Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ'un son sözleri hakkında bir açıklama yapan Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, Başbuğ'a "elindeki bilgi ve belgeleri açıklamak" ile kimi tehdit ettiğini sordu. Başbuğ'un şantaj yaptığını belirten Kaya, "Acaba hükümete ya da yargıya karşılıklı olarak dosyaları görmezden gelmeyi mi teklif ediyorsunuz?" diye sordu. "Elinizde suç bilgi ve belgeleri varsa ve bunları ilgili kurumlarla paylaşmıyorsanız, siz de o suçun bir parçasısınız!" diyen Kaya, bu tür tehdit ve şantaj kokan tavırlarla gerçekleri örtmenin bu saatten sonra mümkün olmadığını söyledi.
Özgür-Der Genel Merkezi'nden yapılan açıklama:
Genelkurmay Başkanının Sözleri Giderek Daha Bir Anlamsızlaşıyor!
13 Şubat 2010
Militarizmin ülkeyi sürüklediği perişanlık hali tüm boyutlarıyla ortaya çıkmış olmasına rağmen, sorumlular hesap vermek yerine her zamanki kaba ve üstten tavırlarıyla meydan okumayı sürdürüyorlar. Genelkurmay Başkanı'nın en son Habertürk gazetesi yöneticilerine yaptığı açıklamalarda sarf ettiği sözler bu hukuk dışı tutumun yeni bir örneği olmuştur.
Org. İlker Başbuğ 15 Ekim 2008'de Balıkesir Astsubay Meslek Yüksek Okulu'ndaki törende; okulunun açılışında, 17 Aralık 2009'da Trabzon'da Oruç Reis Firkateyninde ve 25 Ocak 2010'da Genelkurmay karargâhında akredite basın mensuplarına yaptığı açıklamada takındığı parmak sallayan, tehdit eden, sözlerini heceleyerek ve yüksek sesle tekrarlayan, lanetleyen, bağıran çağıran tavrın bir benzerini şimdi de bir gazete aracılığıyla tekrarlamıştır.
Başbuğ, ordu mensuplarının adlarının karıştığı kirli darbe planları ve cunta faaliyetlerinin tartışılmasına karşın her zamanki basit ve anlamsız savunuyu öne çıkartmasının ve tüm bunların TSK'yı yıpratmaya yönelik asimetrik faaliyetler olduğu iddiasının artık hiçbir inandırıcılığı kalmayan sözler olduğunu görmek zorundadır. "Askerimin moralini bozanlarla mücadele ederim." diyen Başbuğ askerinin moralinin neden ve nasıl bozulduğunu izah etmek zorundadır. Darbeci, çeteci kirliliğe bulaşan TSK personelinden onlarca kişi tutuklanmış, bazıları da tutuksuz yargılanmaktayken acaba ne yapılması isteniyor? Tüm bu kirliliğe göz mü yumulmalı? İşin içinde askerler olduğuna göre pisliklerin üzeri mi örtülmeli?
Hele Başbuğ'un açıklamasında bir söz var ki, hepsinden çok daha ileri boyutta vahamet içeriyor. Org. Başbuğ "Sabrımız taşıyor!" diyor. Merak ediyoruz, acaba sabırları taşarsa ne olacak? Bu tehdidin muhatabı kim ve tehdit neleri içeriyor? Evet, Sayın Başbuğ lütfen açıklayın: Sabrınız taştığında nelerle karşılaşma ihtimali var? Faili meçhullerle mi? Müdahalelerle mi, darbelerle mi? Tüm bunlar başında bulunduğunuz kurumun geleneğinde fazlasıyla mevcut. Acaba bu geleneğin canlandırılması ihtimalinden mi söz ediyorsunuz?
Ayrıca sormak istiyoruz: "Elimizdeki bilgi ve belgeleri açıklarız." sözüyle kimi tehdit ediyorsunuz? Bu tavrın karşılığı şantaj değil midir? Acaba hükümete ya da yargıya karşılıklı olarak dosyaları görmezden gelmeyi mi teklif ediyorsunuz? Bilmelisiniz ki, elinizde suç bilgi ve belgeleri varsa ve bunları ilgili kurumlarla paylaşmıyorsanız, siz de o suçun bir parçasısınız demektir!
Kısacası bu tür tehdit ve şantaj kokan tavırlarla gerçekleri örtmenin bu saatten sonra mümkün olmadığını artık görmelisiniz. Kamuoyunu tatmin edecek açıklamalar yerine tehdit mahiyetli sözler sarf etmekten vazgeçmenin zamanı çoktan geldi de geçti bile! Askerin yıpranmasından söz ediyorsanız eğer, bilin ki asıl yıpranma kaynağı bu tür tehditkâr tavırlardır!
ÖZGÜR-DER