Okunan Kur'an-ı Kerim Tilaveti ardından Platformun tanıtım konuşmasını yapan İHH Elazığ İl Başkanı Metin KILIÇ şunları söyledi:
Bu platformun Toplumumuzun Gittikçe Asli değerlerine yabancılaşarak Bir Yozlaşma süreci içerine girdiği, Bu Yozlaşma sürecinde İslam ve değerlerine yapılan saldırılara karşı, oluşan bir sorumsuzluk , Gittikçe Politize edilen bir neslin yetişmesine ve bu nesile karşı duyarsız bir siyaset anlayışı, Bu siyaset anlayışının Eğitim konusunda attığı yanlış adımlar da Medyanın kayıtsız kalarak Toplumun tamamen yozlaşması yönünde yayınlara ağırlık vermesi sonucu olarak baş gösteren Toplumsal Yozlaşma ya karşı asli değerlimizi Önceleyen bir ıslah çalışması yapılmasını gerekli gördüğü için Kurulmuş bir Platformdur.
Hemen Belirteyim ki, Bu platformun amacı bugüne kadar Dağılan enerjilerin yeni bir oluşumla daha da dağılması amaçlı değil, bilakis Dağınık enerjileri, bizi biz eden asli değerlerimiz etrafında bir araya toplayarak KURŞUNDAN DÖKÜLMÜŞ LEVHALAR GİBİ SAF TUTARLAR ayetini hayata taşımak, başta ülkemiz olmak üzere, İslam dünyasında Haksızlığa uğrayan,mazlum insanlığın uğradığı her tür zulme karşı el ele vererek bir adalet anlayışı içerisinde MÜMİNLER ANCAK KARDEŞTİR ayetinin işaret ettiği kardeşliği tesis etmektir diyerek sözlerini tamamladı.
Ardından Panelistler yerlerini alarak ilk panelist Ersin ERYILMAZ ( ABI-HAYAT VAKFI ) Toplumsal Yozlaşma ve ıslahta İslami Sorumluluk konusunda yaptığı konuşmada şunları söyledi:
Toplumsal yozlaşma demek, Bir toplumun özünden uzaklaşması değer yitimine uğramasıdır.
Batının yaşam felsefesini ve Yaşam tarzını bir Kurtuluş reçetesi görerek yüzümüzü batıya döndüğümüz günden beri süregelen bir toplumsal yozlaşma yaşıyoruz.
Son dönemlerde baş döndürücü bir hızla gerçekleşen bu yozlaşma tehdidi toplumun son kalesi olan aile ve namus değerlerimizin surlarına dayanmıştır.
Bu felaketin karşısında set olmak hem İslami hem insani bir sorumluluktur.
Yüce Rabbimiz "Siz insanlar için çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz. İyiliği emreder kötülükten sakındırır ve Allah'a iman ederseniz" buyurarak bizim omuzlarımıza böyle bir sorumluluk yüklemiştir.
Yine Peygamber Efendimizin Şu uyarısı bizlere kaçınılamayacak bir sorumluluk yüklemektedir: "Canımı kudret elinde tutan Allah'a yemin ederim ki; ya iyilikleri emreder, kötülüklerbden sakındırırsınız ya da Allah size yakında üzerinize bir belâ gönderir de sonra Allah'a duâ edersiniz de duânız kabul edilmez."
Aslında Yozlaşmaya İslami çözüm arıyor isek bir ayet bir hadis bizim sorumluluğumuzu kuşanmamıza yetmelidir.
Ferhat NAS ( DAVET VE KARDEŞLİK DERNEĞİ ) Toplumsal Yozlaşma Ve Islahta Siyasetin Rolü Adlı Sunumunda Şu Tespitlerde Bulundu:
Genel olarak devletin işlerini ve kanunlarını düzenleyip toplumu yönetme sanatı olarak tanımlanan siyaset, bu gücü elinde bulunduran kişilerin dünya görüşüne göre yozlaştırıcı ya da ıslah edici bir özellik taşıyabilmektedir. Toplumu ilgilendiren bütün meseleler siyasetin gündemini oluştururken, siyasetin toplumla şekillenip toplumu şekillendirdiği ve yönlendirdiği bilinen bir gerçektir.
Üçüncü panelist Emrah SEÇER ( EKİDER)Toplumsal Yozlaşma ve Islahta Eğitimin rolü başlığı altında şunları kaydetti:
Aliya İzzetbegoviç'in, Yeryüzünün Öğretmeni Olmak İçin Gökyüzünün Öğrencisi Olmak Lazım'' sözleri ile Başlayarak, Gök yüzünün öğrencisi PEYGAMBER s.a.v. ümmi olduğu A.B.C.D. gibi harfler bilmediği halde Yeryüzünün Öğretmeni olarak İnsanlığın nasıl bir eğitimle medeniyetler kurabileceği konularında örnekler vererek sürdürdüğü konuşmasını, Günümüzde A.B.C.D. gibi harfler ile eğitim veren kurumların medeniyetleri İslah yerine İfsat ettiği, başarısız olan öğrencinin Fazla not vermeyen Öğretmenini Öldürmesi, batı toplumlarından ithal edilen eğitim modellerinin adım adım Toplumu yozlaşmanın eşiğine sürüklerken, islah etme amaçlı kurulan, medreseler-külliyeler,ilahiyat fakülteleri, Kuran kursları ve Diyanet teşkilatı gibi, Gökyüzünün öğrencisi gözüken kurumlar bile bu yozlaşma sürecine katkı sağladıklarını görüyoruz.
