Hürriyet gazetesindeki köşesinde bugün (14 Şubat 2007) kaleme aldığı bir yazıda Yalçın Bayer "İslami ve muhafazakar medya"da İsrail Başbakanı Ehud Olmert'in Ankara ziyaretinin görmezden gelindiğine dikkat çekmiş. Yalçın Bayer, Cumhurbaşkanı Sezer'in davetiyle gerçekleştirilmiş olsaydı büyük tepki ile karşılanacağı kesin olan bu ziyarete "Başbakan Erdoğan'ın davetiyle yapılmasından dolayı" söz konusu medyada hiç değinilmediğini iddia ediyor. Bayer'in bu tespitinde gerçeklik payı olduğu açık. Gerçekten de "İslami" diye anılan basının AK Parti hükümeti konusunda genelde adil ve tutarlı bir tavır aldığını söylemek zor. Ne var ki, Hürriyet yazarı Sayın Bayer, bu genel eleştirisinin ardından sözü ne alakası varsa Özgür-Der'in geçtiğimiz Cumartesi günü Saraçhane'de yaptığı protesto eylemine getiriyor ve yazısını "Radikal Özgür-Der, 4 yıldır AKP'ye dönük hiçbir eylem yapmıyor." cümlesiyle bitiriyor.
Müslümanlara ve İslami kimliğe karşı alabildiğine önyargılı, hatta düşmanca ve aynı oranda da cahilce bir tutumla yaklaşan egemen medya düzeninin bir kalemi olarak Yalçın Bayer'den adil ve tutarlı bir tavır beklemediğimizi baştan belirtelim. Ama yine de yüz binlerce insana hitap eden bir yayın organında bilmediği konuda kalem oynatan bir kişinin bir iddiada bulunmazdan önce "Acaba yanlış yapıyor olabilir miyim?" diye en küçük bir kaygı duymaması düşündürücüdür. Acaba sayın yazar, çok satan bir gazetede köşe yazarı olmanın kendisini fütursuzca kişileri ve kuruluşları suçlamak hakkını sağladığını mı düşünmektedir?
Özgür-Der, kurulduğu 1999'dan bugüne kadar İslami kimlikli bir muhalif örgüt olarak gerek Türkiye'de gerekse de dünya genelinde yaşanan haksızlıklara ve zulümlere ilkeli bir tutumla karşı çıkmıştır. Sürdürdüğü kültürel ve siyasal etkinliklerle gerek yerel, gerekse de küresel zulüm düzenini teşhir etmeye, bu doğrultuda kamuoyunu bilinçlendirmeye ve harekete geçirmeye çalışmıştır. Özgür-Der düzen partilerine değil, bir bütün olarak zulüm ve sömürü düzeninin tümüne karşıdır. Bu çerçevede Kasım 2002 seçimleri öncesinden itibaren AK Parti olgusu net biçimde tanımlanmış ve birtakım çevrelerin ısrarla "İslamcılık" etiketi yapıştırdıkları bu partinin ideolojik ve siyasal kimliği itibariyle hiçbir biçimde "İslamcı" nitelemesini hak etmediği, zaten kendisi de bu imaj ve yakıştırmayı şiddetle reddeden bu partinin tipik bir düzen partisi olmaktan öteye gidemeyeceği ve halkın köklü sorunlarına asla çözüm olamayacağı açık ve net bir dille vurgulanmıştır.
Bu perspektifle Özgür-Der, doğrudan hükümetin sorumlu olduğu düşünülen her konuda hükümeti eleştirmiş, protesto etmiş ama temel sorunun işbirlikçi, baskıcı, laik oligarşi kaynaklı olduğunu da sürekli vurgulamıştır. AK Parti hükümetinin yeni kurulduğu dönemde ortaya çıkan Irak krizinden başlayarak Ortadoğu'da Amerikan emperyalizmi ve Siyonizm ile sürdürülen işbirliği; içeride militarist yapıya teslimiyetten kaynaklanan kişiliksiz politikalar; zaman zaman nükseden milliyetçi söylem ve daha benzeri pek çok konuda AK Parti hükümetinin söylem ve politikaları eleştirilmiş, sorgulanmış ve kamuoyu bu yanlışlara karşı tepki vermeye çağrılmıştır.
Özgür-Der'in mevcut hükümete karşı eleştirilerinin, itirazlarının, tepkilerinin bir listesini sunmayı gereksiz buluyoruz. Sayın Bayer ve merak eden herkes çok basit bir çabayla buna ulaşma imkanına sahiptir. Ama en azından başlık olarak tezkereden İncirlik'e; ilkel ve vahşi başörtüsü yasağından YAŞ zulmüne; imam hatip lisesi mezunlarının maruz kaldığı ayrımcılığın sürmesinden YÖK acziyetine; Kürt sorununda ortaya konan zikzaklara, F Tipi cezaevlerinde sürdürülen tecrit zulmüne ve benzeri pek çok haksızlığa, adaletsizliğe ve yanlışa karşı Özgür-Der'in muhalif bir tutumla hükümet politikalarının karşısında yer aldığını söylemek yeterli olacaktır.
Bir kere daha altını çizmek isteriz ki, anlamak isteyenler için bizim kimliğimiz gibi tutumumuz da nettir, açıktır. Ama dünyaya kendi kibirli ve dar pencerelerinden bakanlar elbette bazı şeyleri göremezler, görseler de anlayamazlar. Hele Hürriyet gibi militarist resmi ideolojinin tescilli savunucusu bir yayın organının pencerelerinden ise şüphesiz bazı olguların görülmesi hepten imkansızlaşmaktadır. Yine de Sayın Bayer'den haksız ve mesnetsiz yorumunu düzeltmesini beklemenin hakkımız olduğunu düşünüyoruz.
Özgür-Der Genel Başkanı Hülya Şekerci