Özgür-Der'in çağrısıyla Saraçhane Parkı'nda toplanan Müslümanlar, İzzet Şahin'in bir an önce serbest bırakılmasını ve yaşanan hukuksuzluğun, zorbalığın hesabının sorulmasını istediler. Siyonist İsrail'in Gazze ile dayanışma çabalarını engellemek istediğinin vurgulandığı eylemde, tehditlere ve baskılara rağmen Gazzeli, Filistinli kardeşlerimizle dayanışma etkinliklerinin engellenemeyeceği ifade edildi. TC Dışişleri'nin ve Hükümet'in de konuyla ilgili ciddi adım atmamasının eleştirildiği eylemde, yetkililerin, kendi vatandaşları olan İzzet Şahin'in özgürlüğü için etkili tavırlar almaları gerektiği belirtildi.
Özgür-Der mensuplarının yanı sıra İHH ve Mazlumder yetkililerinin ve çok sayıda İslami kuruluş temsilcisi, yazar ve sanatçıların da destek verdiği eylemde "İzzet Şahin Serbest Bırakılsın! Siyonist Zorbalığın Hesabı Sorulsun!" yazılı Türkçe, Arapça, İngilizce pankartlar açıldı. Ellerde İzzet Şahin'in fotoğraflarının yanı sıra "Siyonist Zorbalığa TC Dışişleri Neden Sessiz?", "İsrail Zorbalığı Gazze İle Dayanışma Çabalarımızı Engelleyemez!" yazılı dövizler de taşıyan topluluk eylem boyunca sloganlarla İsrail'i ve bu hukuksuzluğa sessiz kalanları protesto etti.
Murat Özer'in sunumunu yaptığı eylemde konuşan Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, her zaman Filistinli kardeşlerimizin yaşadığı zulümler için toplandıklarını bu kez Filistin'de Türkiyeli bir kardeşimizin yaşadığı zulüm için toplandıklarını ifade ettikten sonra Gazze ile dayanışma sorumluluğuna dikkat çekti. Müslümanların, Gazze'de yaşananlara kayıtsız kalamayacağını ifade eden Kaya, insanlık vicdanı taşıyan herkesin de –Rachel Corie gibi- Filistinli kardeşlerimizin yaşadığı işgale ve zulme sessiz kalmadıklarını hatırlattı. Rachel'e benzettiği İzzet Şahin'in de kardeşlerimiz için ortaya koyduğu çabalar nedeniyle bu mağduriyete maruz bırakıldığını belirten Rıdvan Kaya, Gazze'ye yola çıkacak yardım gemisinin İsrail'i rahatsız ettiğini ve kuşatmanın kırılması yönünde atılan her adımın İsrail tarafından engellenmek istendiğini söyledi. Kaya, tüm engelleme çabalarına karşı dayanışma etkinliklerimizi daha da artırmamız gerektiğini vurgulayarak İzzet Şahin'i yalnız ve Filistin mücadelesini sahipsiz bırakmamaya çağırdı.
Rıdvan Kaya, konuşmasında Türkiye Hükümeti'nin de açıktan bir tavır almamasını eleştirdi. Kapılar ardından yapılan girişimlerin bir etkisinin olmayacağını söyleyen Kaya, İsrail zorbalığının açıkça kınanması ve Şahin'in özgürlüğü sağlanıncaya kadar Dışişleri'nin İsrail'e açık bir cephe alması gerektiğini belirtti. En temelde Siyonist çeteyle ilişkilerin kesilmesini isteyen Kaya, hiç olmazsa kendi vatandaşları olan İzzet Şahin için İsrail'e nota verilmesi gerektiğini belirterek Hükümet mensuplarını harekete geçmeye çağırdı.
Kaya'nın ardından söz alan İHH Genel Başkan Yardımcısı Yavuz Dede, yaşanan hukuksuzluk sürecini özetledikten sonra İzzet Şahin'in her ne kadar fiilî işkenceye maruz kalmasa da tutulduğu koşullar itibariyle psikolojik işkenceye maruz kaldığını belirtti. Şahin'in çaresiz, mağdur, işgal altındaki kardeşleri için Filistin'e gittiğini ifade eden Dede, kendisine sahipsiz bırakmamak ve yaşadığı haksızlığa karşı duyarlı olmak gerektiğini söyledi. Bunun için eylemi organize eden Özgür-Der'e ve eyleme katılanlara teşekkür eden Dede, Filistin'le dayanışma etkinliklerini sürdüreceklerini vurguladı.
Son olarak Özgür-Der adına hazırlanan basın bildirisi Kehriban Parspancı tarafından okundu. Basın açıklamasının tam metnini aşağıda okuyabilirsiniz.
Eylem boyunca "İzzet Şahin Serbest Bırakılsın!", "Yaşasın Gazze Dayanışması!", "İsrail Tehdidi Yıldıramaz Bizleri!", "Hükümet Uyuma İzzet'ine Sahip Çık!", "Siyonist Zorbalık Karşılıksız Kalmasın!", "Dayanışma Sürecek, Gazze Gemisi Yürüyecek!", "Üzülme Gevşeme Allah Bizimle!", "Yaşasın Filistin Mücadelemiz!" şeklinde sloganlar atıldı, tekbir getirildi.
