Çad’ın Mandalia bölgesin bulunan Haşhaşa köyünde inşa edilen ve kapalı alanı 110 m2 olan caminin açılışı Cuma günü yapıldı. En yakın caminin 6-7 km ötede olması sebebiyle çevre köylerden de halkın katılımıyla yapılan açılışa ve Cuma namazına yakın uzak demeden herkes aileleri ile iştirak ettiler. Kapalı alanının yanında oluşturan açık alan ile birlikte aynı anda gelen tüm cemaate yetebilecek bir alan oluşturulmuş oldu. Etrafındaki köylerle beraber yaklaşık 1200-1300 kişiye hizmet verecek olan cami çevre köylerde yaşayan çocukların İslami eğitimi için de kullanılacak.
Luhlarla medrese eğitimi
Medrese eğitimine oldukça önem veren ve her yıl binlerce hafızın yetişmesine vesile olan Afrika halkı, camileri tam bir hafızlık ve dini eğitim merkezi olarak kullanmaktalar. Yoksulluk sebebiyle her öğrenciye Kuran’ı Kerim dağıtılamadığı için “Luh” denilen tahtalar üzerinden hafızlık ve İslami ilimler eğitimi verildiği için açılışta öğrencilere luhlar da dağıtıldı.
Bununla beraber caminin açıldığı köy ve çevresindeki bölgede hiç elektrik olmadığı için güneş paneli sistemi kurulup elektrik sağlandı ve aynı zamanda sıcak havalarda da kullanılması için cami içine pervaneler konuldu.
Alim ve Şehit İskilipli Mehmed Atıf Hoca (1876-1926)
Türkiye’nin önde gelen İslam alimlerinden İskilipli Atıf Efendinin adının verildiği caminin girişine, arapça olarak Şehidin hayatı hakkında aşağıdaki bilgiler asıldı ve açılışta kendisi ve mücadelesi ile ilgili bilgiler de verildi.
“Atıf Efendi, 1876 yılında İskilip’te dünyaya geldi. 1906’da müderrislik unvanı alıp İstanbul Fatih Camii’nde görevine başlar. İlahiyat fakültesini bitirip ve Arapça öğretmenliği yapar. 1910’da Medreseler Müfettişliğine tayin edilir. Beyan’ül Hak, Sebilürreşad, Mahfel ve Alemdar gazetelerinde yazarlık yapar. 1919’da Darü’l Hilafeti’l-Aliyye Medresesi Umum Müdürü olur. Medresetü’l-Kuzatta (hukuk fakültesi) ‘Hikmet-i Teşriiyye’ müderrisliği de yapar. Müderrisler Cemiyetini kurar ve ardından da bu cemiyeti Teâlî-i İslam Cemiyetine (İslam’ı Yüceltme Derneği) çevirirler.
1922’ye kadar Osmanlı sarayında padişah huzurunda gerçekleştirilen “Huzur Dersleri”ne muhatap olarak katılır. Osmanlının işgalinde İstanbul’da protestolar tertip eder. 1923’te Osmanlı Devletinin yıkılmasından sonra yeni kurulan devletin makamlarında görev almaz. Çünkü Cumhuriyeti ilan eden kadroların toplumu İslam’dan koparmak isteğini bilir. Yeni devletin Batılaştırma politikalarına karşı kitaplar neşretmeye başlar. “Tesettür-ü Şer’i” (İslam’da Örtünme), “Din-i İslam’da Men’i Müskirat” (İslam’da İçki Yasağı) ve 1924’te “Frenk Mukallitliği ve Şapka” (Batı Taklitçiliği ve Şapka) adlı otuz iki sayfalık risalesini yayınlayıp Anadolu’nun dört bir yanına ulaştırır. Batı dünyasının taklit edilmesini eleştirdiği kitap ve risalelerinde Müslümanların İslami değerlere sahip çıkarak yükselebileceklerini vurgular.
İngilizlerin desteğiyle hilafeti kaldırıp Cumhuriyeti kuran Kemalist kadroların İslami değerleri, ibadetleri ve sembolleri yasaklayan uygulamalarına karşı toplumu bilinçlendirmeye çalışır. Ülke yönetimini ele geçiren Kemalistler 1925 yılında kadın erkek herkesin Avrupa şapkası giymesini zorunlu kılar. İskilipli Atıf Hoca’nın kanundan 1,5 yıl evvel yazmış olduğu Frenk Mukallitliği ve Şapka adlı risalesinden ötürü İstiklal Mahkemelerinde yargılanır. Mahkeme, İskilipli Atıf Hoca’nın idamına karar verir. 4 Şubat 1926’da Ankara’da idam edilen Atıf Hoca’nın mezarı devlet eliyle gizlenir. 2008 yılında mezarı bulunan hocanın cenaze namazı kılınıp memleketi İskilip’te defnedilir ve kabri inşa edilir. Allah şehidimize rahmet eylesin.”
Rabbimiz bu tarz kalıcı projelere ve diğer yardım çalışmalarına destek olan tüm kardeşlerimizden razı olsun.