Dünkü Balyoz duruşmasında sanık sıralarından davaya müdahil olan Özgür-Der temsilcilerine yönelik hakaretler edilmiş ve tartışmalar yaşanmıştı. Olayın medyaya farklı yansıması üzerine Özgür-Der, duruşmada neler yaşandığını anlatan bir bildiri yayınladı.
Müdahillik talebi reddedilse dahi bu davayı yakından takip edeceğini belirten Özgür-Der, darbecilik gibi bu ülkenin yakın tarihinde derin acılara, mağduriyetlere yol açmış ve hala da ciddi bir kanser tümörü gibi vücudu tehdit eden bu hastalığa karşı duyarlı olmayı boynunun borcu olarak niteledi.
Özgür-Der Genel Merkezi'nden yapılan açıklama:
BALYOZ DAVASINA NEDEN MÜDAHİL OLMAK İSTİYORUZ?
11 Şubat 2011
Silivri'de devam etmekte olan Balyoz davasında müdahillik talepleriyle ilgili olarak dün mahkeme salonunda yaşanan tartışmalar bugün basına değişik biçimlerde yansımıştır. Mahkeme reisinin müdahillik talebimizi gerekçeleriyle izah etmemize imkân tanımaması üzerine bu konuya dair yaklaşımımızı yazılı biçimde ortaya koymakta yarar görüyoruz.
Dünkü duruşmada savcılık makamının Özgür-Der'in de içinde bulunduğu müdahale talebinde bulunan bazı kuruluş ve şahısların müdahillik taleplerinin kabul edilmesi yönünde görüş bildirmesinin sanık avukatları arasında büyük bir şaşkınlık ve de rahatsızlığa yol açtığı görüldü. Ve duruşmada bulunan sanık avukatlarının tümü söz alıp uzun uzadıya itirazlarını ortaya koydular. Şüphesiz yasal açıdan müdahillik taleplerinin tartışılması ve buna karşı çıkanların hukuki zeminden hareketle görüşlerini beyan etmeleri doğaldır. Fakat itirazların müdahillik talebinde bulunanlara saldırıya dönüştürülmesi ise kabul edilemez.
Sanık avukatlarının bir kısmının yaptığı tam da buydu. Müdahillik talebinde bulunanların hiçbir biçimde atılı suçtan zarar görmediklerini ifade eden bazı sanık avukatları şov yapıldığını iddia ettiler. Bu arada bazısı Özgür-Der'in duruşmanın başladığı gün yaptığı eylemi ve bu eylemde okunan basın bildirisini gündeme getirerek bir dizi suçlamada da bulundular. İlginçtir, bu yapılanın görülmekte olan mahkemeyi etkileme suçu olduğunu iddia ettiler ama aynı gün mahkeme salonunun girişinde yapılan sanıklarla dayanışma eyleminin mahkemeyi etkileme kapsamına girip girmediği hususunda bir şey söylemediler. Yine davanın 1 numaralı sanığının kızı ve damadının davaya konu belgelerin sahte olduğu iddiasıyla bir kitap kaleme almalarının, kanal kanal gezerek bu davanın orduyu yıpratmak amaçlı bir komplo olduğunu beyan etmelerinin görülmekte olan davayı etkileme suçu sayılıp sayılmayacağı hususunda da herhangi bir görüş belirtmediler!
Sanıklardan Dursun Çiçek'in avukatı İrem Çiçek ise daha saldırgan bir üslupla hakaret etti ve işi müdahillik talebini "terör" kavramıyla yaftalamaya kadar götürdü. Bu sözlere Özgür-Der avukatı Necip Kibar'ın yüksek sesle karşı çıkması üzerine mahkemede gerginlik yaşandı. Bu sırada sanık sıralarından bağırışlar, hatta küfürler yükseldi. Sanıklardan bazılarının kendilerini hala emretme konumunda gördüklerini ihsas ettiren bu tavırlarının komikliğinin altını çiziyor, ayrıca sebebiyet verdikleri bu çirkinliği sahiplerine aynen iade ediyoruz!
Şunu bir kere daha vurgulamakta yarar görüyoruz. Doğal olarak Balyoz sanıkları ve avukatları müdahillik taleplerinden rahatsızlar ve bizleri oradan uzak tutmak için gayret sarf ediyorlar. Ama atladıkları bir gerçek var. Onları oraya biz getirmedik! Ama bizi oraya onlar getirdi!
Dava dosyasında yer alan 184. Klasörün 291. sayfasında "Kapatılacak ve El Konulacak Dernekler" listesinde derneğimizin ismi; ayrıca yine aynı klasörün 216. ve 217. sayfalarında derneğimizin kurucularından Hamza Türkmen'in ve dernek başkanımızın isimleri "Gözaltına Alınacak İrticai Grup Liderleri" listesinde yer almaktadır. Aynı şekilde müdahillik talebinde bulunan diğer şahıs ve kurumların isimleri de dava klasörlerinde muhtelif biçimlerde yer almaktadır. Bu isim listelerinin dava dosyalarından alınmış olduğunun ve müdahale talebimizin afakî olmadığının açık biçimde görülmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatıyoruz.
Sanık avukatları tüm bu belgelere itiraz etmekte ve bunların bir komplo neticesinde üretilmiş olduğunu iddia etmektedirler. Bu iddia mahkeme safahatında netleşecek bir iddia olup, şu aşamada bizi ilgilendiren bir husus değildir. Sonuçta bu belgeler üzerinden süren bir dava vardır.
Öte yandan yine darbe teşebbüsünün somut anlamda mağduriyet üretmediği iddia edilmektedir. Darbecilik suçlamasının kendisi zaten teşebbüs suçlamasıdır. Dolayısıyla somutlaşması beklenemez. Zaten somutlaşmış olsaydı muhtemelen sanık sandalyesinde şu anda suçlananlar değil, bizler gibi fişlenenler oturuyor olurdu!
Mahkeme heyetinin müdahillik talebimiz hakkında nasıl bir karar vereceğini henüz bilmiyoruz ama müdahillik talebimiz reddedilse dahi bu davayı yakından takip edeceğimizi hatırlatıyoruz. Darbecilik gibi bu ülkenin yakın tarihinde derin acılara, mağduriyetlere yol açmış ve hala da ciddi bir kanser tümörü gibi vücudu tehdit eden bu hastalığa karşı duyarlı olmak boynumuzun borcudur!
ÖZGÜR-DER