Silivri'de görülmekte olan Balyoz davasının dünkü duruşmasında müdahillik taleplerinin mahkeme tarafından kabul edildiğini belirten Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, kararı darbecilik suçu ile en geniş manada hesaplaşma anlamında ileri bir adım olarak niteledi.
Balyoz sanığı emekli/muvazzaf paşa ve subayların büyük kısmına tutuklama ve bazısına yakalama kararı çıkan dünkü duruşmada mahkeme Özgür-Der, Rıdvan Kaya, Hamza Türkmen, Abdurrahman Dilipak ile Abdurrahman Koçoğlu ve Hukukçular Derneği'nin müdahillik taleplerini de kabul etti.
Hamza Türkmen ile beraber tutuklanacaklar listesinde yer alan Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, yaptığı açıklamada, "Müdahillik talebimizin kabul edilmesiyle varlığımıza yönelik tehdit suçunun hesabını faillerinden sorma imkânı elde etmiş oluyoruz. Bu durumu hukuk devleti olma yolunda önemli bir gelişme olarak görüyoruz." dedi.
İşte Özgür-Der Genel Merkezi'nden yapılan açıklama:
BALYOZ DAVASINA MÜDAHİLLİK TALEPLERİNİN KABULÜ
DARBECİLİK SUÇUYLA HESAPLAŞMA AÇISINDAN BİR KAZANIMDIR!
12 Şubat 2011
Silivri'de görülmekte olan Balyoz davasının dünkü duruşmasında müdahillik taleplerimizin mahkeme tarafından kabul edilmesini darbecilik suçu ile en geniş manada hesaplaşma anlamında ileri bir adım olarak değerlendiriyoruz. Türkiye tarihinin derin bir yarası olan darbeler şüphesiz toplumun bütününe yönelik bir suç, ülkenin geleceğini karartan bir musibettir. Bununla birlikte darbe suçunun halkın bütününe zarar vermek yanında daha yoğun ve doğrudan mağdurlar ürettiği de bilinmektedir. Darbeciler her defasında hedefe koydukları belli kesimlere, kuruluşlara ve şahıslara yönelik olarak baskı, dayatma ve imha politikaları izlemişler, bu şekilde hem hukuk dışı icraatlarına potansiyel karşı koyuşları saf dışı etmeyi hem de geniş halk kesimlerini bu yolla korkutup, sindirmeyi amaçlamışlardır.
Balyoz darbe davası dosyaları bu hukuk dışı yönelimin ve zorbalık mantığının izlerini bol miktarda yansıtan belgelerle doludur. Resmi ideolojik dayatmalara karşı tutumları bilinen pek çok kişi ve kuruluşun isimleri çeşitli biçimlerde listeler şeklinde dosyalarda yer almaktadır. Gözaltına alınacaklar, kapatılacaklar, imha edilecekler ve benzeri tanımlamalar altında pek çok kişi ve kuruluşun darbe teşebbüsü içinde olmakla suçlanan sanıklarca fişlendikleri görülmektedir.
Bu noktada darbe teşebbüsünün başarılı olması durumunda ismi geçen kişi ve kuruluşların maruz kalacakları şeylerin neler olabileceğini tahmin etmek zor olmasa gerek. Varlığımıza yönelik açık bir tehdit söz konusudur. Bu yüzden doğrudan bir mağduriyet mevcuttur. Kaldı ki, Balyoz'un teşebbüs aşamasında kaldığı, doğrudan mağdur üretmediği iddiasında olanların nasıl olup da fişleme eylemini bizatihi bir suç olarak görmediklerini anlamak da mümkün değildir.
Kendilerine ülke savunması görevi verilen ve bunun için halktan alınan vergilerden maaşlarını alan kamu görevlilerinin halkın seçtiği iktidarı devirmeye teşebbüs etmesi yanında, toplumun belli kesimlerini fişleme işine girişmiş olmaları başlı başına hesabı verilmesi gereken bir suçtur. Müdahillik talebimizin kabul edilmesiyle bu suçun hesabını faillerinden sorma imkânı elde etmiş oluyoruz. Bu durumu hukuk devleti olma yolunda önemli bir gelişme olarak görüyoruz.
Müdahillik taleplerimizden rahatsızlık duyan ve bunu suçlayıcı, saldırgan bir üslupla dile getiren Balyoz davası sanıkları ve avukatlarına da kendilerini oraya bizim getirmediğimizi ama bizi oraya onların getirdiği gerçeğini bir kere daha hatırlatmakta yarar görüyoruz!
ÖZGÜR-DER