İstanbul'daki Tunus Konsolosluğu önünde bir araya gelen İslami STK'lar, Kays Said'in Tunus'ta çözümsüzlüğü derinleştiren zulüm politikalarını kınamak ve Raşid Gannuşi'ye özgürlük talebini dile getirdiler.
Mazlumder Genel Başkanı Kaya Kartal'ın takdim konuşmasının ardından Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, Yeryüzü Avukatları Derneği adına Enes Kafadar konuşmalarını gerçekleştirdiler.
Tunus'ta Kays Said diktasının ülkeyi içine soktuğu siyasi kriz Nahda lideri Raşid Gannuşi'nin gözaltına alınmasıyla başka bir raddeye ulaştı. Gannuşi'nin gözaltına alındıktan sonra tutuklanması hukukun tamamen ayaklar altına alındığını kanıtlıyor. Dünya yaşananları sessizlikle karşılarken İstanbul'daki Tunus Konsolosluğu önünde toplanan İslami STK'lar Tunus'taki Müslümanların yalnız olmadığını tüm dünyaya göstermek ve ikiyüzlü politik tutumları kınamak için bir araya geldiler.
Eylemde konuşan Özgür-Der Başkanı Rıdvan Kaya 2011 Ocak ayında tüm bölgeye özgürlük meşalesi olarak yansıyan Tunus’un Kays Said eliyle koyu bir dikta düzenine mahkum edildiğini söyledi. Adalet ve özgürlük vaadiyle cumhurbaşkanı seçilen Kays Said’in hukuku rafa kaldırarak aşama aşama ülkeyi despotizme sürüklediğini söyleyen Kaya Temmuz 2021’de Kays Said’in hükümeti feshetme kararıyla başlayan sürecin Yüksek Yargı Konseyi’nin ve ardından Meclisin feshiyle devam ettiğini belirtti. Kaya, Aralık 2022’de yapılan göstermelik seçimlerde iki turda da katılımın %11’de kalmasının ülkenin halini gösterdiğini ifade etti. İslami harekete nefes aldırmama siyaseti dolayısıyla Kays Said’in işlediği tüm bu hukuksuzlukların gerek emperyal güçler gerekse de bölgedeki diktatörlerce desteklendiğini vurgulayan Rıdvan Kaya zalimler istemese de İslami hareketin Allah’ın izniyle her yerde direnmeye ve var olmaya devam edeceğini belirtti.
Raşid Gannuşi'nin tutuklanmasının Tunus'taki baskı ve yıldırma politikalarının kanıtı olduğu ifade edilen basın açıklamasında Tunus üzerinden İslam coğrafyasının başka bölgeleri hakkında yapılan değerlendirmelerin de ne kadar içi boş olduğunun anlaşıldığı vurgulandı.
İHH Küçükçekmece Temsilcisi Ramazan İleri tarafından okunan basın bildirisinin ardından eylem sona erdi.
Basın açıklamasının tam metni:
Tunus’ta Nahda Hareketi Lideri ve eski Meclis Başkanı Raşid el-Gannuşi, bir konuşmasında iç savaşı kışkırttığı iddiası ile sivil polisler tarafından evine baskın düzenlenerek 17 Nisan’da gözaltına alınmıştır. Ayrıca Nahda Hareketinin ofisleri kapatılarak faaliyetlerine son verildiği bildirilmiştir.
Gannuşi’nin evine 100 civarında polisle baskın yapılmış ve iki saat süren aramayı gözlemlemek için gelen avukatların aramaya eşlik etmelerine izin verilmemiştir. Gannuşi’nin nerede tutulduğu dahi avukatlarına ve ailesine söylenmemiş, terörle mücadele yasasına göre avukatlarıyla 48 saat boyunca görüştürülmeyeceği açıklanmıştır. Gannuşi’nin sağlığının bozulduğuna ve hastaneye kaldırıldığına ilişkin iddialar söz konusudur. Bugün itibarıyla basına yansıyan haberlere göre Gannuşi 48 saatlik gözaltı süresinin sonunda tutuklanmıştır.
81 yaşındaki Gannuşi, diktatörlüğe ve baskıya karşı ömür boyu verdiği mücadele yanında Kays Said tarafından gerçekleştirilen darbeye karşı koymadaki cesareti ve dürüstlüğü ile geniş çapta saygı görmektedir.
Tunus’taki değişimin sembol isimlerinden olan ve yıllarca sürgün hayatı yaşayan Gannuşi, diktatörlük düzeninin son bulması üzerine Tunus’a dönebilmiş, yapılan seçimlerde Gannuşi liderliğindeki Nahda Hareketi zafer kazanmıştı. Seçim zaferi sonrasında medya ve siyaset eliyle Gannuşi’ye yönelik ağır bir iftira ve karalama kampanyası başlatılmış, siyasi çıkar peşinde koşmadığını her tavrıyla ortaya koyan Gannuşi, partisinin iktidardan çekilmesini sağlamış ve yönetimi Tunus’un tüm kesimleriyle paylaşmaktan çekinmemiştir. Sonrasında mevcut Cumhurbaşkanı Kays Said’in cumhurbaşkanlığı sürecini de destekleyen Nahda Hareketi gelinen aşamada bizzat Said tarafından hedef tahtasına oturtulmuştur.
Cumhurbaşkanı Kays Said 2021 yılında anayasal yetkisini hukuka aykırı olarak kullanarak hükümeti feshedip, meclisi kapatma kararı almış, meclisi orduya kuşattırarak meclis çalışmalarını engellemiş, fiili darbe yaparak yönetime el koymuştur. O tarihten beri Tunus’ta muhaliflere yönelik baskılar yoğunlaşmış, siyasi partilerin çalışmaları kısıtlanmış, örgütlenme hakkı ortadan kaldırılmış, halkın iradesi engellenmiştir.
Arap Baharı’nın fitilinin ateşlendiği ülke olan ve örnek olacağı düşünülen Tunus’ta gerçekleşen bu darbe ürünü uygulamalar, toplumsal barış açısından ciddi riskler barındırmaktadır. Tunus halkının 24 yıllık bir diktatörlük düzenini devirmesinden sonra Tunus’ta dönüp dolaşıp aynı noktaya gelinmesi kabul edilemez bir gerilemedir.
Entelektüel birikimi, uzlaşmacılığı ve fedakârlıklarıyla öne çıkan Gannuşi’nin suçlu muamelesi görmesi, bunca emeğine, üstlendiği görevlere, yıllarca sürgün yaşamasına rağmen iftar sofrasında gözaltına alınması, haksız muamelelere tâbi tutulması dünya çapında kınanması gereken bir vefasızlık örneğidir. Kınıyoruz.
Nahda Hareketi’nin tüm büro ve ofislerinin kapatılmasına ve faaliyetlerinin yasaklanmasına yönelik kararları; Gannuşi’ye, Nahda Hareketine ve diğer yöneticilerine reva görülen hukuk dışı uygulamaları; yaşanan keyfi göz altı ve tutuklamaları kınıyor, bu hukuksuzluğa karşı dünya çapında bütün duyarlı kişi ve kurumları çaba göstermeye davet ediyoruz.
Gannuşi’ye özgürlük, Nahda’ya özgürlük.