Artık bu hantal yapılanmalara dur diyerek yeni baştan Ciddi bir çalışma başlatarak Gökyüzü öğrencisi olmak zorundayız.
M. Şerif DURMAZ ( YENİ İHYA DER ) Toplumsal Yozlaşma ve islahta Medyanın rolü başlığı altında şunları kaydetti:
Medyanın gelişimi ve yoğun kullanımı, toplumsal yozlaşma sürecinin hız kazanmasına sebep olmuştur. Değerlerimize aykırı medya yayınları nedeniyle toplumsal ve kültürel yozlaşma artmıştır. Günümüzde kitle iletişim araçları, insanları kendi kültürlerine yabancılaştırmak gibi bir işlev üstlenmiştir. Bütün bunlar kültür emperyalizmi dahilinde topluma dikte edilen temel unsurlardır. Televizyonlarda gösterilenler, toplumsal değerleri yerle bir etmekte, toplumun yapısını tahrip ediyor. Bu tahribat televizyonun etkisiyle gerçekleşiyor. Küresel medya gücünü elinde bulunduranlar kendi yaşam tarzlarını, tüketim alışkanlıklarını, dillerini, hatta dinlerini topluma empoze ediyor. Dolaysıyla toplumda ciddi yozlaşmalar yaşanıyor.
Bu yozlaşma hayatımızın her anında hissediliyor. Önlem ve tedbir geliştirilmediğinde maalesef toplumsal yozlaşma devam edecektir.
Daha sonra sunumunu gerçekleştiren ÖZGÜR-DER ELAZIĞ şube başkanı Halil Arslanparçası şunları söyledi:
TOPLUMSAL YOZLAŞMA:
Yozlaşma: Bir şeyin özünden ayrılma manasına gelir. Kendisinde olan olumlu, doğal, faydalı yönünden uzaklaşması, terk etmesi yani iyi olandan kötüye evirilmek, dejenere olmak. İslami literatürde ifsad olarak kullanılmaktadır.
Yozlaşma farklı şekilde tezahür etmekte olup; Kültürel, Siyasal, Sosyal, Ekonomik, Ticari, Bilimsel ve ahlaki alanlarda söz konusu olmaktadır.
Yozlaşma Kuranda sonuçlarına göre; Kibir, Riya, Haset, cimrilik, yalan, fuhuş, İçki, kumar, cinayet, zulüm, hırsızlık, faiz, iftira, israf, gıybet olarak tezahür eder.
Yozlaşmanın en önemli göstergesi insanının yaratılış (fıtrat) gayesinden sapmasıdır.
ISLAHTA ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Öncelikle değerlerimizi Kuran'dan; bu değerlerin pratiği olan Sünnetten almamız gerekir.
En önemli vasıf " Eminlik"tir. Tüm Elçilerin sahip olduğu ortak vasıf olan emin olmak en temel özelliktir. Emin olmak sözle olacak bir durum değildir. Her mümin olan bireyin bulunduğu ortamda sözüyle amelini birleştirdiği bir sıfat olup; bu sıfat herkes ( mümin, kâfir, inanan, inanmayan) tarafından teslim edilmesi gerekir. Allah Resulü Muhammed(s.a.v) EMİN'di; ona inan veya inanmayan herkes bu vasfını kabul ediyordu.
Kişi Kuran merkezli değerleri kendi şahsında yaşatmalıdır. Sorumluk konusunda mazeret üretme hastalığı terk edilmelidir.
Değerlerimize karşı en büyük sorumluluğumuz mümin kardeşlerimize bir birimizin kusurları üzerinden değil bir birimizin güzellikleri üzerinden bir ilişki geliştirmeliyiz. Amellerimizin hayırlı ve bereketli olması için hesabını veremeyeceğimiz söylem ve davranışlardan kaçınmakla mümkün olur. Bu aynı zamanda şahitliğimizin gereğidir
Gelecek nesilleri Bireysel ve toplumsal yozlaşmadan kurtarmak için geçmişteki grup ve cemaatlerin yaptığı bazı yanlışlardan dolayı kendini ve çocuklarını bu cemaatlerden uzak tutarak bireyselleşmeye ve ardından toplumsal yozlaşmanın içinde kaybolup gitmesine neden olmaktadır. Bu yüzden kendimizi ve çocuklarımızı camialarımızla yeniden içli dışlı hale getirilmeliyiz. Örnek, güvenilir, donanımlı şahsiyet ve topluluklar bireysellikten cesaret bulan her türlü ahlaki yozlaşmaya karşı önemli bir unsur olarak görülmelidir. Örnek duruşlar tarihte iz bıraktığı gibi kitlelerin arınmasına vesile olabilecek bir dönüşümü sağlamada da katkı sunar.
- Samimi ilahiyatçı, akademisyen ve aydınlar süreç itibariyle fayda sağlamayan kelami, fıkhi gündemler yerine, ahlaki yozlaşmanın boyutlarını, maliyetini, geleceğe ait değerlendirmeleri, istatistikler, anketler vs. bilimsel verilerle işleyerek ailelerin dikkatlerini çekmeli.
- Müslümanlar, içe dönük Kelami ve Cedelci gündem yoğunluğundan sıyrılıp, Kendi pratik hayatlarını ıslah edecek gündem ve eylemlerde yoğunlaşmalıdırlar. Müslümanların fıtri değerleri sahiplenişleri açısından, toplumla kavgacı değil, merhametlerinin gereği olarak yumuşak bir dil kullanmaları önemlidir.