Özgür-Der Gaziosmanpaşa aylık müzakereli seminerlerinde Şenel Mutlu ''Allah'a, Rasullere, Ahiret gününe ve Kitaplara İman''konusunu işledi.
Allah'a İman
''De ki O bir tek ilahtır. Allah mutlak varlıktır. Bütün varlıkların varoluş sebebidir. Doğmamış doğurmamıştır. Hiçbir şey Ona denk değildir.'' İhlas Suresi
Allah'ın varlığını ve sıfatlarını aklımızla kavrarız. Aklımız da görüp bildiklerimizden (gerek külden cüze gerek cüzden küle-tümden gelim, tüme varım) bilmediklerimizi çıkarırız. Allah zatı ile mutlak ve aşkındır. Sınırlı olan aklımız sınırsız olanın zatını kuşatamaz. Ancak biz Allah'ı tanırız. Onu bilmek değil tanımak imandır. Allah'ı tanımak yine onun tanıtması ile olur. İman da içtihad ve mezheb olmaz.
Mekke müşrikleri Allah'ı bilirler ancak onu taktir etmezlerdi yani tanımazlardı.
''Allah kendi kendisine yeter. Ona muhtaç olan yarattıklarıdır.''Fatır 15
''Allah kullarınada yeter.''Zümer 36
''O şeref ve itibarın kaynağıdır.''Fatır 10
''Her iş döner dolaşır Allah'ın dediğine varır.''Hud 123
''O asla zulmetmez.''Kaf 29
''Allah kimsenin yaptığını yanına kar bırakmaz.''Zümer 37
''Allah'tan kaçılmaz Ona sığınılır.''Maide 50
''Allah'a karşı tek tek ve toplu halde kaim olunmalıdır.''Sebe 46
''O mutlak otoritedir.''Ali imran 26
''hiçbir şey Allah'tan daha sevgili olmamalı.''Tevbe 24
''Allah uyumaz,uyutulamaz,unutmaz.''Bakara 255
Takvalı olarak pazarlıksız iman şarttır. İmanımızı ne Rabbimize ne rasullere ne de müminlere mihnet edemeyiz. Yani takvalı olarak mihnetsiz iman şarttır. Takva ise imanın korunağıdır, takviyesidir. Küfrün kaynağı akıl değil nakildir, nefisdir, çıkarcılıktır. İfsada ve fücura karşı daima mücadele halinde olmadan Allah'a olan imanımızı koruyup kavileştiremeyiz. Yani ifsada karşı mücadeleyi bırakırsak takvalı olmamız mümkün değildir. Allah hayatımızın bütün alanlarına müdahildir. Onun emirlerini ve nehiylerini dikkate almadan bir saniyemiz bile geçmemeli.
Allahsız yaşamak günahtır, şirktir, küfürdür, insanın felaketidir. Sekülerizmin temeli Allah'ı hakkıyla takdir etmemenin Onunla bile bile inatlaşmanın sonucudur.
Ahirete İman
Dünya kelimesi dünuv kökünden türetilmiş bir kelimedir. Yakın anlamına gelir. Dünya hayatı denince de yakın hayat anlaşılır. Ahiret kavramı ahara kökünden türetilmiş sonraki anlamına gelir. Ahiret hayatı sonraki hayattır.
Dünya ve ahiret kelimeleri hayat kavramının sıfatlarıdır. Her ikisi de bir bütünün parçalarıdır. Dünya hayatının geçiciliği, kısalığı, oyun ve eğlenceden ibaret oluşu, faniliği olumsuz anlamda değildir. Ahiret hayatı dünya hayatında kazandıklarımızın sonucudur. Dünya hayatını anlamsız bulmak(bir lokma bir hırka alayışı) ahirete imanı doğru anlamamaktır. Ahirete iman dünya ve ahiretin tevhidi (birleştirilmesi) ile olur.
Bizler tek hayatlı varlıklar değiliz. Kafirler ise tek hayatlı olduklarını vehmederler. ''Yaşarız ve ölürüz,bizi ancak zaman helak eder.'' derler.
