Basın açıklamasının metni:
Sadece Darbeciler Değil, İşbirlikçileri De Hesap Vermelidir!
Dün gerçekleşen gözaltılarla birlikte, Ergenekon soruşturması nihayet darbeci çetenin dokunulmaz diye bilinen isimlerine de uzanmış oldu. Şüphesiz darbe hukuksuzluğunun asıl zeminini oluşturan militarist yapılanma ve Kemalist siyasi kültürün egemenliği devam ettiği müddetçe Türkiye'nin darbe tehdidinden bütünüyle kurtulması beklenmemeli. Bununla birlikte son Ergenekon olayı kapsamında yaşananları, potansiyel tehlike olmaktan çıkıp açık bir tehdide dönüştüğü durumlarda dahi çeteleşmelerin üzerlerine gidilememesi ve darbecilere göz yumulması ayıbından kurtulmaya yönelik çok önemli ve olumlu adımlar olarak değerlendiriyoruz. Örgütlenmelerinden planlarına, izledikleri siyasi programa kadar her şeyleriyle faş olmuş darbecilerin toplum içinde ellerini kollarını sallaya sallaya dolaşmalarındaki garabete son verilmesi, tek başına Türkiye'yi hukuk devleti yapmaya yetmezse dahi, bu yönde atılmış büyük bir adım saymak gerekir.
Yakın dönemde yaşanan pek çok karmaşık hadisenin planlanmasında etkili olan ve halen de içinden geçilen kırılgan sürece değişik boyutlarda katkı sağladığı bilinen bu yapılanmanın tümüyle açığa çıkarılması için sorumluluk sahibi herkes cesaretle davranmalıdır. Daha önce de örnekleri yaşandığı şekliyle, darbeci yapılanmaları risk oluşturacağı gerekçesiyle görmezden gelmek, üzerlerine gitmemek ileride tehlikenin daha da azmanlaşmasına ve bir biçimde sorumluluktan kaçanların felaketine neden olmaktadır. Bu yüzden görünür bedeli ne olursa olsun, başlatılan süreç devam ettirilmeli ve bu kirli yapılanma son unsurlarına kadar dağıtılmalıdır. Ne ortamın daha fazla gerilmemesi, ne kapatma davası, ne de istikrarsızlık faktörleri darbe hukuksuzluğunun üstünün örtülmesi için mazeret oluşturmamalıdır.
Öte yandan darbeci faaliyetlerin odağındaki isimlerin suçlarını hafifletmeye yönelik olarak başını CHP'nin çektiği ve medyanın da büyük ölçüde destek verdiği kirli bir kampanya yürütülmesi de ilginç bir görüntü oluşturmaktadır. Darbeci dayanışmanın açık bir tezahürü olan bu kampanyanın sürdürücülerine baktığımızda hukuksuzluğa kılıf bulma çabasının belirleyiciliği görülmektedir. Şaibeli, kirli faaliyetlerin odağındaki bir sürü ismin "ülkenin saygın aydınları ve sivil toplum örgütü yöneticileri", "ülkeye hizmet etmiş komutanlar" vb. sıfatlarla taltif edilmeye çalışıldığını ibretle izliyoruz.
Daha ilginci ise bu kampanyanın yürütücülerinin artık gizlenemez biçimde açığa çıkmış darbe planlarını ısrarla gizlemeye, yok saymaya, örtmeye çalışmalarıdır. Ergenekon soruşturması hakkında "hayali iddialarla örülü dosya" nitelemesi yapmaktan çekinmeyen bu zevat Sarıkız, Ayışığı darbe planlarını ise tümüyle görmezden gelebilmektedirler. Bu mantığa göre Türkiye'de darbe diye bir tehdit yoktur; darbeci bir yapılanma bulunmamaktadır! Kimbilir, belki de ortaya çıkarılan bunca plan, program, ifşaat hep cinler periler mahsulüdür!
Darbeci kimlikleri açığa çıkmış tipler hakkında gerek bazı siyasi çevreler, gerekse de medya tarafından sürdürülen temize çıkartma kampanyasının da, en az darbecilerin faaliyetleri kadar çirkinlik oluşturduğu ortadadır. Darbe adı verilen derin hukuksuzlukla, ahlaksızlıkla hesaplaşmak kapsamlı bir mücadeleyi gerektirir. Bu noktada sadece deşifre olan isimlerle yetinilmeyip, darbecileri besleyen siyasi-kültürel zeminin de açığa çıkarılması ve darbecilere açık-gizli destek veren, katkı sağlayan tüm kurum ve kuruluşların da teşhir edilmesi şarttır.