Birlik, beraberlik, bölünmez bütünlük sloganları arasında ırkçı, inkarcı resmi ideolojik dayatmanın yeni bir tezahürü ile daha karşı karşıyayız. Hak ve Özgürlükler Partisi (Hak-Par) yöneticileri aleyhine verilen karar Türkiye'de Kürt kimliğinin ve Kürtçe'nin bir tabu olmaya devam ettiğinin yeni bir göstergesi oldu. Ankara 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nde açılan davada yargılanan Hak-Par yöneticileri hakkında 6 ay ile 1 yıl arasında değişen hapis cezalarına hükmedilen kararda partinin 1. Olağan Kongresi'nde Kürtçe konuşmalar yapılması ve devlet protokolüne Kürtçe davetiye gönderilmesi mahkumiyete gerekçe gösterilmektedir. Mahkeme kararında 13 parti yöneticisi hakkında verilen cezalardan ayrı olarak partinin kapatılması için Yargıtay Başsavcılığı'na başvuruda bulunma talebi de dikkat çekmektedir.
Milliyetçi şiddetin azgınlaştığı ve şoven eğilimlerin dalga dalga tüm ülkeye yayıldığı bir vasatta gündeme gelen bu karar, Türkiye devletinin etnik kimlikleri dışlamadığı iddiasını yalanlayan resmi bir belge hükmündedir. Yine bu karar Kürtçe üzerindeki yasakların kaldırılmasına yönelik uygulamaların göstermelik mahiyet taşıdığını; Kürtçe'nin ve Kürt kimliğinin yok sayılmaya devam edildiğini; düşünce, ifade ve örgütlenme alananda önemli ilerlemeler sağlandığına yönelik tüm iddialara karşın özünde ırkçı, inkarcı, dışlayıcı tavrın dimdik ayakta olduğunun bir göstergesi olmuştur.
Kürt sorununu görmezden gelen, Kürt kimliğini ve Kürt dilini "suç" sayan bu tutum sadece bir insan hakkı ihlali değildir. Konu basit bir mahkeme kararı meselesi olarak da görülmemeli, ardındaki resmi ideolojik önyargı ve kalıplaşmış zihniyetle mutlaka hesaplaşılmalıdır. Toplumsal sorunları algılamakta, adalet temelinde değerlendirmekte zorluk çeken bu zihniyetin her türden provokasyona zemin teşkil ettiği artık anlaşılmalıdır. Birtakım yasaların ardına gizlenerek sürdürülmeye çalışılan bu hukuksuzluğu sona erdirmenin öncelikle Meclis'in ve Hükümet'in görevi olduğunu bir kere daha hatırlatıyoruz. ABD ziyaretinde kendisini alkışlamak üzere toplanmış bir kalabalığa "bölücülük" aleyhine nutuk irad eden Genelkurmay Başkanı da dahil olmak üzere, etkili yetkili tüm zevat asıl bölücülüğün, ayrımcılığın sıkı sıkıya yapıştıkları resmi ideolojik zihniyetten kaynaklandığını görmek zorundadırlar.
Özgür-Der