin" kararları militarist işleyişe yargı desteğini açığa çıkarmaktadır.
Anayasa Mahkemesi'nin yaklaşık 2 ay gecikmeyle açıkladığı gerekçeli kararın içeriğinin hiçbir hukuki değeri yoktur. Bilakis kendisini Meclisin yerine koyup anayasa maddelerini keyfi biçimde yorumlamakla Mahkeme bir anlamda "halk iradesini" ve yakında yapılacak seçimleri anlamsız kılmıştır. Bir kere daha altını çizmeye gerek görüyoruz ki; bu kararla ilgili olarak gündemde tutulması gereken olgu bu kararın ortaya çıkış sürecidir: Hatırlanacağı üzere Anayasa Mahkemesinin kararı Mecliste cumhurbaşkanlığı seçimlerinin devam ettiği bir süreçte Genelkurmay'ın 27 Nisan muhtırasıyla sürece taraf olduğunu açıklamasından birkaç gün sonra verilmiştir. Bu kararın Türkiye siyasi tarihine asker gölgesi altında alınmış zorlama bir yargı kararı olarak geçeceği şüphesizdir.
Çeteciler ha gayret, Şemdinli suçunu örtmenize az kaldı!
Militarist zorlamaların yargı alanını kuşatmasına bir diğer taze örnek ise Şemdinli davası hakimlerinin uğradıkları muameledir. Devletin kirli, çeteci işleyişinin en açık ve çirkin bir tarzda ortaya çıktığı Şemdinli olayı başından itibaren skandallar dizisi şeklinde devam etmektedir. Geçtiğimiz yıl davaya bakan Savcı Ferhat Sarıkaya'nın hazırladığı iddianame dolayısıyla adeta lince uğraması yetmezmiş gibi şimdi de bombacı sanıklar hakkında ceza veren mahkemenin hakimleri cezalandırılmaktadırlar.
Yargıtay'ın davanın askeri mahkemede görülmesi gerektiği görüşüne katılmadıkları için Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi hakimler, HSYK tarafından farklı illere "tayin" edilmişlerdir. Bu karar kamuoyu nezdinde kaçınılmaz olarak çeteci yapılanmaya hukuki koruma sağlamaya yönelik çabalar dizisinin bir adımı şeklinde yorumlanacaktır. Bu şekilde zaten üst birimlerle irtibatı kesilmiş bulunan Şemdinli çete yapılanmasında adi suçlu konumuna düşmüş sanıkların da bir biçimde temize çıkartılmaya çalışıldıklarına dair güçlü kanaat pekişmiş olacaktır.
Bu yaşananları son derece sağlıksız ve tehlikeli gidişatın ayak sesleri olarak değerlendirmek gerekir. Seçim meydanlarında içeriksiz vaatlerle halkı oyalayan siyasiler öncelikle halk iradesini sıfırlayan bu hukuksuz işleyiş hakkında ne düşündüklerini halka açıklamalıdırlar. Militarist düzeni askeriyle, yargısıyla, medyasıyla, bankasıyla sürdüren, koruyan bu işleyişe ciddi bir itiraz getirmeyen siyasilerin sadece bu kirli oyunun bir parçası olacakları açıktır. Bu yüzden öncelikle bu oligarşik, hukuk dışı yapılanmaya dair ne düşündüklerini halka açıklamaları gerektiğini hatırlatıyoruz.
Özgür-Der Genel Merkezi