Son oturumda "Müslüman Coğrafya'da Vesayetten Kopma Süreci ve 15 Temmuz Direnişinin Önemi" başlıklı konu değerlendirildi. Pazar akşamı da iftardan sonra Doğu Karadeniz'in farklı il ve ilçelerinden gelen çabası ve çalışması olan Müslümanlarla bir istişare toplantısı düzenlendi.
Cumartesi akşamı yapılan Yakın Tarih Okumaları programının son oturumunda Hamza Türkmen, önce yabancılaşmayı veya Frenkleşmeyi teşvik eden, Batılılaşma akımı temsilcilerinin ülke ve toplum üzerinde halka ve halkın ortak değerlerine karşı despotik siyasi hakimiyetlerini ifade eden vesayet olgusu üzerinde durdu.
15 Temmuz Direnişi'nde ilk elde tavır alan İslami potansiyelin, vesayete ümmet coğrafyasının ulus devletlere bölünmesinden ve Türkiye'de tarihi ve İslami kimliğimizi reddetmek anlamına gelen Lozan Antlaşması'ndan sonra kurulan Kemalist oligarşiden bu yana açık İslami kimlikleriyle karşı olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve AK Parti misyonunun da vesayete reel politikanın içinde hak ve özgürlükler adına karşı olduklarını söyledi. Türkiye'de vesayetin her darbe döneminde temellerini yeniden kökleştirmeye çalıştığını; darbecilerin sol kemalist, sağ kemalist, İslamofobik kemalist veya FETÖ'cüler gibi bâtini kemalist olsalar da hepsinin küresel egemenlerin işbirlikçisi olduğunu ve İslami bütünlüğe yani tevhidi şahidliğe karşı olduklarını belirtti.
15 Temmuz Direnişi'nin de darbeye vesayete karşı çıkma bilinciyle ister açık İslami kimliği ile tavır alanlarla (veya İslamcılarla) ister hak ve özgürlüklerini kaybetmek istemeyen kitlelerle gerçekleştirildiğini ifade eden Türkmen, bu iki direnişi hattının vesayet karşısında aynı safta birleşip kazanımlarını koruduklarını anlattı.
Ümmet coğrafyasında da hak ve özgürlüklerden yana tavır alan Katar'ın hem küresel kapitalizm hem bölgedeki vesayet rejimleri tarafından ablukayı alınmaya çalışıldığını, aslında bu tutumun Türkiye'ye de "kızım sana söylüyorum gelinim sen anla" tarzında bir gönderme olduğuyla ilgili izahatlarda bulundu.
Vesayete ve darbeye karşı çıkan İslamcı hat ile AK Parti hattı arasındaki ilişkinin vahdet değil zulme ve vesayete karşı bir dayanışma ve ittifak olduğunu belirteren Türkmen, Erdoğan'ın ve AK Parti yönetimini kuşatan bir takım lobilerin İhvan, HAMAS, Suriye direnişi ve Katar'la da alakalı olan bu ittifakı kırmaya calıştıklarını, darbe girişiminden sonraki yargı sürecinin de iyi gitmediğini bir çok kez adalet terazisinin yıpratıldığını işledi ve olmasını muradettiği dileklerini söyledi.
Pazar günü iftardan sonra ise Doğu Karadeniz'in Hopa, Ardeşen, Rize, Yomra, Trabzon, Şalpazarı, Eynesil, Ordu ve Fatsa'dan gelen ıslah ve inşa gayreti içindeki bazı Müslümanlarla ümmetin maslahatları ve dayanışmamız, vahdet özlemi ve sorumluluğumuz konularında istişare yapıldı. Bu bağlamda Doğu Karadeniz'de yaşayan katılımcılar kendi il ve ilçelerindeki İslami uyanış, dayanışma çabalarını, ıslah ve inşa potansiyelinin ne'liğini ve sorunlarını konuştular.
Hamza Türkmen'in de katkılarıyla sorunları azaltacak, dağılmış ümmet yapısı nedeniyle farklı öbek veya dernekler içinde olunmasının zaaflarını aşacak değerlendirilmelerde bulunuldu.
Islah çizgisinde yürüyen ve başlangıç itibariyle farklı tarz ve deneyimler içinde olan kişi, öbek ve dernekler arasında kopukluğun normal olduğu; ama bu kopukluğun giderilmesinin şekilsel beraberliklerle değil, İslam'ın sabitelerini birlikte göğertmek ve bu doğrultuda ekolleşmekle mümkün olabileceği üzerinde duruldu.
Aslolan hangi abiyle veya ablayla, dernekle veya cemaatle olduğumuzdan önce, İslami sabiteler rehberliğinde usulde ve amelde ıslah çizgisini ne kadar paylaştığımız üzerinde duruldu. Her Müslümana yol gösterecek tartışmasız ve evrensel İslami sabitelerin neler olduğu, İslami sabitelerle çelişmediği sürece farklı yorum ve çabalarımızın hepimizin zenginliği olacağı, kopukluklarımızı da bu öncelikleri taşıyanlarla istişare ve tutarlı ön hazırlığı yapılmış şura ortamlarında gidermeye çalışabileceğimiz üzerinde duruldu.
Doğu Karadeniz'de ıslah ve inşa çabası içinde olan Müslümanlarla hem kısa vadeli birlikte neler yapılabileceği hem bilgide ve faaliyetlerimizin koordinasyonunda orta erimli bir vahdet istikametine nasıl yürünebileceği hususlarında değişik aralarda ön müzakereleri yapılmış ortak istişare imkanının planlanması arzusu ve yükümlülüğü ile toplantıya geç vakitlerde son verildi.