Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, basın açıklamasında şunları kaydetti: "Bu çirkin uygulamaya, başörtüsü özelinde İslami kimliğe ve değerlere yapılan bu alçakça saldırıya ilişkin olarak Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Dikmengil'in ve emekli bir albay olan Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Enver Duran'ın bir sözünün olup olmadığını bilmiyoruz. Muhtemelen konuyu geçiştirecek ya da adalet ve insanlıktan uzak, faşizan içerikli birtakım karar müsveddelerini öne sürerek yasalardan falan söz edeceklerdir. Oysa insanların inançlarına, kimliklerine yasak getiren, insan onurunu zedeleyen, aşağılayan hiçbir düzenlemenin yasal da olsa hukuki bir zemininin olamayacağı açıktır, tartışmasız bir gerçektir."
Trakya Üniversitesi Balkan Kampüsü içerisinde bulunan Kongre Merkezi'nde önceki gün beslenme üzerinde toplantı yapılmıştı. Özel bir ilaç firması tarafından davet edilen İstanbul'daki değişik hastanelerde çalışan doktorlar salonu girmeye çalıştığı sırada güvenlik görevlilerinin engeli ile karşılaşmıştı.
Doktorlar nedenini sorduklarında kendilerine "Bu dekanlığın bir emri. Bu nedenle içeri alınamayacaksınız" cevabı verilmişti. Bunun üzerine konuyla ilgili olarak bir yetkili ile görüşme talebini ileten bayan doktorlar, herhangi bir yetkili ile görüşemeyince toplantıya katılamadan üniversiteden ayrılmıştı.
Basın açıklamasının tam metni:
Edirne'de Başörtülü Doktorlara Yapılan Edepsizliğin Hesabı Sorulmalıdır!
28 Mart 2010
Gün geçmiyor ki, başörtüsü yasağı adlı ilkel ve iğrenç uygulamanın meydana getirdiği yeni bir utanç tablosu ile karşılaşmayalım. Yasakçılığı meslek edinmiş Kemalist fanatiklerin tam bir devlet terörüne dönüştürdükleri bu zorbalık hemen her gün farklı bir yerde, farklı muhataplarla ama aynı çirkin çehreyle karşımıza çıkmakta. Bu çirkinliğe dün de Edirne evsahipliği yaptı!
Eczacıbaşı firmasının Edirne'de düzenlediği bilimsel bir toplantıya katılmak üzere başka meslektaşlarıyla birlikte Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesine gelen başörtülü 10 bayan doktor burada adice bir muameleyle karşılaştılar. Dekanlığın emrini uyguladıklarını söyleyen güvenlik görevlilerince Balkan Kongre Merkezine sokulmadılar.
Bu çirkin uygulamaya, başörtüsü özelinde İslami kimliğe ve değerlere yapılan bu alçakça saldırıya ilişkin olarak Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Dikmengil'in ve emekli bir albay olan Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Enver Duran'ın bir sözünün olup olmadığını bilmiyoruz. Muhtemelen konuyu geçiştirecek ya da adalet ve insanlıktan uzak, faşizan içerikli birtakım karar müsveddelerini öne sürerek yasalardan falan söz edeceklerdir. Oysa insanların inançlarına, kimliklerine yasak getiren, insan onurunu zedeleyen, aşağılayan hiçbir düzenlemenin yasal da olsa hukuki bir zemininin olamayacağı açıktır, tartışmasız bir gerçektir.
Öte yandan hiyerarşik sorumluluk ilkesi gereğince bu zorbalığın sadece Rektör Duran ve Dekan Dikmengil ile sınırlı olamayacağının da altını çiziyoruz. Bu çirkinliğe evsahipliği yapan Trakya Üniversitesinin mevcut rektörünün bizzat ailesi başörtüsü mağduru bir cumhurbaşkanınca atanmış olması görmezden gelinemeyecek bir çelişkidir. Bu olay Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün rektör atamalarında yeterince özenli davranmadığının bir göstergesi sayılmalıdır. Sayın Abdullah Gül'ün rektör atamalarında öncelikli kriter olarak neyi seçtiğini bilmiyoruz ama yasakçı, dayatmacı zorbalara asla onay vermemesi gerektiğini hatırlatıyoruz.
Özgür-Der