Eğitimle ilgili taleplerimiz bugün Beyazıt Meydanı’nda yapılan kitlesel basın açıklamasıyla bir kez daha gündeme getirildi: “Başörtüsü Yasağına, Andımız Saçmalığına, Anadilde Eğitim Yasağına, Milli Güvenlik Despotizmine, Kesintisiz Eğitim Zorbalığına Hayır!”
Özgür-Der’in çağrısıyla Beyazıt Meydanı’nda toplanan Müslümanlar, ilköğretimde devam eden başörtüsü yasağına, her sabah çocuklara okutulan “Andımız” zulmüne ve eğitim-öğretimdeki ırkçı müfredata son verilmesini istediler. Ayrıca liselerde okutulan Milli Güvenlik Bilgisi dersinin kaldırılmasını ve kesintisiz eğitim zulmünün son bulmasını isteyen Müslümanlar, anadilde eğitim özgürlüğü de talep ettiler.
“Okulda Kışla Düzenine Son! Irkçı-Tağuti Ant Dayatmasına Hayır! Her Kademede Başörtüsüne Özgürlük!”, “Başörtüsü Yasağına, Andımız Saçmalığına, Anadilde Eğitim Yasağına, Milli Güvenlik Despotizmine, Kesintisiz Eğitim Zorbalığına HAYIR!” yazılı pankartlar açan Müslümanlar “Kemalist Şoven Ant Dayatmasına Son!” , “Kemalist Şartlandırmaya Hayır! İnanca Saygı Eğitime Özgürlük!”, “Kesintisiz Eğitim = Kesintisiz Zorbalık”, “Anadilde Eğitim Hak; Tartışılması Ayıptır!” vb. yazılı dövizler taşıdılar. Ayrıca çocukların ellerindeki “Neden İnanmadığım Değerler Üzerine Ant İçmeye Zorlanıyorum?”, “Niçin Okula Başörtümle Gidemiyorum?” yazılı dövizler dikkat çekti.
Eyleme Özgür-Der mensuplarının yanı sıra Mustazaf-Der, İHH, Fatih Akıncıları Derneği, Davet-Der, Gençlik Merkezi mensupları da destek verdi.
Özgür-Der adına Murat Ayar’ın ısrarla neden bu talepleri dile getirdiklerini açıklayan sunuş konuşmasından sonra Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, kitleye bir konuşma yaptı. Yaz boyunca çocuklarımıza Kur’an okumayı, namaz kılmayı öğrettiklerini, başörtüsünü özendirdiklerini belirten Rıdvan Kaya, şimdi okulların açılmasıyla devletin çocuklarımıza tam tersini empoze edeceğini söyledi: “Biz namaza teşvik ettik, okullarda mescit bulunmadığından namazsızlık dayatılacak. Kız çocuklarımızı tesettüre alıştırmaya çalıştık, devlet çocuklarımızın başlarını açtırmak için türlü zorbalıklar uygulayacak.”
Devletin her sabah çocuklarımıza şirk içerikli bir söylem dayatmayı sürdüreceğini ve “Andımız” adı verilen cahili, tağuti yemini zorla söyletmeye devam edeceğini de ifade eden Rıdvan Kaya, yalnız Allah için olması gereken varlığımızı ulusal kimliklere armağan ettirme gayretkeşliği ve dayatmasının da sürdürüleceğini anımsattı.
Bu zulmü ve dayatmayı kabul etmeyeceklerini ifade eden Kaya, ne devlet ne de başka herhangi bir gücün çocuklarımızı ideolojik şartlandırma ameliyesine tabi tutma hakkına sahip olmadığını söyledi: “Çocuklarımız bizimdir. Bize Rabbimizin emanetidir ve bizler Rabbimizin bize emanet ettiği yavrularımıza sahip çıkacağız, onları kötü alışkanlıklardan, zararlı yönelimlerden koruduğumuz gibi devletin cahili dayatmalarından, ideolojik kirliliklerinden de koruyacağız. Onların gerek bu dünyada gerekse de sonsuz ahiret hayatında kurtuluşa erenlerden olmaları için sorumluluklarımızı yükleneceğiz.”
Rıdvan Kaya'nın konuşmasının tam metnini aşağıda okuyabilirsiniz.
Rıdvan Kaya’nın ardından Mustazaf-Der İstanbul Şubesi’nden Cemal Çınar bir konuşma yaptı. Çınar, on yıllardır devam eden Batılılaşma serüveninin halka baskı ve dayatmadan başka bir şey getirmediğini ifade ederek İslami kimlik üzerindeki zulümlerin devam ettiğini söyledi. Bunun en net göstergesinin okullardaki başörtüsü ve tesettür yasağının olduğunu söyleyen Cemal Çınar, tesettürün Müslüman’ın vazgeçilmezi olduğu ve İslam inancının gereği olduğunu hatırlattı.
