Rıdvan Kaya'nın sunumunun özeti şöyle idi:
"Son dönemlerde ülke gündemi yoğunlaştı fakat aslında Müslümanlar açısından her zaman yoğunluk arzediyordu. Çünkü sistemin kuruluş felsefesi, halkın kimliğini, değerlerini yok sayan, değiştirmeye ve dönüştürmeye çalışan anlayışı, Müslümanlar için hep bir sorundu. Kendi kontrolleri dışındaki bir din anlayışının varlığına bireysel alanlarda dahi imkân vermediler. Halkın tepkilerinin gündeme geldiği dönemlerde de malum darbe süreçleri boy gösterdi. Son süreçte ifşa olmuş ya da olmamış darbe planları da gösterdi ki, egemen oligarşik ve militarist yapı, kendi iktidar alanlarını kimseyle paylaşmak istemiyor. Fakat şu da açık ki darbeciler gerek iç gerekse dış nedenlerle planlarını başarılı kılamadılar.
Bunun en önemli sebeplerinden biri 28 Şubat'ta uğradıkları başarısızlık oldu. Baskılarla, istedikleri düzeni inşa edemeyecekleri ortaya çıktı. Darbeler konusunda ısrarlı davranan paşalar, yeterli desteği göremeyince acziyetleri açığa çıkmış oldu.
Yaşanan olaylar, (Şemdinli olayı, 367 baskısı, kapatma davası vs.) askeri erkle uyuşulacak bir nokta olmadığı noktasında iktidarı netliğe yöneltti. Yaşananlar, hükümeti mücadele zeminine yönlendirdi. Bu da militarist zihniyetin yara almasına vesile oldu. Sürecin içerisinde çokça tartışmalar yapıldı. Arkasındaki iç ve dış faktörlerden bahsedildi. Müslümanlar açısından bakıldığında sürecin, lehimize olabilecek noktalarının olumlu görülmesi gerekir. Süreci atıl kılacak tartışmalardan uzak bir şekilde, İslami kimliğimizin gerektirdiği taleplerimizi sürekli dillendirmeye devam etmeliyiz. Süreci tamamen dış faktörlere bağlarsak mücadele zeminimizi kaybedebiliriz.
Ortada bir rejim sorunu, Kemalizm sorunu olduğu muhakkaktır ve bunun anayasada yapılacak küçük değişikliklerle değişmesi de mümkün değildir. Camilerde bile dayatılan bu despotik yapının kırılması tabiî ki birkaç değişiklikle olmaz. Ancak üzerimizdeki yükün azalması açısından yapılan değişiklikler önemlidir. Kendi iç tutarlılığı bile söz konusu olmayan bir Anayasa Mahkemesi'nin ya da HSYK'nın yapısıyla ilgili veya parti kapatmayla ilgili konularda yeni düzenlemelere gidilmesi önemli bir çaba olarak görülmelidir. Elbette Müslümanlar olarak bütün sistemin değişimini istemeli ve bunun için uğraşmalıyız fakat zulmü azaltacak ve müslümanların değerlerini yaşamasına olanak sağlayacak düzenlemeleri desteklemeliyiz. Çabalarımız oligarşik, faşist, militarist yapının ekmeğine yağ sürmemelidir. Dayatmacı, darbeci bir safa düşmemeliyiz.
Yeryüzündeki imtihanın bilincinde olarak taleplerimizi artırmalıyız. Sadece başörtüsü konusunda değil, eğitim sistemindeki dayatmalara yönelik olarak ta taleplerimizi her biçimde ortaya koymalıyız. And meselesinde olsun, milli güvenlik derslerinin kaldırılması noktasında ve daha birçok noktadaki zulüm ve dayatmaları gündemleştirmek için mücadele etmeliyiz. Müslümanlar olarak yaşanan süreçlere en temelde "takva" merkezli bir bakış açısı geliştirip aramızdaki istişari zemini güçlendirebilmeli ve en büyük problemlerden biri olan "sıradanlaşma" hastalığından kurtularak, taleplerimizi diri bir şekilde ifade etmeye devam etmeliyiz. Sistemin gerçek yüzü olan zulüm ve baskı düzenini ifşa eden herkesi desteklemek, onların peşine takılmak anlamına gelmemelidir. Yaşananlara sağcı ya da liberal bir mantıkla değil tam olarak İslami bir kimlikle bakmayı becerebilmeliyiz. Tartışılan sorunların sonuçları açısından kesiştiğimiz bazı liberal kesimlerin zeminini tamamen sahiplenip kendi zeminimizi kaybetmemeye dikkat etmeliyiz. Neyi, niçin savunduğumuzu ya da reddettiğimizi bilmeli, netliğimizi kendi değerlerimiz açısından korumalıyız."
Rıdvan Kaya'dan sonra sözü alan Şefik Sevim; en önemli sorunlarımızdan birinin kendimize ait İslami değerlerle olayları değerlendiremeyişimiz olduğunu, ayetin ifadesiyle her şeyimizle Allah için var olma halini kazanmamız gerektiğini (6/162), toplumun merkezini oluşturmak için mücadele etmemiz gerektiğini ve her konuda mü'minler olarak söyleyeceğimiz sözler olması gerektiğini, yanlış din anlayışımızın da sebep olduğu edilgenlikten kurtulup, aktif Müslümanlar haline gelmemiz gerektiğini vurguladı.
Daha sonra sorulan sorulara verilen cevaplar ve sunulan katkılarla program sonlandırıldı.
Haksöz Haber / BATMAN