Ortaya çıkan ses kayıtlarıyla darbe dönemlerine ilişkin açık itiraflarda bulunan Org. İsmail Hakkı Karadayı'nın ifşaatlarının anayasa, hukuk, meclis, hükümet, sivil idare vb. kavramların ve sözde demokratik hukuk devleti işleyişinin nasıl içeriksizleştirildiğinin, anlamsızlaştırıldığının somut ifadeleri olarak karşımıza çıktığını bildiren Özgür-Der, itiraflarda ismi geçen başta Demirel, Erbakan, Mesut Yılmaz gibi dönemin siyasi figürlerinin sessizliğini de sorguluyor.
Erzincan'da dini sohbet amacıyla bir araya gelen insanları derdest edip tutuklayan; Ağrı'da seçmenlerine Kürtçe hitap ettiği için belediye başkan adayı hakkında soruşturma yürüten; resmi törenlerde sergilenen dayatmalara sessiz kalınmamasına yönelik bir çağrıdan dolayı dernek kapatmaya kalkan yargının, darbe itirafları karşısında her zamanki "sakin ve de olgun" tavrını sürdürdüğüne dikkat çeken Özgür-Der, yargı mensuplarına yönelik şeöyle dedi: "12 Eylül ve 28 Şubat brifing örneklerinde görüldüğü üzere başarılı darbecilerin zaten yanındasınız! Sarıkız ve Ayışığı örneklerinde görüldüğü üzere teşebbüs edenler hakkında da herhangi bir girişiminiz olmuyor, olamıyor. Bari emekli darbecileri görmezden gelmeyin de, 'anayasal düzene karşı silahlı kalkışma suçu' diye mevzuatta bir hüküm olduğu hatırlanmış olsun!"
Özgür-Der Genel Merkezi'nden yapılan açıklamanın tam metni:
KARADAYI'NIN DARBE İTİRAFLARINI TÜM TÜRKİYE DUYDU,
SAVCILAR DUYMADI MI?
2 Mart 2009
Aradan tam 12 yıl geçmesine rağmen Türkiye, 28 Şubat hukuksuzluk süreciyle hesaplaşmış değil. Tüm halk hala darbe uygulamalarının etkisini çeşitli düzeylerde hissediyor. Darbeci zorbalar işledikleri suçlara rağmen hala ellerini kollarını sallayarak dolaşıyor, üstelik yardakçıları tarafından bir de "memleketin mümtaz evlatları" cilalamasıyla taltif ediliyorlar.
Oysa bir yandan da malum darbe sürecinde hukukun nasıl kirletildiğinin, kurum ve kuruluşların nasıl çürütüldüğünün ve başta siyaset olmak üzere toplumsal hayatın ne kadar büyük bir zorbalığa mahkum edildiğinin her gün yeni bilgi ve belgeleri ortaya dökülmekte. Bizzat dönemin darbecilerinin kendi el yazılarıyla, kendi sesleriyle işledikleri kanunsuzluklar kamuoyunun gündemine düşmekte.
İşte 3 gündür tüm Türkiye, dönemin Genelkurmay Başkanı Org. İsmail Hakkı Karadayı'nın kendi sesinden 28 Şubat sürecinin nasıl bir hukuksuzluk ve zorbalık olduğunu dinlemekte. Kısa bir süre önce Erkan Mumcu üzerinden 367 rezaletini nasıl kotardığına dair "talk show" kasedi piyasa çıkan Karadayı'nın yeni "albümü"nde daha canlı bir performans sergilediği görülüyor!
Söz konusu kayıtta Karadayı 27 Mayıs'tan başlayarak ordunun sistematik biçimde işlediği darbe suçları içinde üstlendiği rolü bir bir anlatmakta. Öncekilerde sıradan figüran olarak rol oynadığı darbe tiyatrosunda 28 Şubat sürecinde baş aktör, hatta yönetmenlik konumuna yükseldiğini de dile getirmekte.
Müstağni ve mütekebbir bir edayla dillendirilen sözler, bu ülkeye nerdeyse bir asırdır bir deli gömleği gibi giydirilen resmi ideoloji cenderesini net biçimde ortaya koymakta. Kendisine rejim muhafızlığı rolü biçmiş bir ordunun en tepesindeki zatın ağzından dökülen bu sözler, aynı şekilde anayasa, hukuk, meclis, hükümet, sivil idare vb. kavramların ve sözde demokratik hukuk devleti işleyişinin nasıl içeriksizleştirildiğinin, anlamsızlaştırıldığının somut ifadeleri olarak karşımıza çıkıyor.
Ne ilginçtir ki, başta Demirel, Erbakan, Mesut Yılmaz gibi dönemin siyasi figürleri olmak üzere, Karadayı'nın "şecaatini arz ederken" kendilerine atıflar yaptığı isimler susuyor; haklarında ileri sürülen bu utanç verici ithamları sineye çekiyorlar. Daha ilginci ise tüm bu ifşaata rağmen hala yargıdan çıt çıkmıyor. Erzincan'da dini sohbet amacıyla bir araya gelen insanları derdest edip tutuklayan; Ağrı'da seçmenlerine Kürtçe hitap ettiği için belediye başkan adayı hakkında soruşturma yürüten; resmi törenlerde sergilenen dayatmalara sessiz kalınmamasına yönelik bir çağrıdan dolayı dernek kapatmaya kalkan yargı, darbe itirafları karşısında her zamanki "sakin ve de olgun" tavrını sürdürüyor!
Buradan yargı mensuplarına soruyoruz: 12 Eylül ve 28 Şubat brifing örneklerinde görüldüğü üzere başarılı darbecilerin zaten yanındasınız! Sarıkız ve Ayışığı örneklerinde görüldüğü üzere teşebbüs edenler hakkında da herhangi bir girişiminiz olmuyor, olamıyor. Bari emekli darbecileri görmezden gelmeyin de, "anayasal düzene karşı silahlı kalkışma suçu" diye mevzuatta bir hüküm olduğu hatırlanmış olsun!
Tüm bu somut itirafnameye, darbe suçunu tüm ayrıntılarıyla kabullenen bu açık ikrara rağmen harekete geçmeyen savcılar, hala neyi bekliyorlar merak ediyoruz!
Hülya Şekerci
Özgür-Der Genel Başkanı