Müslümanların çocuklarına inançlarının tersi uygulamaların dayatılmasının zorbalık olduğunu söyleyen Cemal Çınar, Müslümanlar olarak başörtüsü yasağını tanımayarak çocuklarını okullara başörtüleriyle göndereceklerini söyledi. Tesettürün farziyetinin kimse tarafından sorgulanamayacağını belirten Çınar, tüm Müslümanları da bu konuda duyarlılık ve bilinç sahibi olmaya davet etti.
Eylem Grup Yürüyüş ile devam etti. “Başörtüm” ve “Özgürlük Türküsü” adlı eserleri seslendiren Grup Yürüyüş’e topluluk da hep bir ağızdan eşlik etti.
Eylem boyunca “Herkes İçin Adalet Başörtüye Özgürlük!”, “Irkçı-Kemalist Müfredata Son!”, “Çocuklar Bizimdir Devletin Değil!”, “Irkçı Andı Reddediyoruz!”, “Okullarda Başörtü Yasağına Son!”, “Yaşasın Başörtüsü Mücadelemiz!”, “Çocuklar Asker Okul Kışla Değildir!”, “Milli Güvenlik Dersleri Kaldırılsın!”, “Okullarda Kışla Düzenine Son!”, “Kemalizmin Değil, Rabbimizin Kuluyuz!”, “İslami Kimlik Şerefimizdir!”, “Tevhid, Adalet, Özgürlük!” vb. sloganlar atıldı ve tekbir getirildi.
HAKSÖZ-HABER
Fotoğraf: Büşra Bulut / Haksöz-Haber
RIDVAN KAYA’NIN KONUŞMASININ TAM METNİ:
Değerli basın mensupları ve kardeşler,
İnancımızı, kimliğimizi, değerlerimizi ısrarla, inatla yok sayan, görmezden gelen bir sistem gerçeği ile yüz yüzeyiz. Neredeyse tam bir asırdır İslam’a ve İslami şiarlara karşı savaş yürüten resmi ideolojik bir dayatmayla, bir despotlukla karşı karşıyayız.
Bizleri ve kâinatı yoktan var eden Rabbimizin emirlerine uygun bir hayat sürdürme çabalarımız egemenleri rahatsız ediyor ve bu rahatsızlık onları çeşitli şekillerde baskılara, zalimane uygulamalara sevk ediyor.
Eğitim alanında muhatap olduğumuz baskı ve dayatmalar bu kapsamlı zulüm mekanizmasının tezahürlerinden bazısını oluşturuyor.
Halen Yaz tatili devam etmekte. Ve şu anda Ramazan ayı içindeyiz. Rabbimizin kabul etmesi temennisiyle oruç tutuyor, infak ediyor, ibadet ediyoruz.
Yaz tatili dolayısıyla çocuklarımızı camilere gönderdik, Kuran kurslarına devam etmelerini sağladık. Buralarda Allah’ın kitabını okudular, emirlerini öğrenmeye çalıştılar. Ramazan sevincini çocuklarımızla paylaşmaya çalışıyor, onları oruca, namaza, infaka, tesettüre teşvik ediyoruz. Bu bizim görevimiz, ebeveynler olarak sorumluluğumuz.
Ama ne gariptir ki, yaklaşık bir ay sonra tatil bitecek okullar açılacak ve zorunlu eğitim adı altında çocuklarımızı zorla okula çağıran devlet şu yaz döneminde çocuklarımıza ne vermeye çalıştıysak tam tersini empoze etmeye çalışacak.
Biz namaza teşvik ettik, okullarda mescit bulunmadığından namazsızlık dayatılacak.
Kız çocuklarımızı tesettüre alıştırmaya çalıştık, devlet çocuklarımızın başlarını açtırmak için türlü zorbalıklar uygulayacak.
Biz her şeyimizin âlemlerin rabbi olan Allah için olması gerektiği bilincini kazandırmaya çalışırken, tevhidi duyarlılığı geliştirmek için çaba sarf ederken, devlet her sabah çocuklarımıza şirk içerikli bir söylem dayatmayı sürdürecek ve “andımız” adı verilen cahili, tağuti yemini zorla söyletmeye devam edecek. Yalnız Allah için olması gereken, Allah’ın dinine şahitliğe adanması gereken varlığımızı ulusal kimliklere armağan ettirme gayretkeşliğini, dayatmasını sürdürecek.