HAKSÖZ-HABER
Fotoğraflar: Sabiha ÇİMEN
Basın Açıklamasının Tam Metni:
Hükümet İzzet Şahin'in Mağduriyetine Sessiz Kalmamalı;
İsrail'e Karşı Tavrını Netleştirmelidir!
08 Mayıs 2010
İsrail zorbalığı sadece Filistinlileri değil, Filistin halkının yaşadığı acıları azaltma çabaları sarfeden insan hakları aktivistlerini ve uluslar arası yardım görevlilerini de hedef almakta. İşgal, sömürü ve katliam politikalarını devlet ideolojisine dönüştürmüş İsrail, esaret altında tuttuğu Filistin halkına uzanacak yardım ellerini kesmek için türlü hukuksuzluklara imza atmakta. İnsani Yardım Vakfı (İHH)'nın Batı Şeria temsilcisi İzzet Şahin'e yapılanlar bu durumun yeni bir örneğini oluşturmakta. 27 Nisan tarihinde Beytullahim kontrol noktasında işgalci çetenin iç istihbarat örgütünce gözaltına alınan İzzet Şahin on günü aşkın bir süredir tutuklu bulunmakta.
İzzet Şahin işgal altındaki topraklarda faaliyet gösteren pek çok yardım kuruluşu mensubu gibi Filistin halkının sıkıntılarını azaltmaya yönelik çabalar sarfeden ve yasal ikamet iznine sahip bir kişi. Henüz mahkemeye çıkartılmadığından tam olarak neyle suçlandığı bilinmemekle beraber İsrail politikaları göz önüne alındığında muhtemelen "terörist" örgütlerle irtibat gibi bir suçlamaya muhatap olabilir. Bilindiği üzere İsrail işgale karşı Filistin halkının haklarını savunan her türlü oluşuma ve bu oluşumlarla irtibatlı herkese "terörist" yaftası yapıştırmakta. Oysa adaletten ve hukuktan yana tüm dünya halkları, terör sıfatının işgal altındaki bir halkın haklarını savunanlara değil, işgalcilere yakıştığını çok iyi biliyor.
Bizler de yeryüzünde terörist sıfatıyla vasfedilmeyi en çok İsrail isimli işgalci çetenin hak ettiğine inanıyor ve Filistinli kardeşlerimizle dayanışma çabalarının bu tür korsanlıklarla engellenemeyeceğini bir kere daha ifade ediyoruz. İzzet Şahin'in gözaltına alınması ve aradan geçen süreye rağmen serbest bırakılmamasının tam da İHH'nın öncülük ettiği Gazze ambargosunu denizden kırmaya yönelik uluslar arası yardım kampanyası arifesine denk gelmesinin tesadüf olamayacağının altını çiziyoruz. Şüphesiz işgal devleti İzzet Şahin üzerinden bu kampanyayı organize edenlere ve katılımcılarına bir gözdağı vermeye çalışmaktadır. Ve bunu alışık olduğu üzere hukuku, uluslararası sözleşmeleri hiçe sayarak yapmaktadır.
Tam bu noktada Türkiye devletinin İzzet Şahin olayıyla ilgili olarak yeterince duyarlı davranmamasından duyduğumuz rahatsızlığın altını çiziyoruz. Hükümetin cılız girişimlerden, pasif tavırlardan ibaret tutumunu terk etmesi ve korsanca bir muameleye maruz kalmış bir vatandaşının hukukunu korumak üzere etkin tavır alması gerektiğini hatırlatıyoruz. Dışişleri Bakanlığı kapalı kapılar ardında mesaj ileterek, bilgi isteyerek değil; kamuoyuna açık ve en sert bir biçimde İsrail'in yaptığının kabul edilemez olduğunu ve İzzet Şahin'in derhal serbest bırakılması gerektiğini karşı tarafa iletmelidir.
Buradan bir kez daha Filistinli kardeşlerimizle dayanışmanın bir insanlık görevi olduğunu hatırlatıyoruz. İşgalci çetenin sistematik zulümlerine karşı, Gazze ambargosunu kırmaya yönelik kampanya örneğinde olduğu üzere, Filistin'i ve Filistin halkını savunmaya yönelik her türlü çabanın İslami kimliğimizin bizlere yüklediği bir sorumluluk olduğu bilinciyle baskı, gözdağı, korkutmalarla bu çabalarımızın engellenemeyeceği herkesçe bilinmelidir. Bu vesileyle, Ümmet dayanışmasının gerektiğinde bedel ödemeyi göze almak anlamına geldiğini ispatlayan İzzet Şahin kardeşimizle onur duyduğumuzu ilan ediyor ve uğradığı mağduriyetin derhal son bulması için Dışişleri Bakanlığını harekete geçmeye çağırıyoruz.
Özgür-Der