Aralarında Akabe Kültür ve Eğitim Vakfı, Aksa Eğitim ve Dayanışma Vakfı, Araştırma Kültür Vakfı, Hikmet Vakfı, İHH, İnsan ve Medeniyet Hareketi, Mazlumder, Medeniyet Derneği, Özgür-Der ve Tüketici Hakları Merkezi gibi bir dizi kuruluş NATO'nun Afganistan işgaline son vermesini ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Afganistan'dan çekilmesini talep etti.
Mazlumder İstanbul Şubesi'nde bir araya gelerek ortak basın açıklaması yapan sivil toplum kuruluşu yönetici ve temsilcileri, Afganistan'da son birkaç haftadır artan ABD öncülüğündeki NATO kuvvetleri tarafından sürdürülen saldırılarla ilgili kaygılarını ifade ettiler. STK'lar, Türkiye'nin NATO içindeki konumunu yeniden değerlendirip işgal gücünden derhal çekilme çağrısında bulundular.
Toplantıda Mazlumder Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, Afganistan'da esirlere işkence yapılması ve sivil ölümler gibi savaş hukukunu ihlal eden önemli suçların işlendiğini söyledi. Ünsal, "Bagram Üssü'nde yaşananlar Ebu Gureyb'de yaşananlardan farklı değildir. Tüm bunlar insanlık için utanç vericidir ve bizi, bu devletin nüfus cüzdanını taşıyan insanlar olarak en fazla üzen şey ise Türkiye'nin NATO birleşik gücü olan ISAF'ın ortak komutasının başına geçmiş olmasıdır." dedi.
Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya ise 9 yıldır devam eden işgalin faturasının ağır olduğunu, gerek dünya kamuoyunda gerekse Türkiye kamuoyunda konuya yeterli duyarlılık gösterilmediğini söyledi. Afganistan'da yaşananların "uluslararası hukuksuzluk" olduğunu ifade eden Kaya, "Her ne kadar Türkiye Devleti Afganistan'da işgalin yanında olsa da bizler orada direnen Müslümanların yanındayız. İşgale karşı direniş meşrudur, gayrimeşru tavır ve davranış içerisinde olanlar işgalcilerdir." dedi.
İHH İnsani Yardım Vakfı Başkanı Bülent Yıldırım da Afganistan hapishanelerinde yaşanan işkence olgusuna dikkat çekerek, "Dünyada çocuklara işkence yapılan en yoğun bölge Afganistan'dır ve akıbetleri de belli değildir. Türkiye Afganistan'dan derhal çekilmelidir çünkü şuanda katillerin yanında yer almaktadır." dedi.
Bir gazetecinin sorusu üzerine Ahmet Faruk Ünsal, Afganistan'daki işgali ve katliamları Türkiye gündeminde tutup geniş bir kamuoyu oluşturmaya çalışacaklarını, TSK'nın Afganistan'dan çekilmesi için hükümet üzerinde baskı oluşturacak eylemler düzenleyeceklerini söyledi.
Mazlumder İstanbul Şube Başkanı Av. Cihat Gökdemir ise Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın, T.C. resmi makamlarının ve Türkiye kamuoyunun Gazze saldırıları esnasında göstermiş oldukları haklı tepkinin Afganistan için de ortaya konması gerektiğini söyledi. Gökdemir, TSK'nın Afganistan'daki bu görevi bırakmasını aksi takdirde işlenmiş olan bu suçlara ortak olacağımızı ifade etti.
Toplantı, ortak basın metninin okuması ile son buldu.
Ortak Basın Açıklamasının Tam Metni:
NATO AFGANİSTAN'DA KATLİAMA VE İŞGALE ACİLEN SON VERMELİ
TÜRKİYE DE İNSANLIK SUÇUNA ORTAK OLMAMALIDIR!
10.03.2010
20. asrın son çeyreğinden itibaren savaş ve çatışmaların eksik olmadığı Afganistan'ın 11 Eylül sonrası uğradığı Amerikan işgalinden bugüne 9 yıl geçmiştir. İşgalin başladığı 2001 yılından bugüne kaos giderek artmaktadır. İşgale karşı direnişin artan yoğunluğu, işgal güçlerinin işlediği savaş suçları ve ülkenin dört bir yanından her gün gelen çatışma haberleri ülkede fiili olarak savaş sürecinin yaşanmakta olduğunu göstermektedir.
9 yıllık işgalden sonra Afganistan'da her geçen gün daha da kötüleşen insani durum endişe vericidir. Koalisyon güçleri bu savaşta 1.600'den fazla asker kaybetmiş 5.000'den fazla askeri de yaralanmıştır. Afgan hükümetinin 6.000 güvenlik görevlisi ölürken yabancı kaynaklara göre ölen Taliban üyesi sayısı 25.000 civarındadır. Savaşın başından bu yana yaşanan sivil kayıplar ise 30.000'i aşmıştır.