Ahirete Gereği Gibi İnanamanın Önündeki Engeller
A- Ebedilik anlayışı : Şeytanın Hz Adem'i ve eşini bu tahayyülle kandırması .
B- Yeterlilik-müstağnilik anlayışı :
1: Bedeni müstağnilik : Beden benim değil mi kime ne…
2: Düşünsel müstağnilik : Karunun ''bu zenginlik bana aklım ve bilgim sayesinde verildi.''
3: Ekonomik müstağnilik
4: Siyasi müstağnilik : Firavunlar,Nemrutlar,Romalılar,Mekke oligarşisi,günümüz Emperyalistleri.
C- Hazcı (hevacı) azgınlık anlayışı : 1 : Doyumsuz lüks yaşam 2 : Doyumsuz cinsellik 3 : Doyumsuz yiyip içmek 4 : Doyumsuz giyim ve barınaklar…
Ahireti Dünyadan Koparmamak İçin Neler Yapılmalı
1: Cemaat olup Allah'ın kopmaz ipine sarılmalıyız. 2 : Mücadeleden bir an olsun ayrı kalmamalı, direngen olmalıyız.3 : Kur-an'dan kopmamalıyız o daima bizi diri tutar. 4 : Maddi nimetlerle şımarmamalıyız. 5 : İlmimiz bizi şımartmamalı. 6 : İlim ve salih amel tevazumuzu artırmalı 7 : Zilletten uzak bir tevazu içerisinde olmalıyız.
Rasullere İman
Rasul ve nebi her iki kavramda aynı anlamda kullanılır. Rasul gönderilip tayin edilen elçi, nebi haberci elçi her ikisi birden örnek, şahit, müjdeci, uyarıcı, tehdit edici elçi demektir.
Rasuller öncelikli kuldur. Yani yaratılmış varlıklardır. Yaratan değildir, kaynak değildir, sebep değildir, özne değildir.
Peygamberler sadece isimleri (Hz Adem),vahyi(Hz Muhammed) ileten bir postacı değildir. Sadece iletken olmadıkları için yalanlama, hakaret, alay, işkence, sürgün, katledilme gibi sıkıntılar çekmişlerdir. Rasuller birer şahit, birer şehit, birer salih örneklerdir. Onun için türlü sıkıntılarla denenmişlerdir.
Tarihselci ve tarih üstücü aklın her ikisi de rasulleri devre dışı bırakmak istemişlerdir. Böylece kendi verili akıllarını yüceltmişlerdir. Kimileri bunu bilerek yapmış kimileri de cahillikle yapmıştır.
Peygamberler müminlerin canlarından, mallarından evladır. Sahabe söze ''anam babam sana feda olsun''derlerdi diyerek başlarlardı. Rasullere saldırıyı vahye saldırı olarak biliriz. Dolayısıyla onlara hakareti Rabbimize hakaret kabul ederiz. Reddederiz, direniriz, mücadele ederiz, mücahede ederiz. Rasullere ve örnekliğine hakaretleri ve saldırıları sineye çekmeyiz. Bilakis sinemizle karşı koyarız.
Kitaplara İman
İlahi kitap kaynağı Allah olan bilgi ve kesin emirdir. İlahi emire muhatab olmayan bir rasul ve bir nebi de yoktur. Bütün vahiylerin tek kaynağı vardır. O kaynakta Allah'tır. Son korunmuş münzel vahiy Kur-an'dır. Kur-an önceki nebevi vahiyleri doğrulayıp içine alır.
İkinci korunmuş vahiy kevni ayetler olan fıtrattır. Kainat ayetini Kur-an'ın rehberliğinde okumalıyız. Her iki ayetin kaynağı da Allah olduğuna göre bu kaynakları birbirinden koparıp ayrı düşünemeyiz.
Son söz olarak Kur-an'la ilgili şunları söyleyebiliriz. Kur-an Allah'tandır. Kur-an Allah'a kuvvetlice yönelenleri yani muttakileri hidayete erdirir, ıslah eder.
Samimi bir ortamda geçen seminer katılımcıların sorduğu sorulara verilen cevap ve yapılan açılımlarla son buldu.