Muhacirlerin Göç İdaresi Genel Müdürlüğüne bağlı Geri Gönderme Merkezlerinde karşılaştığı sorunlara dikkat çekilen açıklamada konuyla ilgili olarak hükümete sorunların çözümü yönünde çağrıda bulunuldu.
Özgür-Der Genel Sekreteri Musa Üzer'in imzasını taşıyan Basın Açıklamasının tam metni:
Göç İdaresinin Görevi Sorunları Büyütmek ve Eziyet Etmek Değil,
Muhacir Kardeşlerimize Hizmet Etmektir!
29 Ocak 2016
Batılı ülkelerin mültecilere karşı takındığı sert ve dışlayıcı tutum aylardır vicdanları sızlatmakta. Ülkelerinde maruz kaldıkları katliam ve şiddet uygulamalarından kaçarak Avrupa ülkelerine sığınmaya çalışan mazlumların bu ülke yönetimleri tarafından mallarının gasp edilmesinden ırkçı baskı ve şiddet eylemlerine kadar türlü sıkıntılarla, insanlık onurunu inciten muamelelerle karşılaştıkları görülmektedir. Ekonomik ve sosyal politikalar açısından ileri düzeyde gelişmiş ülkelerin bu noktadaki yoksunlukları insanlık açısından endişe verici bir gelişmedir.
Buna karşılık içte ve dışta aleyhte birçok propaganda ve kampanyaya rağmen Türkiye'nin zor şartlarda ülkelerini terk etmek zorunda kalan muhacirlere kapılarını açması ise takdiri hak eden bir tutumdur. AK Parti hükümetinin başta Suriye olmak üzere Mısır, Filistin, Tacikistan, Özbekistan, Doğu Türkistan, Azerbaycan, Irak'ta yaşanan zulümlerden dolayı hicret etmek zorunda kalan kardeşlerimize sınır kapılarını açması, sağlık başta olmak üzere birçok ihtiyacını gidermeye yönelik düzenlemeler yapması kardeşlik hukuku ve insani değerler açısından çok önemlidir. Şüphesiz, çok geniş kitleleri içeren bir sorunu yönetmek kolay değildir. Üstelik Türkiye gibi yapısal anlamda bürokratik oligarşinin egemenliğinin hala devam ettiği, ideolojik anlamda ise laik-Kemalist zihniyetin devlet duvarlarını soğutacak kadar belirleyici olduğu bir sistemde bu sorunun çok daha ağırlaşması anlaşılabilir bir şeydir.
Bu bağlamda Hükümetin yaşanan sorunları aza indirmek için İçişleri Bakanlığı'na bağlı Göç İdaresi Müdürlüğü kurumunu ihdas ettiği bilinmektedir. Her şehirde kurulan Müdürlüğe bağlı temsilcilikler vasıtasıyla mültecilik alanında yaşanan sorunların daha hızlı çözülmesi hedeflenmiştir. Lakin son birkaç aydır ve birçok il müdürlüğünde yaşanan sorunlar işlerin sanıldığı gibi gitmediğini ortaya koymaktadır. Yaşanan sorunlar basit bürokratik ihmaller olmayıp ancak 'zulüm' kavramıyla ifade edilecek kadar ağırdır maalesef.
Öyle ki, hiçbir somut delil, gerekçe gösterilmeden İslami kimliğinden dolayı hicret etmek zorunda kalan insanlar Geri Gönderme Merkezi'ne (Hapishanesine) gönderilmekte oradan da hiçbir itiraz hakkının kullanılmasına izin verilmeden sınır dışı edilmektedir. Geri Gönderme Merkezi yasal statüsü itibariyle misafirhane olması gerekirken mevcut haliyle cezaevi koşullarından daha ağır şartlara sahiptir. Yasal açıdan çocuklar ve kadınlar özel koşullara sahip ortamlarda kalmaları gerekirken bu durum sağlanmamaktadır. Mülteci statüsünde olanlardan 'adi suç' kapmasına girecek nedenlerden dolayı toplananlar ile İslami kimliğinden dolayı baskı görüp hicret edenler aynı ortamda, mekânda toplanmakta ki bu durumun kabul edilemezliği açıktır.
Özellikle Erzurum Geri Gönderme Merkezi bu olumsuz tabloda son zamanlarda öne çıkmaktadır. Uluslararası Mülteci Hakları Derneği gibi konuyu yakından takip eden kuruluşlar başvurucularıyla dahi görüştürülmemektedir. Öyle ki; daha ileri giderilerek vekâletnamesi olan başvurucuların dosyalarında inceleme yapılmasına dahi izin verilememektedir. Böylelikle yabancıların sınır dışı edilmelerine yargı yoluyla itiraz hakkı kullandırılmamaktadır. Yasal itiraz süresi zorla geçirilen yabancılar ise apar topar sınır dışı edilmektedir. İşin daha vahimi sınır dışı edilen mültecilerden çoğu kez haber dahi alınmamaktadır.
Geri Gönderme Merkezleri ile ilgili olarak Erzurum'dan Adana'ya, Bursa'dan İzmir'e, Edirne'den Hatay'a, Antalya'dan Aydın'a kadar onlarca şikâyet başvurusu bulunmaktadır. Kötü muamele ve kötü koşullarda barındırma sorunu başta olmak üzere yasal haklarını kullandırmama, hürriyeti tahdit gibi sorunlar bu şikayetlerin başında gelmekte. Bu sorunlar hem konuyu takip eden hukukçular hem de sivil toplum örgütleri tarafından bilinmekte olup kimisi de kamuoyuna yansımıştır.
Yaşanan sorun ve zulümleri ortadan kaldırmak için seferber olan dernek ve avukatlara ise Göç İdaresi Müdürlüğü'nün yetkilileri tarafından zorluk çıkarılmakta ve çözüm üretmeleri engellenmekte. Yaşanan sorunlar bir kez daha net bir şekilde göstermiştir ki muhacirlerle ilgilenmek vicdanı körelmiş memur zihniyetlilerin ya da hem hak ve hukuktan hem de Allah korkusundan nasibi olmayan bürokratik oligarşi temsilcilerinin işi değildir.
Hükümet başta geri gönderme zulmü olmak üzere, havaalanlarında yaşanan sıkıntılar, muhatap bulamama, mültecilerin keyfi bir şekilde delil göstermeden Geri Gönderme Merkezi'ne konulması, merkezlerdeki olumsuz yaşam koşulları ve kötü muamele, buralarda yaşanan sorunların şeffaf bir şekilde denetlenmesine imkân vermeme, avukatların sorunları yerinde tespit etmesi ve çözmesinin engellenmesi gibi muhacir kardeşlerimizin yaşadığı sorunların giderilmesi için harekete geçmeli, bunu sağlayacak mekanizmaları acilen devreye sokmalıdır. Ve öncelikle de muhacirlerle ilgili bu tür kurumlardan, bu sorumluluğu hem hukuk hem de kardeşlik ve dayanışma bilinciyle ifa etmekten uzak, vicdani hassasiyet sahibi olmayan unsurları uzaklaştırmalıdır.
Musa Üzer
Özgür-Der Genel Sekreteri