Marmara Üniversitesi Misafirhanesinde yaşanan olayın "kamusal alan" dayatmasının ne tür saçmalıklara vardırıldığının somut bir göstergesi olduğunu söyleyen Özgür-Der Yönetim Kurulu Üyesi Hülya Şekerci, Rablerinin emrini yerine getirdikleri için insanlara bu şekilde davranan, onları aşağılamaya, dışlamaya, mağdur ve mahkûm etmeye çalışan zihniyetin tek kelimeyle iğrenç bir zihniyet olduğunu ifade etti. Bu zihniyet sahiplerinin bir gün mutlaka bu akılsız ve ahlaksız tutumlarının hesabını vereceklerini belirtildiği Özgür-Der bildirisinde ayrımcılık, kötü muamele, hakaret ve hak gaspı şeklinde bir dizi fiilin icrasını içeren bu eylemin faili kamu görevlileri ve başta da Marmara Üniversitesi Rektörü hakkında savcılığın harekete geçmesi talep edildi.
Özgür-Der Genel Merkezi'nden yapılan açıklama:
"Saçmalık" Kavramı Kamusal Alan Dayatmasını Tanımlamaya Yetmiyor!
1 Şubat 2010
Başörtüsü yasağı adı verilen zalimane uygulama doludizgin devam ederken, başörtülülerin maruz kaldıkları ayrımcılık ve mağduriyet örneklerine her gün yenileri ekleniyor. Zaman Gazetesinde bugün (1 Şubat) yayınlanan bir haber, Marmara Üniversitesi Rektörlüğünün adeta yasakçılıkta sınır tanımadığını ortaya koyuyor.
Ankara'da ikamet eden Cemil Çınar adlı vatandaş, bir yakınının düğünü için eşi ve kızıyla İstanbul'a geliyor. Cemil Çınar'ın Marmara Üniversitesi mezunu olan oğlu ailesinin hafta sonu kalması için Üniversitenin Göztepe Kampusundaki misafirhanesinde rezervasyon yaptırıp, parasını da ödüyor. Ne var ki, Cemil Çınar'ı üniversite misafirhanesinin resepsiyonunda kötü bir sürpriz bekliyor. Eşi ve kızı başörtülü oldukları için Cemil Çınar'a misafirhanede kalamayacakları söyleniyor. Rezervasyonlarının bulunmasına ve parayı da peşin ödemiş olmalarına rağmen soğuk bir kış günü kendilerini kapı dışarı eden tutumun yazılı gerekçesini soran Cemil Çınar'a, rezervasyon görevlisi herhangi bir yazılı belge sunmamakla beraber, bu konuda Rektör'ün sözlü talimatı olduğunu söylüyor.
Başörtüsü yasağının nerelerde uygulanıp nerelerde uygulanamayacağı, hangi hallerde yasağın yasal dayanakları bulunup, hangi hallerde bulunmadığı tartışmasına girmeksizin yasağın tümüyle hukuksuz, vicdansız, ahlaksız bir tutum olduğunun bir kere daha altını çiziyoruz. Rablerinin emrini yerine getirdikleri için insanlara bu şekilde davranan, onları aşağılamaya, dışlamaya, mağdur ve mahkûm etmeye çalışan zihniyet tek kelimeyle iğrenç bir zihniyettir. Bu zihniyet sahipleri inanıyoruz ki bir gün mutlaka bu akılsız ve ahlaksız tutumlarının hesabını vereceklerdir.
Bununla birlikte başörtüsü yasağının zaten hukuki temelden yoksun olması yanında, ayrıca sözü geçen uygulamanın hiçbir yasal dayanağının bulunmadığının da hatırlatılmasında yarar var. Kapı dışarı edilen kişiler anfi ya da dersliklerde derse katılan öğrenciler değil, üniversitenin misafirhanesinde paralarıyla konaklama hizmeti almak isteyen insanlardır. Aslında "kamusal alan" saçmalığının ne tür saçmalıklara vardırıldığının da somut bir göstergesini sunan bu uygulama herkesi bir kez daha düşündürtmeli ve yasakçı tutumun sefaletiyle yüzleşmeye yol açmalıdır.
Bu noktada söz konusu uygulamanın açık bir ayrımcılık olduğu ortadadır. Bazı kişiler sahip oldukları idari yetkiyi, inanç, düşünce ve kimliklerinden ötürü halkın bir kesimini ayrımcılığa tutma şeklinde istismar etmiş, kötüye kullanmışlardır. Ayrımcılık, kötü muamele, hakaret ve hak gaspı şeklinde bir dizi fiilin icrasını içeren bu eylemin faili kamu görevlileri ve başta da Marmara Üniversitesi Rektörü hakkında savcılığın harekete geçmesini talep ediyoruz. Hiçbir yasal dayanağı olmaksızın insanları bu şekilde mağdur eden, aşağılayan eylemlerin sahipleri mutlaka hesap vermelidirler!
ÖZGÜR-DER
İLGİLİ HABER: