Özgür-Der Yönetim Kurulu Üyesi Gülsüm Alpay, Başbakan Erdoğan’ın Uludere katliamına benzetmesiyle başlayan kürtaj tartışmaları hakkında bir açıklama yaptı. Kürtajın her açıdan bir cahiliyye geleneği olduğunu belirten Alpay, kadınları rahmindeki bebeğe karşı suç işlemeye teşvik etmenin özgürlük değil barbarlık olduğunu ifade etti.
Özgür-Der YK Üyesi Gülsüm Alpay’ın Açıklaması:
Kürtaj Edilmek İstenen Ahlak ve Merhamet Duygularımızdır!
5 Haziran 2012
Son bir hafta içerisinde yoğunlaşan kürtaj tartışmaları Türkiye toplumunun ahlaken ve hukuken sürüklenmek istediği karanlık bir çukura işaret etmektedir. Kadının her türlü tercihini kutsal ve dokunulmaz kılma adına “kürtaj hakkı” üzerinden insanlığa karşı taammüden tertiplenen bir dizi cinayete meşruiyet kazandırılmak isteniyor.
Başbakan Erdoğan’ın “Her kürtaj bir Uludere’dir!” sözüyle start alan ve kısa sürede tavan yapan bu tartışmanın zamanlama ve bağlamı bazı tartışmaları beraberinde getirse de bu durum konunun aciliyetini ve önemini gölgeleyemez. Kürtajla ama daha özelde evlilik dışı ilişkileri teşvik eden laikleştirici-modernleştirici devlet politikalarıyla hesaplaşmanın vakti çoktan gelip geçmektedir. Asıl sorun devlet sınıfları tarafından, bireyin ve toplumun idealize edilen makbul vatandaş statüsüne dâhil etmek üzere ortaya konan uygulamalardan kaynaklanmaktadır.
Müslüman bir toplumu laik cumhuriyetin makbul vatandaşı kılmak üzere aydınlanmaya, ilerlemeye, uluslaşmaya doğru sürüklemenin neticelerinden biri de zinanın, boşanmanın ve kürtajın patlamasıdır. İslami değerleri, ahlaka dayanan örf ve gelenekleri her fırsatta alay konusu yapan Kemalist devlet ve kapıkulu aydınlar bireyi, aileyi ve toplumu İslami değerlerinden soyutlamanın mücadelesini verdiler.
Bugün adı feminist, sol-sosyalist, anarşist, liberal veya Kemalist olsa da en yüksek perdeden kürtaj hakkını savunmak üzere söz söyleyen veya eylem yapan çevrelerin resmi ideolojinin ajanı olmaktan öteye bir sıfatı yoktur.
Fıtratımızın en güzel tezahürlerinden annelik duygularımızı hedef alanlar en başta aile hayatımıza savaş açmaktadırlar. Bu kirli savaş annenin çocuklarına karşı taşıdığı merhamet hislerini imha etmeyi hem bilimsel hem de felsefi açıdan bir marifet sayıyor. Açılan bu yol cinsellik hazlarıyla sarhoş olup bir insan olarak kadının kendi yavrusuna karşı soğukkanlı bir katil gibi harekete geçmesini adeta zorunlu kılıyor. Oysa annenin hayati riskini engellemek dışında bir hak olarak kürtajı müdafaa etmek ırkçılıktır, caniliktir ve bunun için çalışanlar da elleri kanlı despotlardır.
Anne karnındaki bir bebeğe karşı işlenen cinayetin ahlaken ve hukuken bir insanın öldürülmesinden farkı yoktur. Ancak kürtaja giden yolda işlenen diğer kirli süreçlerin de temizlenmesi kaçınılmazdır. Zinayı teşvik eden sosyal-kültürel bir atmosfere eşlik eden zinayı serbest kılan yasaların hatta fuhuş merkezlerinin devlet eliyle korunduğu bir ülkede yaşadığımızı da görmezden gelemeyiz. Bu sebeple içki gibi, kumar gibi zinanın da yasal mevzuatlarla meşrulaştırılmasına ve yaygınlaştırılmasına son verilmelidir.
Kadını ve kadınlığı, bedenin cinsel hazlarını merkeze alarak tanımlayan feminist ve sol-sosyalist çevrelerin çıkardıkları insanı utandıran gürültüleri de “Allahsız” ve ahlaksız bir toplum inşa etme çabalarının çirkin bir tezahürü olarak görüyoruz. Lakin ne akıldan ne hukuktan ne de merhamet duygularından zerre miktarı nasiplenmemişçesine kürtaj politikalarının yaygınlaştırılmasını isteyenler insanlığa karşı açık bir suç işlemektedirler.
Bir insan olarak kadını merhamet hislerinden soyutlayarak, sevgi ve şefkat duygularını cinsel hazları karşısında eriterek özgürleştirmek asla mümkün değildir. Kadını politik bir araca, cinsel bir metaa, basit bir reklam figürüne ama en nihayet yavrusuna karşı tertiplenen cinayetin suç ortağı olmaya davet eden her türlü sapkınlığa ve köleliğe itirazımız var. Kadınları rahmindeki bebeğe karşı suç işlemeye teşvik etmek özgürlük değil barbarlıktır.
Âlemlerin Rabbi Allah-u Teâlâ insanın özüne yaratılışından itibaren ahlakı ve merhameti yazmıştır. Şeytan ve dostları ise hayâsızlığı ve zulmü yaygınlaştırmak istiyorlar. Kadınları ahlak ve merhamet duygularından arındırmayı hedefleyenlerin kürtajı bu işe bir vesile ve araç kılmak istedikleri anlaşılıyor. Kürtaj sadece anne karnındaki bebeğin kazınarak katledilmesi değil insanlık duygularının da kazınarak katledilmesi demektir.
Diri diri toprağa gömülen kız çocuklarının modern zamanlardaki karşılığı olarak tebarüz eden kürtaj her açıdan bir cahiliyye geleneğidir. İşlenen bu cinayetin hesabı ise mutlaka Allah tarafından sorulur.
Özgür-Der