Bu zulmü, dayatmayı kabul etmiyoruz. Zorunlu eğitim adı altında çocuklarımıza inanmadığımız değerlerin, kimliklerin, şiarların dayatılmasını reddediyoruz. Ve diyoruz ki, ne devlet, ne de başka herhangi bir güç çocuklarımızı ideolojik şartlandırma ameliyesine tabi tutma hakkına, yetkisine sahip değildir.
Çocuklarımız bizimdir. Bize Rabbimizin emanetidir ve bizler Rabbimizin bize emanet ettiği yavrularımıza sahip çıkacağız, onları kötü alışkanlıklardan, zararlı yönelimlerden koruduğumuz gibi devletin cahili dayatmalarından, ideolojik kirliliklerinden de koruyacağız. Onların gerek bu dünyada, gerekse de sonsuz ahiret hayatında kurtuluşa erenlerden olmaları için sorumluluklarımızı yükleneceğiz.
Bu vesileyle bazı körelmiş, köhnemiş zihniyet sahiplerinin anlamadığı, anlamak istemediği bir gerçeğin bir kere daha altını çizelim. Çocuklarımızın Kemalist ideolojik dayatmalara ve bu çerçevede andımız türünden ilkel, cahili ritüellere maruz kalmamasını istemek bizim hakkımızdır. Bundan birilerinin neden gocunduğunu anlamak gerçekten mümkün değil. Biz çocuklarımıza ant adı verilen bu ırkçı-cahili metni dayatmayın diyoruz. Bu bizim hakkımız. Ama bu talebimiz sizi icbar etmiyor, sizi kapsamıyor. Eğer istiyorsanız siz çocuklarınıza sabahtan akşama kadar bu saçmalığı tekrar ettirebilirsiniz. Bu bizi ilgilendirmez. Yeter ki bizlere dayatmayın! Bizim çocuklarımızı mecbur tutmayın!
Aynı şekilde kız çocuklarımızın başörtüsüyle uğraşan zihniyeti de lanetliyoruz. Bizim kızlarımızın inançlarının gereği olarak başlarını örtmelerinden size ne? Biz kimseyi örtünmeye icbar etmediğimiz gibi, kimsenin örtümüzle uğraşmasına da izin vermeyiz.
Buradan Eğitim Bakanlığı yetkililerine bir kere daha hatırlatıyoruz: Bu komediye, saçmalığa, ayıba artık son verin! Bir yandan “haydi kızlar okula” diye kampanyalar yürütüp, diğer yandan başörtülü oluşlarını gerekçe göstererek kızlarımızın yüzüne okul kapılarını kapatma tutarsızlığından vazgeçin!
Kimse yasa, yönetmelik, kural vb. nakaratların ardına sığınmasın. Geçtiğimiz yıla kadar yüksek okul düzeyinde de başörtüsü yasağı adı verilen bu zulüm, bu çirkin uygulama sürdürülüyordu ve gerekçe olarak yine bu yasa, yönetmelik, kurallar nakaratı dillendiriliyordu. Ardından hiçbir yasal değişiklik yapılmadan bir YÖK genelgesiyle bu zulme dur denildi.
Buradan ne anlaşılıyor? Demek ki bu zulmün herhangi bir yasal temeli yokmuş! Zulme son vermek için irade gerekiyormuş! İstenildiğinde oluyormuş! Kaldı ki, insanların inançlarını, kimliklerini yasaklamaya kalkan bir düzenleme isterse yasal temele sahip olsa dahi, bu hiçbir şey ifade etmez. İnsan haklarına açık aykırılık oluşturan bu durum hiçbir gerekçeyle savunulamaz.
Artık yeter diyoruz! İnancımıza, kimliğimize yönelik bu zalimane dayatmalar son bulsun istiyoruz. Bizler, bu ülke halkının geniş bir çoğunluğunu oluşturan Müslüman kimlikli insanlar olarak, on yıllardır bizlere yaşatılan zulümlerin, dayatmaların çocuklarımıza da yaşatılmasını kabul etmeyeceğimizi haykırıyoruz.
Yetkilileri sorumlu davranmaya, insani duyarlılıkları ve adalet kaygılarını gözetmeye davet ediyoruz. Ve eğitim adı altında evlatlarımızın ideolojik şartlandırmaya tabi tutulması uygulamalarına artık son vermeye çağırıyoruz. Bu taleplerimiz haklı, adil ve acil taleplerdir. Erteleyici, geçiştirici bir yaklaşımla taleplerimizin görmezden gelinmesi vatandaşların haklarının gözetildiği ve mutluluğunun öncelendiği iddialarının tekzibi anlamına gelecektir, hükümetin ve bakanlığın bu çelişkiye düşmeyeceğini umuyoruz!
Özgür-Der Genel Başkanı
Rıdvan Kaya