Mazlumder, Özgür-Der, AKV, İHH, İMH, TGTV gibi çok sayıda kuruluşun imzasının da yer aldığı mektuba imza atan kuruluşlar, Sirkeci Postanesi'nden Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf'a bir mektup gönderdiler. Ortak mektup ile Kavaf'ın "Eşcinsellik bir hastalıktır" sözünün üzerine başlayan tartışmalar ve gelişmeler karşısında konunun toplumsal boyutunun önemine binaen hem Kavaf'a destek olmak hem de eşcinsellik konusundaki görüşlerini ortaya koymayı amaçladıklarını belirttiler.
Sirkeci Postanesi önünde grup adına Asiye Dilipak'ın okuduğu mektubun tam metnini yayınlıyoruz:
Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Sayın SELMA ALİYE KAVAF'a
AÇIK MEKTUP
Geçtiğimiz günlerde medyaya da yansıyan "Eşcinsellik bir hastalıktır" sözünüzün üzerine başlayan tartışmalar ve gelişmeler karşısında konunun toplumsal boyutunun önemine binaen bu mektubu kaleme alma ihtiyacı hissettik.
Konu ile ilgili olarak sosyal alan bir tarafa, tıp alanını ilgilendiren yanı itibari ile de gerek ülkemizde gerekse dünyada birbiriyle örtüşmeyen görüşler mevcuttur. Bu değerlendirmelere baktığımızda birinci görüşe göre: "Eşcinsellik insanda doğal olarak var olan bir yönelim değildir. Biyolojik doğaya uymayan bir sapmadır. Kamuoyuna aydınlatıcı bilgi verilmediği takdirde erken ergenlik döneminde eşcinsel eğilimini fark etmiş, iç denetim ve dürtü kontrolü için çabalayan yani eşcinsel eğilimi olup da kontrol etmek isteyen kişilere tedavi ve yardım kapısı kapanmaktadır. Yanlış anlamalara ve eşcinsel tercihleri artıracak önerilere psikiyatri derneklerinin alet olması son derece sakıncalıdır. Bu sebeplerle gelecek kuşaklar arasında eşcinsel tercihlerin artmaması için sağlık ve eğitim politikalarında doğru duruş gösterilmelidir."
Diğer bir görüş ise "Eşcinsellik insanda tanımlanan üç yönelimden biridir. Her şeyden önce bir hastalık değil yönelim farklılığıdır" şeklindedir.
Yurtdışında, özellikle Batılı bazı ülkelerde eşcinselliğin bir hastalık olmadığı görüşü mevzuatta yer alsa da "hastalık olmama halinin" durumun normalliği olarak kabul görmediğini olaya genel yaklaşımın da bu toplumların eşcinselliğin yaygınlaşması karşısında kaygılı bir arayış içerisinde olduğunu göstermektedir.
Bütün ilahi dinler eşcinselliği bir bozulma, sapma, gayri ahlaki bir tutum, tabii olanın dışına çıkma ve günah olarak görür. Birçok İslam ülkesinde de "eşcinsellik" yasal olarak yasaktır ve bu yasaktan amaç toplumun ve insan neslinin korunması ile bu anomalinin yaygınlaşmasının önüne geçilmesidir. Tarihte bu tür sapkınlıklar yaşayan topluluklar, ilahi kitaplara göre "çirkinlik ve kötülük üzere oldukları, saptıkları" için azap görmüş ve helak edilmişlerdir.
Müslümanların -İslam barış ve müsamaha dini olmakla beraber her iki normun da sınırları vardır- ve diğer ilahi inanışlara sahip insanların, inanışlarına göre ayıp ve günah olana karşı durmaları çok normal ve sorumlulukları gereği olup bu sorumluluk sadece Müslüman toplumlar için değil tüm insanlık içindir. Bu nedenle ahlaki olmayanın ve günahın hukuki kural olmasına ve meşruiyet kazanmasına asla destek verilemez.