2009 yılında insan hakları ihlallerinin artış gösterdiği Afganistan'da, bağımsız Afganistan İnsan Hakları Komisyonu'na göre 2009 yılı içerisinde yaşanan şiddet olaylarında 269'u çocuk, 119'u kadın olmak üzere 1.440 sivil hayatını kaybetmiştir. Birleşmiş milletlere göre ise ölü sayısı bunun çok daha üzerindedir. Yaşanan sivil ölümlerin %40'ından fazlası NATO güçlerinin doğrudan saldırılarıyla gerçekleşmiştir.
Ülkede her geçen gün daha da kötüleşen insani duruma ek olarak insan hakları ihlallerinde de artış gözlenmektedir. Koalisyon güçlerine bağlı askerlerin Afgan esirlere uyguladığı işkence görüntüleri, ABD'nin Afganistan'a müdahalesinin ardından başkent Kabil'in yakınlarında kurduğu, "terör örgütüne mensup oldukları" gerekçesiyle "yasa dışı düşman savaşçı" olarak nitelenen yaklaşık 700 tutuklunun bulunduğu Bagram üssünde yaşananların Guantanamo'ya benzerlikleriyle dikkat çekmesi, mayın tarama çalışmalarında çocukların kullanılması gibi gelişmeler endişe vericidir.
Kaosun halen durmadığı ülkede bu günlerde NATO'ya bağlı güçler son 9 yılın en büyük saldırılarını gerçekleştirmektedir. 13 Şubat günü Helmand Eyaletine yönelik olarak, NATO'ya bağlı ABD, Estonya, Danimarka, İngiltere ve Kanada askerlerinden oluşan 15.000 kişilik bir orduyla başlatılan saldırılarda şu ana kadar sayısız sivil hayatını kaybetmiştir. NATO güçlerinin Helmand eyaleti Marcah kentine yönelik başlattıkları bu operasyonların daha da genişleyerek çevre eyaletlere doğru yaz boyunca yayılacağı söylenmektedir.
1949'da Sovyetler Birliği'nin yayılma tehlikesine karşı kurulduğu ifade edilen ve Sovyetlerin dünya sahnesinden çekilmesiyle doğal olarak varlık sebebini yitiren NATO, Afganistan'da bugüne kadar birçok savaş suçu işlemiştir. 2008 yılında Herat bölgesinde yapılan hava saldırısında ve 2009 Mayıs ayında Ganj Abad bölgesine bağlı bir köyde sivillerin hedef alındığı bombardımanlarda aralarında çok sayıda bebek ve yaşlının da olduğu iki yüzden fazla insan katledilmiştir. En son 2009 Eylül ayında gerçekleşen Kunduz şehrine yönelik hava saldırısında ise NATO uçakları petrol tankerinin yakınında bulunan 142 kişiyi hedef almış ve sivillerin çoğunun yanarak ölümüne sebep olmuştur.
Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Belçika, İngiltere, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Fransa, Hollanda, İspanya, İzlanda, İtalya, Kanada, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Norveç, Polonya, Portekiz, Romanya, Slovakya, Slovenya ve Yunanistan gibi neredeyse tamamı batılı ülkelerden oluşan yapısıyla NATO'nun bir İslam ülkesinde gerçekleştirdiği bu saldırıların İslam dünyasında yol açtığı etki ve travmanın izahı ve tamiri mümkün görünmemektedir.
Türkiye'nin böylesi bir işgal organizasyonun içinde halkı Müslüman olan tek ülke olarak hala bulunuyor olması ise kabul edilebilir değildir. Türkiye, Afganistan'daki misyonunu her ne kadar muharip olarak tanımlamasa da ISAF Komutasını devralarak, Afganistan'da ABD öncülüğündeki NATO işgal gücünün bir parçası olmuştur. "İmar ve eğitim" gibi amaçlarla NATO şemsiyesi altında Afganistan'da görev yapan Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), NATO'nun bugüne kadar işlemiş olduğu insanlık suçlarına da ortak olmaktadır.
Türkiye halkı, tarih boyunca dostu ve zor zamanlarında daima yanında olan Afgan halkına karşı işlenen insanlık suçlarını asla kabul etmeyecektir.
İşbu metinde imzası bulunan kuruluşlar, NATO'nun Afganistan'da bugüne kadar işlediği suçları göz önüne alarak Afganistan'daki başlıca problemin "eğitim ve imar" değil, "işgal" olduğunu ve NATO'nun bugüne dek gerçekleştirdiği saldırıların "savaş suçu" olduğunu hatırlatmaktadır.
Yine imzacı kuruluşlar, başta T.C. Başbakanı Recep Tayip Erdoğan'ın, T.C. resmi makamlarının ve Türkiye kamuoyunun Gazze saldırıları esnasında göstermiş oldukları haklı tepkinin Afganistan için de ortaya konarak TSK'nın Afganistan'da üstlendiği görevin acilen sona erdirilerek işgal misyonundan çekilmesi için çağrıda bulunmaktadır.
İmzacı Kuruluşlar:
Akabe Kültür ve Eğitim Vakfı • Aksa Eğitim ve Dayanışma Vakfı • Araştırma Kültür Vakfı • Hikmet Vakfı • İHH • İnsan ve Medeniyet Hareketi • MAZLUMDER • Medeniyet Derneği • ÖZGÜR-DER • Tüketici Hakları Merkezi