Özgür-Der Alternatif Eğitim Derslerinde Bu Hafta

Özgür-Der’in Haftalık Alternatif Eğitim Dersleri’nde bu hafta “Hasetten Kaçınmak” konusunu Bülent Şahin Eşdeğer sunarken; “Yeryüzü Dergisi”ni ise derginin editörü Burhan Kavuncu anlattı.

"Hasetten Kaçınmak"

"Hasetten Kaçınmak" konusunu Felak Suresi bağlamında işleyen Bülent Şahin Eşdeğer; surede sembol ve müteşabih vurguların yoğun olduğunu ifade ederek; vurguların, nüzul ortamı ile doğrudan ilintili olduğunu söyledi.

Kur'an'ı anlamak için tarihsel şartları ve nüzul ortamını bilmemiz gerekir diyen Şahin; "Kur'an'ın ilk anlatım özelliklerinin muhatabı, ilk Kur'an neslidir. Bu durumda bizler, ilah-i muradinin ne olduğunu anlamak için ilk olarak empati yapmalı ve düşünmeliyiz" dedi.

Felak Suresi'ndeki "karanlık/aydınlık-gece/gündüz" ikileminden yola çıkarak, dönemin Arap dünyasında zamanın; güneşin doğması, tepede olması ve batması ile üç ana bölüme ayrıldığına dikkat çekti. Ve Şahin; gündüz vaktinin, aydınlığın; güveni ve gece vaktinin, karanlığın; güvensizliği temsil ettiğini ifade etti. Çöl insanı için gecenin ayrıca bir güvensizliği, tehlikeyi ve kirli işleri ifade ettiğini belirten Şahin; gecenin, Kur'an'ın ilk muhataplar için de felaketi temsil ettiğini söyledi. "Nur/zulumat- karanlık/aydınlık kavramları Mekki surelerde olduğu gibi Kur'an'ın ilk muhataplarının zihninde de önemli bir yer teşkil etmektedir" diyen Şahin; Allah'ın bu kavramları, özellikle Mekki surelerde yoğun işlenmesini; Kur'an/cehalet-tevhid/şirk mücadelesine karşı teşbih yapıldığını açıklayarak izah etti.

Konuyu, Felak Suresi'nde bulunan "felak, şer, karanlık, düğüm ve haset" kavramları ile işleyen Şahin, ilk etapta felak kavramına değindi. Kavramın, ilk dönem tefsir ve eserlerde "karanlıkların, şafak vaktini delerek sabaha ulaştı" açıklamalarına sahip olduğunu dillendirerek; ayetin nüzul ortamının da bu açıklamaları doğruladığını ifade etti. Modernist ekole mensup son dönem meal-tefsirlerinin sadece Arapça sözlükle çalışıldığını eleştiren Şahin, böylesi bir çalışmanın Kur'an'ın subjektif olarak ele aldığını söyledi. Şahin, bunun ile birlikte Kur'an'da olmayan şeylerin yenilik adına çıkarıldığını ve bunun ise Sir Seyyid Ahmed Han ile başladığını da sözlerine ekledi.

 İkinci kavram olarak "şer" kavramını değerlendiren konuşmacı, kavram üzerinde birçok kelami tartışmaların yapıldığını dile getirerek; Allah'ı şer'den tenzih etmemiz gerektiğine önemle dikkat çekti. "Şer'in Allah Olduğu" fikrine tevhid ve adalet ekolü, rey ekolu, Mutezile ve usuli Şia, Zeydi ve İbadi Kelam ilminin karşı çıktığını; ancak saray kökenli Mürcie'nin, rivayet ekolünün ve bazı Kelam ekollerinin ise bu fikri savunduğunu belirtti.

Surenin ilk vurgusunun üçüncü ayette tekrar edildiğini söyleyen konuşmacı "karanlık" kavramına dikkat çekerek ve gecenin güvensizliğinden yola çıkarak; "vahiyden, ilimden kaynaklanmayan her türlü bilgi güvensizliği ifade eder" dedi.

Dördüncü kavram olarak surenin "Düğümlere üfürenlerin şerrinden" ayetinde bulunan "düğüm" kavramına dikkate çeken konuşmacı; ayetin nüzul ortamında şairlerin, kıssacıların olduğunu hatırlatarak; "karanlık işlerle uğraşan 'mistik kişiler' büyücüler, üfürükçüler insanları etkileyerek, dini inançlarını istismar edecek insanlar vardır" dedi. "Düğümlere üfürmek" terkibi üzerinde de yoğun tartışmaların olduğunu söyleyen konuşmacı; ayrıca, büyü ile insanlar üzerinde ya ilizyoniksel ya fiziksel ya da metafiziksel; insanların bilmediği yasalar işlettiriliyor diyen konuşmacı, bunun Kur'an tarafından yasaklandığının belirtti. Konuşmacı, Mutezile'nin Kadı Abdu'l-Cebbar dışında büyüyü reddettiğini ve Muhammed Abduh'un Menar Tefsir'inde de bu iddianın reddedildiğini söyledi. Konuşmacı, Razi'nin bu konuyla ilgili görüşünün sunni-mutezili formunda olduğunu dile getirerek, başka insanların mutluluğunu bozmak şeklinde tanımladığını bildirdi.

Son olarak "haset" kavramını işleyen konuşmacı Şahin, kadın-erkek ve insanlar arası ilişkilerindeki haset olayı üzerinde durdu ve cahillerin peygambere ve vahye karşı olan hasetleriyle ilgili algılarını değerlendirdi. Mü'minlerin bu algıdan uzak durmaları gerektiğinin altını çizen konuşmacı, müminlere düşen güzel örnekliklere haset beslemek değil, gıbta etmek, örnek almak üzere gıpta ile olduğunu belirten Şahin, sunumunu katılımcıların sorularını yanıtlayarak sonlandırdı.

"Yeryüzü Dergisi"

1990-93 yılları arasında yayınlanan Yeryüzü Dergisi'nin  editörlüğünü yapan Burhan Kavuncu, derginin çıkış sürecini, amacını, tezlerini ve çıktığı dönemde İslami kamuoyu içindeki rolünü slayt eşliğinde anlattı. 1980'li yılların ortalarında ülkücü düşünce yapısından ayrılan Kavuncu ve arkadaşları, İslami dünya görüşünü seçip kendi kimliklerini Müslüman olarak ilan etmişlerdi.

Kendilerinin bu köklü değişimi Mamak Askeri Cezaevi'nde gerçekleşirken, kendilerinden habersiz Metris Cezaevi'nde bir grup ülkücü arkadaşlarının da İslami seçtiklerini öğrendiler. Bu süreçte birbirinden habersiz ülkücüler arasında öbek öbek İslami dünya görüşünü seçenler olduğunu belirten Kavuncu, bunlardan Üsküdar'daki eski ülkücülerden Abdülkadir Kibar ve Erkan Mumcu gibi kişilerin 1986 yılında Yazı dergisini, daha sonra da Feridun Fevzioğlu öncülüğünde İstanbul'daki siyasalcı eski ülkücülerin Yeryüzü dergisini çıkarttıklarını belirtti.

1990 yılına gelindiğinde Müslümanlığı seçen ve yazı yazan bu kişilerin irtibatı ile Yeryüzü Dergisi yeniden örgütlenip aylık olarak çıkartılmaya başlandı. Kavuncu derginin kadrosunda; Burhan Kavuncu, Osman Yurt, Abdullah Muratoğlu, Ahmet Özcan, Hüseyin Öcal ve Nazif Deveci gibi isimlerin bulunduğunu ifade etti.

Dergi yayınlanmadan derginin yayın politikasına dair, "Daha Türkiyeli İslami Bir Yayıncılık" başlığı ile bir bildiri dağıttıklarını ifade eden Kavuncu, derginin misyonuna ilişkin bir bahisten sonra, derginin yoğun olarak üzerinde durduğu Toplumsal Muhalefeti, İslami mücadele ile ezilen yığınların ümitlerini aynı istikamette birleştiren bir terkip olarak tanımladıklarını ifade etti.