Fıtrata aykırılık teşkil eden "eşcinsellik"in, doğal tercihlerden bir tercih gibi gösterilerek "cinsel yönelim" olarak kabul görmesi ve yaygınlaşmasının meşru görülmesi, zımnen insan neslinin yok olmasını istemekle aynı şeydir. Bir kimse için normal ve doğru olan bir şey herkes için normal ve doğru ise, bir an için herkesin bu normal(!) tercihte bulunduğunu varsayalım; o takdirde yeryüzünde hayat mümkün olabilir mi? Hayatı toptan imha etmek ne kadar meşru ise, bu normal(!) tercih de o kadar meşrudur o halde.
İnsan nesliyle ve dünyanın geleceğiyle oynayan lobi/zihniyet/oluşumlar tarafından da beslenen ve desteklenen eşcinsellik, bize göre de bir anomali durumudur. İnsanlığın geleceğini ve nesil emniyetini tehdit eden eşcinselliğin bir anomali olarak görülmemesi, sorunu yaşayanların tedavi/terapi talebini köreltecek ve durumun yaygınlaşmasına sebep olacaktır. Bu durumun meşrulaştırılması ve doğal bir durum gibi kabul edilmesi hayatın kendisine karşı bir ihanettir.
Çeşitli şekillerde, farklı materyallerle, çeşitli ortamlarda meşru ve doğal bir durum gibi gösterilen bu arızi durumun yaygınlaşması, aile yapısının bozulmasına ve neslin imhasına sebep olmaktadır. Bu durumu yaşayan kişilerin alabilecekleri her türlü tedavi ortamını kolay ulaşılabilir bir şekilde sağlamak ve eşcinselliğin yaygınlaşmasını engellemek gerekmektedir. Bunun için Sağlık, Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı, İçişleri ve Milli Eğitim Bakanlıkları olmak üzere, ilgili tüm birimlerin -gerek duyulan hallerde sivil toplum kuruluşları ile işbirliği halinde- yapacağı çalışmalar hayati önem taşımaktadır.
Yapmış olduğunuz "hastalık" açıklaması, bu sapma/anomali durumunu topluma yaymak için ciddi lobi faaliyetleri yürüten, diğer insanlara da sirayet ettirmek için akla gelmeyen yolları deneyen, dizilerden yarışma programlarına, kliplerden haber bültenlerine, tartışma programlarına kadar her alanı zorlayan, toplumun bilinçaltında eşcinselliği doğal bir seçim olarak kabul ettirmeye çalışan bir kesimi elbette rahatsız edecektir.
Eşcinselliği bir anomali olarak değerlendiren yaklaşımı ayrımcı bir yaklaşım tarzı, suç ya da suça teşvik olarak niteleme gayreti içinde olan çevrelerin, sözde eşcinsellerin haklarını koruma adına yaptıkları açıklamalarla (özellikle çocuk ve gençlerin olaylardan negatif etkilenişleri, yaşayabilecekleri kimlik sorunu ve ruh sağlıklarının da düşünülmediğini ortadadır) yoğun bir gayret içerisinde oldukları görülmektedir. Ancak eşcinsellik lobisinin yükselecek sesinin gerçeği, insan yaşamının ve neslinin devamını tehdit eden bu durumla ilgili sergilenmesi gereken tutumu etkilememesi gerektiğini düşünüyoruz.
Saygılarımızla.
Alfabetik sıraya göre yazılmıştır:
AKABE Vakfı - AKDAV - AKODER Aileyi Koruma Derneği - Araştırma ve Kültür Vakfı - Anadolu Gençlik Derneği İstanbul Şubesi - ASDER Adaleti Savunanlar Derneği - Ayışığı Derneği - Hayata Çağrı Platformu - Hukukçular Derneği - İHH İnsani Yardım Vakfı - İnsan ve Medeniyet Hareketi - MAZLUMDER İstanbul Şubesi - Medeniyet Derneği - ÖNDER İmam Hatip Liseleri Mezunları ve Mensupları Derneği – ÖZGÜR-DER - ÖZGÜR-EĞİTİM-SEN - Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi - İnsani Değerler ve Ruh Sağlığı Vakfı - Sıcak Yuva Vakfı - TİYEMDER Tüm İlahiyat Mezunları Derneği - TÜMER Tüketici Hakları Merkezi - TGTV Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı (160 sivil toplum kuruluşu çatı örgütü) - Türkiye Yazarlar Birliği