Danıştay 8. Dairesi'nin "Herkes Türktür, o halde ant içmeye devam!" şeklinde kararını eleştiren Özgür-Der Genel Sekreteri Musa Üzer, yargı eliyle ırlçı zorbalığın teyit edildiğini belirtti. Özgür-Der tarafından yapılan açıklamada ulusalcı bakışın nasıl bir fanatizm doğurduğuna dikkat çekilerek Hükümet ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın, Danıştay'ın kararına dayanak kıldığı anayasa ve milli eğitim sistemini topyekûn değiştirmesi gerektiği ifade edildi.
Özgür-Der Genel Merkezi'nden yapılan açıklama:
Danıştay'ın Öğrenci Andı Kararı Irkçı Zorbalığın Teyididir!
2 Nisan 2011
Yüksek yargı bürokrasisi insani taleplerin önünde barikat olarak durmayı sürdürerek öğrenci andıyla ilgili kararıyla okullardaki ırkçı uygulamaya devam kararı verdi. Danıştay 8. Dairesi, ilköğretim okullarında okutulan "öğrenci andının" iptali istemiyle açılan davayı reddetti. Böylelikle eğitim-öğretimde akla, ahlaka ve onurlu bir şahsiyet olmaya engel olmak üzere kurgulanmış bir resmi ideolojik şartlandırma olan ant dayatması ile çocuklarımızın devletin militer ruhunu enjekte edeceği kobaylar olarak kullanılmasına yönelik itirazlar yargı engeline takıldı.
"Herkes Türktür, o halde ant içmeye devam!" olarak okunabilecek karara göre "Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes" Türktür. O halde "Andımız" adlı ritüel hiçbir ırkçı, ayrımcı, gayriahlaki bir içerik taşımıyor! Hem kim olursa olsun herkese Türk denilecek hem de bunun ırkçılık olmadığı söylenecek. Kişi ve ulus kültüne göre şekillendirildiği açık olan bir metinde ırkçılık ve ayrımcılığın olmadığını söylemek insan aklıyla alay etmek anlamına gelir. Ulusalcı bakışın nasıl bir fanatizm doğurduğunun açık bir örneği olan bu karar, devlete ve devletin kurucusuna tapınan bir toplum inşa etme amacına matuf olarak andın, ırkçı/ulusalcı bir dayatma olarak dizayn edildiğinin de bir beyanıdır.
Danıştay 8. Dairesi'nin kararında, Türk Devletinin ve milletinin bir ferdi olma onurunu duymaya ve hazzını yaşatmaya yönelik olarak anayasaya ve milli eğitim sisteminin temel amacına gönderme yapılması bir bakıma anayasa ve milli eğitim sisteminin ırkçı ve ayrımcı içeriğiyle birlikte insani ve ahlakilikten ne kadar uzak olduğunun da yargı tarafından tescili anlamına geliyor. Bu noktada zorbalığın ve dayatmanın anayasa ve milli eğitim sistemine dayanak kılınması karşısında Hükümetin hem anayasayı hem de resmi ideolojinin öğütüm aracı milli eğitim sistemini topyekûn insani ve ahlaki kriterleri baz alarak değiştirmesinin aciliyeti gün yüzüne çıkıyor. Allah tarafından bizlere bahşedilen en büyük nimetlerden olan çocuklarımız üzerinde eğitim süresince estirilen zorbalığa son verilmesini Hükümetin ciddi anlamda gündemine alması gerekmektedir.
Daha önce de sıklıkla dile getirdiğimiz üzere akla ziyan ve ahlaka aykırı bu sapkın uygulamanın kaldırılması için Milli Eğitim Bakanlığının da gerekli yasal değişiklikleri hızlandırması kaçınılmaz bir noktaya gelmiştir. İlköğretime adım atar atmaz açıkça ırkçı, ayrımcı ve askerî formatta düzenlenmiş ulusal ant içme törenlerine zorlanan çocuklarımızın muhatap olduğu zulmün sürdürülmesine daha fazla müsaade edilmemelidir.
Özgür-Der