Dinleyenleri selamlayarak başladığı konuşmasında Musa Üzer özetle şunlara değindi:
-"Varlık âleminde can alma hakkını elinde kim bulundurur? Bu konuda sünnetullah nasıldır?" soruları bu konuyu konuşurken serlevhamız olmalıdır. Can verme ve can almanın mutlak hâkimi Allah'dır ve bunu O belirlemelidir.
-Tarihsel süreçte savaş ahlakıyla ilgili hayli birikimi vardır insanlığın ve bizde bu kıtal kavramıyla karşılık bulur, incelenir.
-İnancımız tüm alanlarda olduğu gibi kıtal fıkhı konusunda da boşluk bırakmamış, bu konuda da Müslümanlara düşen görevi her maddesiyle belirlemiştir.
-Savaşın/gücün kendine has tabiatı vardır; bazen silaha hükmettiğini zannedenler silahın onlara hükmettiğini fark edemezler.
- "Gül Muhammed" ile "Kılıç Peygamberi" arasında salınan Hz. Peygamber'i anlama çabaları hikmetten uzak tavırlardır. Rasulullah'ın kıtalleri otuza yakındır ve bunu anlamaya çalışırken iki görüş ortaya çıkmıştır; kıtal için bir devlet gücü gerekir ki kıtaller Medine dönemindedir, Rasulullah'ın tüm kıtalleri zulmü defetme ve savunma oluşturma niyetiyle yapılmıştır… Zulmü engelleme tüm canlılarda fıtri bir haslettir.
-Rasulullah Mute Savaşı'ndan evvel Müslümanlardan kadınların, süt emen çocukların, yaşlıların hakkını korumakla ilgili hassasiyetlerini korumalarını istemiştir. Bu hassas ayarların kurulduğu dönemde, diğer dinlerin savaşçıları ele geçirilen bölgelerin halklarını ve mallarını tamamen yok ediyordu.
-Müslümanlar dünya tarihine baktığımızda daha az hukuksuzluk işlemişlerdir. Esir alınanlarla ilgili keyfi uygulamalara son verildi, elçilere dokunulmamasıyla ilgili tavır oluşturuldu, savaş anından son dakikaya kadar ahlaki zeminde bir fıkıh oluşturulmaya çalışıldı.
Son olarak savaşın arızi, sulhun ise asli hal olduğunu vurgulayan Musa Üzer'in soru ve katkılarla daha da kıymetli hale gelen sunumu selam ve dua ile sonlandı.