İHH İnsani Yardım Vakfı, Özgür-Der, Mazlum-Der, Mülteci Dernekleri Federasyonu ve Uluslararası Mülteci Hakları Derneği tarafından düzenlenen basın açıklaması, İHH Genel Merkezi Kudüs Toplantı Salonu’nda gerçekleştirildi.
“Geri Gönderme Tartışmaları Gölgesinde Mültecilik” isimli ortak basın açıklamasını Uluslararası Mülteci Hakları Derneği Başkanı Av. Abdullah Resul Demir okudu.
“Sığınmacılar konusu siyaset malzemesi değildir”
Açıklamada, Türkiye’de yaşayan sığınmacıların bazı siyasilerce oy kaygısıyla bir siyaset malzemesi olarak görüldüğü ifade edilerek, “Oysa mülteci ve sığınmacı meselesi siyasi değil insani bir meseledir. Ülkemize sığınmış farklı milletlerden insanların rencide edilerek siyasi tartışmalarda araçsallaştırılması tarihi birikimimizle ve medeniyet mirasımızla bağdaşmamaktadır. Hâlihazırda Türkiye’de vergisini veren 16 binin üzerinde Suriye uyruklu şirket var. Ayrıca 1 milyon Suriyeli tüm zorlu koşullara rağmen Türkiye’deki iş gücüne katkı sağlıyor. Öyle ki araştırmalara göre Suriyeli uyruklu işçilerin yüzde 92’si günde 8 saatten fazla çalışıyor. Yüzde 75’i ise asgari ücretten daha az maaş alıyor.” denildi.
“Bölgede güvenlik riskleri mevcut”
Suriye’nin bazı bölgelerinde inşa edilen briket evlerin bölgenin şartlarını bilmeyen kişiler tarafından, Türkiye’deki Suriyelilerin “dönüş bileti” olarak gösterildiği aktarılan açıklamada, “Başta Suriye rejimi ve Rusya olmak üzere, terör örgütleri PKK/PYD ve DAEŞ’ın da aralıksız saldırıları karşısında, Suriye’de başta can güvenliği olmak üzere altyapı, eğitim, sağlık, barınma ve temel gıdaya erişim gibi insani şartlar ne yazık ki henüz olgunlaşmış değildir. Türkiye’de ve Avrupa’da gerçekleştirilen birçok saha mülakatı Suriyelilerin ülkelerine geri dönmek istediğini fakat mevcut güvenlik riski nedeniyle bunun mümkün olmadığını vurguluyor.” ifadeleri kullanıldı.
“Bayramda Suriye’ye geçişlerin yasaklanması yanlış”
Ramazan Bayramı’nda Suriye’ye geçişlerin yasaklanmasının doğru bir karar olmadığı belirtilen açıklamada, “Bayramda Suriye'ye giden insanlar yalnızca güvenli bölge olarak tabir edilen yerlerde ve İdlip'te yaşayan akrabalarını ve bu bölgelerde bulunan hayatını kaybetmiş yakınlarının kabirlerini ziyaret edebilmektedirler. Ülkemizdeki milyonlarca Suriyeli sığınmacının ‘‘güvenli bölgede yaşayabileceğini düşünmenin de gerçekçi bir bakış açısı olmadığını vurguluyoruz.” ifadeleri yer aldı.
“Uluslararası topluma sorumluluk düşüyor”
Açıklamada, Suriyeli sığınmacıların ülkelerine geri dönebilmelerinin sağlanmasında uluslararası topluma büyük sorumluluklar düştüğü vurgulandı. Açıklamada ayrıca, “Unutulmamalıdır ki bugün Suriye dışında yaşayan milyonlarca Suriyeli sığınmacının ülkelerine dönememelerinin bir numaralı sorumlusu Şam rejimidir. Şam rejimi kendi halkına karşı acımasızca eylemlerini sürdürürken maalesef devletler ve Uluslararası toplum yeterli tepki göstermemiş, kararlılıkla rejimin karşısında durmamıştır. Bugün de milyonlarca insan topraklarından koparılmışken Şam rejimi karşısında dünya halen sessiz kalmaktadır. Bu noktada uluslararası toplum, uluslararası kuruluşlar ve büyük devletler üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmemekle, milyonlarca insanın ülkelerinden ve evlerinden ayrı kalmalarında pay sahibi olmaktadırlar.” denildi.
“Zorla geri gönderme yasak”
Basın açıklamasının ardından katılımcı kuruluşların temsilcileri de kısa birer konuşma yaptı.
İlk olarak söz alan Mazlum-Der Genel Başkanı Kaya Kartal, “Türkiye’de özellikle siyasilerin ve medyanın kullandığı dil maalesef mültecilere şiddet, linç, tecavüz ve taciz olarak dönüyor. İnsanların ölüm, işkence, tecavüz ve katliama doğru gönderilmesi anlamına gelecek geri göndermeye karşı olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Bu zaten uluslararası hukuk açısından da Türkiye’nin mevcut hukuku açısından da yasak.” dedi.
“Irkçılık sorunu yeni değil”
Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya ise, Türkiye’de Suriyeli sorunundan çok daha büyük bir ırkçılık sorunu olduğunu belirterek, “Irkçılık sorunu bugün başlayan bir sorun değil. Türkiye’de on yıllar boyunca resmi ideolojinin de beslediği bir şekilde ırkçılık sorunu olageldi. Kendisini bu ülkenin asıl sahibi zanneden, rejimin savunucusu konumunda olan belli kesimler kendilerine benzemeyen insanlara karşı düşmanlık ürettiler ve hala da üretiyorlar. Suriyeli kardeşlerimize şunu hatırlatmak istiyorum, bugün sizi göndermek isteyenler dün İslami kimliğimizden dolayı bizi göndermek istiyorlardı. Bugün ‘Suriyeliler gitsin’ propagandalarının öncülüğünü yapanların çoğu dün ‘İran’a gidin, Arabistan’a gidin’ gibi söylemler geliştiren insanlar. Burada aslında yeni bir şey yok” diye konuştu.
“Önce güvenli bölgelerdeki şartlar iyileştirilmeli”
İHH Mütevelli Heyeti Üyesi Osman Atalay da, “Türkiye’de her seçim arefesinde sürekli gündeme getirilen Suriyeli göçmenlerin geri gönderilmesi meselesi maalesef muhalefet tarafından iktidara karşı iç siyasette bir malzeme olarak kullanılıyor. Siyasiler, meseleyi sokakta ve tabanda trajik sorunlara yol açabilecek bir şekilde beslemiş oluyorlar” ifadelerini kullandı.
Mülteci Dernekleri Federasyonu Başkanı Uğur Yıldırım ise, İdlib’in Gazze’den sonra metrekareye düşen insan sayısı anlamında dünyada ikinci sırada olduğunu kaydetti. Yıldırım, “Onurlu bir geri dönüşten bahsediyoruz ama güvenli bölgelerde insanlar ne kadar ‘onurlu’ bir hayat yaşayabiliyor sorusunu çözümlemeden Suriyelilerin onurlu bir geri dönüşünden bahsedemeyeceğimizi düşünüyorum.” dedi.