Lütfiye Yıldırım / Haksöz Haber
Konferans Elazığ Özgür-Der Temsilcisi Ahmet Laçin, TÜGVA il temsilcisi Mustafa Şerifoğulları ve Elazığ Belediye Başkanı Mücahit Yanılmaz'ın selamlama konuşmalarıyla başladı.
Daha sonra söz Hülya Şekerci'ye bırakıldı. Şekerci, 8 Mart'a ayrı bir anlam ve önem yüklemenin bir manasının olmadığını vurgulayarak ve bu günün günümüzde farklı amaç ve çıkarlar için kullanıldığının altını çizerek konuşmasına başladı. Kadın sorunlarını modernite veya gelenek çözer mi? Sorusuyla konuşmasına devam eden Şekerci, batılılaşmayla ilgili konularda en fazla yer alan konu kadının toplumdaki konumu olmuştur bunun nedeni kadının kıyafetinin bir takım değerlerin görünür olmasını sağlamasından kaynaklanmaktadır. 2. meşrutiyetten bu yana kadın konusu, tartışması hep gündemin merkezinde yer almıştır diyerek modernizmin değerlerimize bulunduğu saldırıları dile getirdi. Emperyalizmin gittiği her yerde kadın mevzusunu merkeze alarak insanların değerleri üzerinden oynanan oyunları hatırlattı ve bu sebeple başörtüsü konuşulurken sadece bir görüş belirtmediğini ve etrafında dönen pek çok konu hakkında konuşulabileceğini vurguladı. Şekerci daha sonra gelenekçi anlayışın kadının erkeklere hizmet için yaratıldığı düşüncesinin ve kadınlar fitnedir vaazlarının bir inanç esasına dayandırmalarının Allah'ın vahyine tamamen zıt bir anlayış olduğunun altını çizdi. Tevbe süresinde geçen "mümin kadınlar ve mümin erkekler birbirinin velisidir" ayeti ile İslami mücadele ve toplumsal örneklik açısından birlikte hareket etmenin önemini vurgulayan Şekerci bu durum sınırlar çerçevesinde gerçekleştirilmelidir, kafelerde veya benzeri yerlerde hemhal olunması gibi algılanmamalıdır dedi.
Hülya Şekerci, sosyal hayatta ve toplumsal hayatta gelinen durumu aktararak 28 Şubat gibi baskılı bir süreçten sonra şuan rahatlık ve rehavet ile başörtüsü için verilen mücadelenin bilincinden uzaklaşmış kadınların ve genç kızların zihnen ve ruhen bunun akabinde de bedenen takva giysisine bürünmeleri telkininde bulunarak konuşmasını bitirdi.