Özgür-Der, Ergenekon Davasına Dikkat Çekiyor!

20 Ekim'de başlayacak Ergenekon davasını değerlendiren Özgür-Der, davayı sonuna kadar takip edeceklerini bildirdi ve darbecilikle kalıcı ve etkili bir mücadele için Kemalist resmi ideolojiyle köklü bir hesaplaşmanın gerekliliğine işaret etti.

ERGENEKON ÇETESİNİN VARLIK NEDENİ MİLİTARİST RESMİ İDEOLOJİDİR!

 

Yaklaşık 2500 sayfalık iddianamesi ve bol miktarda sanığıyla ama asıl önemlisi içerdiği çarpıcı bağlantılar ve eylemlerle aylardır Türkiye gündeminde tartışılmakta olan Ergenekon davasının ilk duruşması 20 Ekim'de yapılacak. İstiklal Mahkemelerinden askeri mahkemelere sıkıyönetim mahkemelerinden DGM'lere uzanan bir zincir içinde hep sisteme, egemenlere muhalif kimlikli insanların yargılandığı mahkeme salonları bu kez devlet adına illegal bir yapılanma oluşturup askeri bir darbeye zemin hazırlama faaliyetleri yürüten darbeci bir çetenin mensuplarını ağırlayacak. Adları cuntacılıkla, askeri müdahale kışkırtıcılığıyla, derin devlet yapılanması ve kirli cinayetlerle özdeşleşmiş bir dizi sanık darbeci örgütlenme suçlamasıyla hakim karşısına çıkacaklar.

 

Bugüne dek işledikleri suçlardan dolayı kendilerinden hesap sorulacak mı, yoksa bundan öncekiler gibi düzenin "iyi çocukları"nın istifade ettikleri ayrıcalıklardan yararlanıp onların da suçları örtbas edilmeye mi çalışılacak göreceğiz! Mamafih şurası bilinmelidir ki, Ergenekon adı verilen bu çetenin mensupları yıllardır sürdürdükleri kirli faaliyetlerden, hukuksuzluklardan, halk düşmanlığı ve kışkırtıcılık suçundan ötürü kamuoyu vicdanında çoktan mahkûm edilmişlerdir. Ne Ergenekon medyasının temizleme çabaları, ne fahri avukatların gayretleri ne de TSK adına en üst düzeyde itibar seansları bu kirli unsurların suçlarını paklamaya yetmez!

 

İrtica ve bölücülük tehdidine karşı Cumhuriyeti savunma gerekçesi adı altında oluşturdukları çeteci yapılanma dahilinde sürdürdükleri kirli kampanyalarla ülkede kaos ortamı oluşturmaya ve halkı birbirine karşı kin ve düşmanlığa sevk etmeye yönelik eylemler organize eden Ergenekon çetesinin kirli ve kanlı geçmişi bugün artık gizlenemez biçimde açığa çıkmıştır. Bu noktada sorun Ergenekon çetesinin deşifre olmuş unsurlarının yargılanması ve cezalandırılmasından ibaret de değildir. Sorun Ergenekon çetesi üzerinden darbeci-çeteci zihniyet ve onun yaygın, kurumsal ve sistematik yapılanmasıyla hesaplaşmayı göze alıp alamamak noktasında düğümlenmektedir.

 

Türkiye'de darbecilik-çetecilik geleneği 27 Mayıs'tan 12 Eylül'e, 28 Şubat'a; aynı şekilde Topal Osmanlardan Susurluk'a, Şemdinli'ye uzanan bir zincir içinde kesintisiz biçimde devlet içi bir yapılanma biçiminde bugünlere ulaşmaktadır. Tüm bu kirli ve kanlı gelenek asıl olarak resmi ideolojiyi kendisine kaynak almakta ve militarist devlet yapılanmasından beslenmektedir.

 

Ergenekon çetesi türünden kirli ve karanlık tezgâhların oluşturduğu tehlikelerin farkında olanlar öncelikle bu çeteleşme faaliyetinin beslendiği, dayandığı kaynağı görmek zorundadırlar. On yıllardır bu coğrafya ve toplum üzerinde tahakkümünü sürmekte olan Kemalist resmi ideoloji ve onun muhafızı konumundaki askeri yapılanma ile köklü bir hesaplaşma içine girilmedikçe darbeci çeteci yapılanmaların tümüyle tasfiye edilmesi beklenemez. Ergenekon türü çetelerle mücadele öncelikle darbeciliği, çeteleşmeyi doğuran, ona meşruiyet sağlayan zeminin temelden sorgulanmasını gerektirir. Askeriyle, siviliyle bürokratik oligarşik zihniyeti temelinden sarsacak adımların atılmasını zorunlu kılar. Darbe adı verilen derin hukuksuzlukla, ahlaksızlıkla hesaplaşmak kapsamlı bir mücadeleyi gerektirir. Bu noktada sadece deşifre olan isimlerle yetinilmeyip, darbecileri besleyen siyasi-kültürel zeminin de açığa çıkarılması ve darbecilere açık-gizli destek veren, katkı sağlayan tüm kurum ve kuruluşların da teşhir edilmesi şarttır.

 

Netice itibariyle Ergenekon davasını darbeci geleneğin bağrında üreyen kapsamlı ve tehlikeli bir çeteye atılmış ciddi ve sarsıcı bir tokat olmakla birlikte, zannedildiği gibi düzenin köklü hastalığını tasfiye etmeye yetecek bir operasyon olarak görmenin yanıltıcı olacağını hatırlatıyoruz. Darbecilikle kalıcı ve etkili bir mücadele için Kemalist resmi ideolojiyle köklü bir hesaplaşmanın gerekliliğini bir kere daha altını çiziyoruz.

 

ÖZGÜR-DER

Basın Açıklamaları Haberleri

Ey Sisi, Gazze halkının açlık ve susuzluktan ölümünü daha ne kadar seyredeceksin?
Türkiye ve Suriyeli STK'lardan Suriyelilere yönelik saldırılara karşı ortak basın açıklaması
Özgür-Der: Kemalist öğütüm sistemini tartışmadan atılacak hiçbir adım yeni olmayacaktır!
Soykırımcı Çin BM’nin kararına uy, Uygurları serbest bırak
Yurtdışı Filistinliler Halk Kongresi’nden ‘Gazze’deki Soykırımı Durdurun!’ çağrısı