Din, dil, ırk, sınıfsal ayrım gibi konuların üzerinde durulduğunu ifade eden Kavuncu; Mustafa İslamoğlu, Dücane Cündioğlu, Hamza Türkmen, Mehmet Alagaş ve Elif Yıldız müstearıyla yazan Yıldız Ramazanoğlu gibi birçok düşünürün dergide yazdığını söyledi. Parti teşebbüsü dolayısıyla Ercüment Özkan ile, Bosna direnişiyle ilgili Aliya İzzetbegoviç ile ve diğer önemli konularla ilgili de farklı isimlerle röportaj yaptıklarını belirten Kavuncu; "Laik Rejim Halkın Düşmanı", "İkisi de Laik İkisi de Zalim" gibi sloganların kapağa taşınmasıyla; derginin, keskin, radikal ve iddialı bir söylemi olduğu yönünde eleştiri aldıklarını da dile getirdi. Kavuncu, eleştirilere karşı derginin "Laik rejimi nasıl yıkarız?" başlıklı bir özeleştiri yayınladığını söyledi.

Kürt sorununu yayına girdiği günden beri gündemde tutan Yeryüzü Dergisi, 10. sayısında Kürtçe yazılar da yayınlamaya başladı diyen konuşmacı; "Dergi, siyasi parti ve seçimleri çözüm niteliğinde görmemekteydi" dedi. Konuşmacı 19. sayıda "Kürdistan'daki Şehitlere Selam Olsun" yazısını kapağa taşıyan derginin çok tepki aldığını ve dergiyi protesto edenlerin yanı sıra özellikle de ülkücü cenahın aboneliklerini iptal ettirdiklerini dillendirdi. Konuşmacı, bu olayın duyulması üzerine 30 yayınevinin destek mahiyetli bir bildiri yayınladıklarını da dile getirdi.

Kavuncu konuşmasının ilerleyen bölümlerinde, Toplumsal Muhalefet soruşturması gerçekleştirdiklerini dile getirerek; Hamza Türkmen, Hacı Erkam Gündüz, Nurettin Şirin, Mehmet Alağaş gibi düşünürlerin olumlu-olumsuz görüşlerinin alındığını söyledi.

Faili meçhul cinayetler ve suikastler ile ortalığın çok fazla kızıştığı bir dönemde, derginin yayın kurulundan bir ismin Kamhi suikastıyla irtibatlandırıldığı için çok ciddi adli ve polisiye denetime tabi tutulduklarını anlatan Burhan Kavuncu, derginin 28. sayıdan sonra birden kapatılmak zorunda kaldığını belirtti. Konuşmacı, derginin 2 ay sonra Yeni Yeryüzü ismi ile yayın hayatına devam ettiğini söyleyerek, derginin ikinci döneminde soruşturma, kapatma ve para cezalarının geldiğini söyledi.

Burhan Kavuncu, derginin ikinci döneminde "Baskılar Yoğunlaşıyor" kapağı ile son sayısını çıkran Yeni Yeryüzü Dergisi'nin 18 sayı çıktığını söyleyerek; son olarak bir de veda sayısı çıkarttıklarını bildirdi. Konuşmacı, sunumunu katılımcıların sorularını yanıtlaması üzerine noktaladı.

Haber: Esra Aydın

 

İLK DÖNEMİN SON DERSLERİ:

Özgür-Der'in Haftalık Alternatif Eğitim Programı'nın birinci dönemde son dersleri 24 Ocak 2010 Pazar günü işlenecektir:

ABDÜLHAKİM SARIKAYA: Neyi Öncelemeliyiz Statüyü mü Seferi mi ?

MEHMET ALİ ASLAN: İstiklal-Şehadet-Tevhid Dergileri

Alternatif Eğitim Dersleri tekrar 07 Mart 2010 Pazar günü Şükrü HÜSELİNOĞLU "İzzeti Başka Yerde Aramak" ve Rıdvan KAYA'nın "Dünya ve İslam Dergisi" başlıkları altında işlenecek konularla başlayacak.

Etkinlikler Haberleri

Özgür-Der 2024-2025 Aylık Panelleri “Gazze Direnişinin Dünyaya Öğrettikleri” konusuyla başladı
Özgür-Der Gazze’de yemek ve temiz su dağıtımını sürdürüyor
Özgür-Der Gazze’de temiz su dağıtımını sürdürüyor
Özgür-Der Gazze’de yemek ve temiz su dağıtımını sürdürüyor
Fedakar Gazze halkına Özgür-Der'in destekleri devam ediyor