Gül Darbeci Bir İsmi YÖK Üyeliğine Getirmemelidir!

28 Şubat sürecinde tam bir kışla zihniyetinin hakim kılındığı üniversitelerin halkın iradesi önünde inatçı bir barikat işlevini üstlendiği son dönemlerde başörtüsü yasağının kaldırılması tartışmaları vesilesiyle bir kere daha görülmektedir.

28 Şubat sürecinde tam bir kışla zihniyetinin hakim kılındığı üniversitelerin halkın iradesi önünde inatçı bir barikat işlevini üstlendiği son dönemlerde başörtüsü yasağının kaldırılması tartışmaları vesilesiyle bir kere daha görülmektedir. Mahiyeti itibariyle özgürlük ve sivilleşmeyi savunması beklenen üniversite bugün ne yazık ki resmi ideolojiyi katı bir biçimde muhafaza etme işgüzarlığı ile maluldür. Başörtüsü yasağının kaldırılması girişimine karşı bu cenahtan serdedilen görüşler ve açıklamalar bağnazlığın nasıl da kurumsallaşmış olduğunun açık bir kanıtı hükmündedir.

Ülkemizde üniversite yapılanmasının içinde bulunduğu acınılası hali net biçimde ortaya koyan yeni bir gelişme de Üniversiteler Arası Kurul (ÜAK) adına YÖK üyeliği için belirlenen aday ismi ile belirginlik kazanmıştır. 24 Ocak tarihinde Ankara'da Akdeniz Üniversitesi Rektörü ve Kurul Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın başkanlığında toplanan ÜAK, Galatasaray Üniversitesi Rektörlüğüne atanan Prof. Dr. Ethem Tolga'dan boşalan üyeliğe İTÜ öğretim üyesi Celal Şengör'ü aday olarak belirlemiş ve Cumhurbaşkanına sunmuştur.

Jeoloji Profesörü Celal Şengör kamuoyunda bilhassa son dönemlerde adı sıkça zikredilen bir isimdir. Ününü ise akademik çalışmalarından ziyade militarizme methiyeler düzmesine ve darbeciliği pervasızca savunmasına borçludur. Basın yayın organlarında askerlerle ilişkisi ve askerlere yaklaşımına dair söz ve tavırları nedeniyle "asker yalakalığı" eleştirilerine muhatap olmuştur. Ve şimdi böyle bir isim muhtemelen seçilmiş iktidara karşı oligarşik elitin dirençli tutumunu temsil etmek üzere "üniversite ağaları" tarafından YÖK üyeliğine atanmak üzere Çankaya'ya sunulmaktadır. Başlı başına bu aday gösterme işleminin dahi cumhurbaşkanına bir tür meydan okuma olduğunu düşünmek yanlış olmasa gerekir. Bu şekilde üniversite oligarşisi açıkça militarist zihniyetten geri adım atmayacağı mesajını vermektedir. 

Bu durumda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'den bu meydan okumaya hak ettiği karşılığı vermesini bekliyoruz. Ne üniversiteler ne de YÖK birilerinin başına buyruk at koşturabileceği zeminler değildir. Akademisyenlik halkın iradesini, arzu ve taleplerini görmezden gelme lüksüne sahip bir sırça köşk olamaz. Herkes haddini bilmeli ve halkın taleplerini dikkate almalıdır. Celal Şengör gibi bir ismin YÖK üyeliğine atanmasının üniversitelerin özgürleşmesi çabalarıyla taban tabana ters bir girişim olacağını düşünüyor; Cumhurbaşkanına üniversite sistemi içinde darbeci zihniyetin temsilciliğini üstlenmiş görünen bir ismi YÖK üyeliğine atamaması çağrısında bulunuyoruz.

 

Hülya Şekerci

Özgür-Der Genel Başkanı

Basın Açıklamaları Haberleri

Ey Sisi, Gazze halkının açlık ve susuzluktan ölümünü daha ne kadar seyredeceksin?
Türkiye ve Suriyeli STK'lardan Suriyelilere yönelik saldırılara karşı ortak basın açıklaması
Özgür-Der: Kemalist öğütüm sistemini tartışmadan atılacak hiçbir adım yeni olmayacaktır!
Soykırımcı Çin BM’nin kararına uy, Uygurları serbest bırak
Yurtdışı Filistinliler Halk Kongresi’nden ‘Gazze’deki Soykırımı Durdurun!’ çağrısı