Hükümetin İsrail’e yönelik açıkladığı yaptırım kararlarıyla ilgili olarak Özgür-Der Genel merkezinden yapılan açıklamada, Genel Başkan Rıdvan Kaya, “Hükümeti kararlı bir tutum sergilemeye ve egemen güçlerden değil, haklıdan ve mazlumdan yana tavrını sürdürmeye çağırıyoruz. Aynı şekilde Mavi Marmara katliamı dolayısıyla İsrail’e karşı geliştirilen tepkilerin daha nitelikli ve esaslı bir temele oturtulmasının gereğini vurguluyoruz.” dedi. Kaya ayrıca; Füze kalkanı projesine de değinerek, hükümetin İsrail’e karşı tutumuyla, NATO’nun Füze Kalkanı projesine ev sahipliği yapmayı kabul etme kararı arasında çelişki vardır. Siyonistlere karşı alınan karar takdirle karşılarken, Füze Kalkanı’yla ilgili kararın şiddetle protesto edilmesi gerektiğini belirterek, hükümete şu çağrıda bulundu:
“Tehdit altında olan, korunması gereken emperyalistlerin değil, Müslüman halkların çıkarlarıdır, güvenliğidir! Çeşitli vesilelerle bir yandan Ortadoğu halklarının sempatisini, desteğini kazanmaya çalışan Hükümet, öte yandan bu girişimiyle inandırıcılık ve güvenilirlik zaafına yol açmaktadır. Hükümeti işbirlikçilik niteliği bariz bu yönelimden geri durmaya ve Füze Kalkanı projesini reddetmeye çağırıyoruz.”
Basın Açıklamasının Tam Metni:
ŞİMDİ SİYONİST ÇETEDEN HESAP SORMA ZAMANI!
Gereksiz uzatmalar, anlamsız müzakereler ve karşılıksız beklentilerle devam eden süreç nihayet sona erdi ve Siyonist çetenin suçuna kılıf telaşını yansıtan BM’nin Mavi Marmara raporuna tepki olarak T.C. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu dün (2 Eylül 2011) itibariyle İsrail’e yönelik yaptırım kararlarını açıkladı. Aslında adalet ve hukuk penceresinden bakıldığında; gasıp, yayılmacı, katliamcı bir çete, tam tekmil bir zulüm makinesi olan İsrail’in işlediği insanlık suçlarına, vahşete ve en temelde de işgalci varlığına yönelik olarak bugüne dek çok daha net ve kesin bir tutum sergilenmesi gerektiği açıktı. Bu itibarla açıklanan yaptırım kararlarını gecikmiş ve yetersiz bulmakla birlikte, Türkiye Hükümetinin 9 vatandaşının Mavi Marmara’da katledilmesinin hesabını sormak için attığı her adımın önemli ve desteklenmeyi hak eden, ayrıca da daha ileriye taşınması gereken adımlar olduğunu düşünüyoruz.
Türkiye Hükümetinin aldığı bu kararların ardında büyük bir halk desteği mevcuttur. Daha ötesinde Siyonist şımarıklığa, azgınlığa karşı ortaya konan bu tepkinin sadece Türkiye toplumunun değil, başta Ortadoğulu Müslüman halklar olmak üzere tüm dünyanın mazlum ve adalet sever halklarının duygu ve beklentilerini yansıttığı açıktır.
Ne var ki, adaletten ve insanlıktan yana herkesi sevindirmesi, destek olmaya sevk etmesi gereken yaptırım kararlarının içerideki Siyonist lobiyi de karşı yönde harekete geçirdiği gözlenmektedir. Dünden itibaren gerek siyasi cephede gerekse medya düzleminde kimisi utangaç, kimisi açık bir tarzda İsrail muhibbi zevat kirli tezlerini ve muhayyel korku senaryolarını tedavüle sokmak için arz-ı endam etmektedirler. Bu tipler yıllardır tekrarlaya geldikleri ve özetle “İsrail ile dost olmazsak mahvoluruz!” şeklinde ifade edilebilecek tezlerini bir kere daha dillendirmeye başlamışlardır. Hükümeti ve kamuoyunu etkilemeye yönelik bu kirli tezlerin bir yandan uluslar arası ilişkiler ve Batı perspektifinden savunulmaya, bir yandan da ırkçı, milliyetçi bir söylemle haklılaştırılmaya çalışıldığı görülmektedir.
Şüphesiz Hükümeti yaptırım kararlarından geri döndürmeye yönelik çabalar içerideki İsrail muhibbanı ile sınırlı olmayacaktır. Başta ABD ve AB olmak üzere çeşitli baskı mekanizmalarının devreye girmesi kaçınılmazdır. Bu aşamada Hükümeti kararlı bir tutum sergilemeye ve egemen güçlerden değil, haklıdan ve mazlumdan yana tavrını sürdürmeye çağırıyoruz. Aynı şekilde Mavi Marmara katliamı dolayısıyla İsrail’e karşı geliştirilen tepkilerin daha nitelikli ve esaslı bir temele oturtulmasının gereğini vurguluyoruz.
Füze Kalkanı Projesine Onay Veren Hükümet Kendisiyle Çelişmektedir!
Bu arada, Türkiye Hükümetini İsrail’e karşı tavrından ötürü kutlarken, NATO’nun Füze kalkanı projesine ev sahipliği yapmayı kabul etme kararını ise şiddetle protesto ediyoruz. Batılı emperyalistler adına Ortadoğu’da hava güvenliği zırhı oluşturmaya yönelik bu girişimin kardeş Müslüman halklara yönelik bir düşmanlık girişimi olduğu açıktır. Halen Irak ve Afganistan örneklerinde görüldüğü üzere Batılı emperyalistlerin işgalci kimliklerinin bariz olduğu ve Filistin’de süregelen İsrail işgalini himaye etme tutumları ortadayken “güvenlik” kavramı etrafında sürdürülen spekülasyonların hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur.
Tehdit altında olan, korunması gereken emperyalistlerin değil, Müslüman halkların çıkarlarıdır, güvenliğidir! Çeşitli vesilelerle bir yandan Ortadoğu halklarının sempatisini, desteğini kazanmaya çalışan Hükümet, öte yandan bu girişimiyle inandırıcılık ve güvenilirlik zaafına yol açmaktadır. Hükümeti işbirlikçilik niteliği bariz bu yönelimden geri durmaya ve Füze Kalkanı projesini reddetmeye çağırıyoruz.
Rıdvan Kaya
Özgür-Der Genel Başkanı