Savaşta ilk vurulanın gerçekler olduğu iddiası bir kere daha doğrulanıyor. TSK'nın Kuzey Irak'a yönelik gerçekleştirdiği sınır ötesi operasyonun Türkiye kamuoyuna sunumu alabildiğine manipülatif ve aldatıcı bir tarzda sürmekte. Başta hükümet olmak üzere, siyasi partilerden medyaya uzanan geniş bir yelpazede resmi ve gayrı resmi pek çok kurum ve çevre Genelkurmay politikalarına tabi olduklarını bir kere daha göstermekteler. Başlı başına bir çözümsüzlük kaynağı olan "operasyon" söylemi ve mantığı hiç sorgulanmadan tüm bu kurum ve çevrelerce kabullenilmiş görünmekte ve bir papağan edasıyla aynen tekrarlanmakta. İki gündür yoğun bir hamaset bombardımanına tabi tutulan kamuoyuna adeta Kuzey Irak'ın dağlarının bombalanmasıyla birlikte adeta Kürt sorununun bitirilme aşamasına geldiği izlenimi verilmektedir.
Elbette sorunun kaynağını Kuzey Irak'ın dağlarında arayanlar için sınır ötesi operasyon ve bombardıman gündemi bir süreliğine de olsa kafa konforu sağlayabilir. Bu süre zarfında birileri "büyük ülke" olma rüyaları görebilir; "ordumuzun gücü" propagandaları ile kendilerinden geçip aşağılık komplekslerini kısmen de olsa dindirebilirler. Ne var ki, bu tarz sahte ve aldatıcı söylemlerle kendilerinden geçmeyi ve halkı kandırmayı marifet bilenlerin gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalmaları muhtemelen çok zaman almayacaktır.
Sorunun uzaklarda, "sınırlar"ın ötesinde olduğu anlayışı temelinde yükseltilen bu mantığın başlı başına bir aldatmaca olduğu artık görülmek zorundadır. Emekli generallerin açıkça öz eleştiri bazlı ifşaatlarda bulunarak geçmişte izlenen politikaların yanlışlığına dikkat çektikleri; Başbakan'ın ağzından "eve dönüş" mesajlarının dillendirildiği ve "genel af" beklentisinin yükseltildiği ve PKK tarafının silahlı eylemlere ara verdiği bir ortamda gerçekleşen bu bombardımanların asıl hedefinin ne olduğu sorgulanmalıdır. Acaba bombalar hükümetin Kürt sorununa dair bir açılım niyetini mi hedef almıştır? Kürt sorununa askeri yöntemler dışında çözüm arayışlarının daha fazla seslendirildiği bir vasatta, Genelkurmay savaşı bu şekilde yükselterek ve sınır ötesine taşıyarak militarist yöntemler dışında hiçbir çözüm ihtimalinin bulunmadığı mesajını mı vermek istemektedir?
Bu noktada altı çizilmesi gereken bir husus da ABD ile işbirliği içinde Ortadoğu'da hiçbir sorunun çözülmesinin mümkün olmadığının anlaşılması gerektiğidir. İşgalcilerle, emperyalistlerle ortaklaşa gerçekleştirilen her eylem, sahiplerine sadece çözümsüzlük ve zillet getirir. Kim tarafından gerçekleştirilirse gerçekleştirilsin işbirlikçilik şiddetle mahkum edilmeyi gerektiren bir suçtur! ABD'den alınan onay ve istihbarat ile Kuzey Irak'ta bombardımana girişmeyi "başarı" olarak takdim eden bir anlayış temelden sapkın ve utanç vericidir.
Türk Hava Kuvvetlerine bağlı uçaklarla Irak'ın kuzeyinde geniş bir alanda gerçekleştirilen bombardımanlar ve kara operasyonları ile akıl dışı bir ortamın oluşturulduğunu görüyoruz. Son günlerde kısmen de olsa durulmaya, sakinleşmeye başladığı görülen şoven atmosferin yeniden takviyesi sonucunu verecek bu gelişme son derece tehlikelidir. Yükseltilmeye çalışılan milliyetçiliğin, hamasi ve şoven söylemin bu ülkede yaşayan her kavimden insanı zehirlediği, zihinsel bir kirliliğe uğrattığı artık görülmeli; toplumsal sorunlara militarist mantığın etkisinden uzak çözüm arayışlarının önü açılmalıdır.
Hülya Şekerci
Özgür-Der Genel Başkanı