Elazığ Ahmet Aytar Meydanı’nda Elhak Platformu çağrısıyla toplanan Elazığlı Müslümanlar katil işgal rejimini telin etmek amacıyla bir araya geldi.
Erdal Zengin tarafından yapılan sunuş konuşmasında yaklaşık iki haftadır devam eden saldırıların Siyonist çetenin gerçek yüzünü bir kere daha dünyaya gösterdiği belirtildi. Zengin ayrıca yıllardır devam Filistin cihadına her türlü desteğin sağlanması çağrısında da bulundu.
Kur’an tilaveti ardından Elhak Platformu adına Ab-ı Hayat Vakfı’ndan Ersin Eryılmaz tarafından basın açıklaması okunarak program sona erdirildi.
Basın açıklamasının tam metni:
"Hepinizi Es-Selam olanın selamıyla selamlıyorum.
Ve hepiniz adına,
El-Kuddüs olanın mukaddes selamıyla Elaziz’den Kudüs’ü selamlıyorum.
Allah’ın mübarek kıldığı o beldenin kalbi olan, Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi gibi bu ümmetin kutsalı, haremi olan Mescid-i Aksa’yı selamlıyorum!
Ve haremimize kasteden Siyonistlere karşı, direnişiyle ümmetin onurunu koruyan, alnımızdaki karayı kanlarıyla yıkayan, Filistinli yiğitleri selamlıyorum.
Minicik ellerindeki sapanlarıyla tankların, tüfeklerin karşısına dikilen Davut yürekli çocukları selamlıyorum!
Direniş ateşini ilk tutuşturan Şeyh İzzeddin El-Kassam’a, kanlarıyla bu ateşi harlayan şühedaya, hareketsiz bedeni, tutmayan eline rağmen bu meşaleyi yüreğiyle yükselten Şehit Şeyh Ahmet Yasin’e yürekler dolusu selamlar olsun!
Siyonist işgalcilerin kirli emellerine karşı, bedenlerini kurşunlara siper ederek Mescid-i Aksa’da ribata duran, ümmetin haysiyetini kanı ile koruyan, kadınlara çocuklara, gençlere, ihtiyarlara, direniş bayrağını dalgalandıran aziz Filistin halkına, Elaziz halkından selamlar olsun!
Bu meydandan size sesleniyoruz!
Bilin ki, canlarınız canlarımızdır!
Bilin ki kutsalınız kutsalımızdır!
Bilin ki yüreklerimiz sizin için atıyor!
Derdimiz Kudüs’tür! Davamız Kudüs’tür! Duamız Kudüs içindir!
Zira Kudüs bizim için Filistin’in başkenti olmanın ötesinde bir şeydir!
Kudüs bizim kutsalımız ve bir asırdır çiğnenen onurumuzdur!
Kudüs’ü bağrında barındıran Filistin, küresel güçlerin gayr-i meşru çocuğu azgın Siyonist işgal gücünün zulmü altında kanayan yaramızdır!
Bu yarayı açan hançer, İsrail denilen terörist işgal gücüdür. Bu hançerin zehri, zerk edildiği günden beri insanlığa kan ve gözyaşından başka bir şey getirmeyen ırkçı siyonizmdir!
Kalbimize saplı bu hançeri iyi tanıyın!
Bu hançeri tutan şeytani elleri iyi tanıyın!
Bu hançeri imal eden, küresel sermaye sahipleridir!
Bu hançeri bağrımıza saplayan, İngiltere’dir.
Bu hançeri bağrımızda çeviren İsraili koruyan Amerika’dır. Avrupa’dır. Rusya’dır! Çin’dir!
Bu terör örgütüne İslam coğrafyasının tam ortasında, Filistin’i işgal etme, orada vahşice kan dökme cüreti veren, etrafındaki koruma, arkasındaki destektir.
Fakat daha da acısı, bu hançer yarasına bastırılan tuz İslam ülkelerindeki yönetimlerin ihanetidir!
Bilinmelidir ki, ümmet olarak bizi zillet ve meskenete düçar bırakan, düşmanlarımızın çokluğu ve gücü değil, içerisinde bulunduğumuz gaflet, uğradığımız ihanet ve içerisinde bulunduğumuz dağınıklıktır!
Merhum Cahit Zarifoğlu’nun dediği gibi;
Önce yüreklerimizdeki Kudüs’ü işgal ettiler.
Biz savaşı önce kendimizde kaybettik.
Dikkat edin! Ümmet olarak maruz kaldığımız kültür emperyalizmi Kudüs’ün işgalinden, yaşadığımız manevî yıkım Mescid-i Aksa’nın yıkılmasından çok daha büyük bir felakettir! Ve biz ancak yıkıldığımız temeller üzerinden ayağa kalkar isek izzetimize ve mukaddesatımıza sahip çıkabiliriz.
Allah kutsallarını korumaya elbette muktedirdir. Kâbe’yi yıkmaya yeltenen Ebrehenin akibeti buna şahittir... Allah dilerse kuşları fillere galip kılar…. Allah dilerse, bir çocuğun fırlattığı taş ile zırhlar içindeki Calut’u yere serer, ordusunu darmadağınık eder…. Allah dilerse, yeryüzünün süper gücü Firavunu ordusuyla birlikte denizde helak eder…
Fakat Allah, intikamını mustaz’aflar eliyle almayı dilemektedir.
Onun için bizim ayağa kalkmamız gerekiyor!
Biz, BİZ olarak ayağa kalkmadıkça, İsrail dize gelmez!
Biz, biz olarak ayağa kalkarsak eğer, Peygamber müjdesidir: O gün, Siyonistler arkasına saklanacak bir ağaç bile bulamayacak!…
Yeter ki Hz. Ömer’in, Selahaddin’in, Abdulhamid’in evlatları, yeniden İslam sancağı altında omuz omuza versin… Yeter ki İslam ümmetinin başındakiler Hz. Ömer’in cesaretine, Selahaddin-i Eyyübi’nin hassasiyetine, Sultan Abdülhamit’in siyasetine yeniden sahip olsun…
Evet, İsrail İsrail’den ibaret değildir!
Ancak bilinsin ki Türkiye de Türkiye’den ibaret değildir!
Ey Türkiyeli Müslüman! Kulak ver, tarih seni çağırıyor!
Şanlı tarihin sana sorumluluk yüklüyor!
Coğrafyan seni mücadeleye mecbur kılıyor!
Ümmetin umudu seni gayrete mahkûm ediyor!
İnancın seni göreve davet ediyor!
İşte bu sorumluluğu yüklenebilmek için, Türkiye’nin –milletiyle, devletiyle- tarihi misyonuna geri dönmesi, fikri ve fiili anlamda batı hegemonyasının, sekülerizmin prangalarını parçalayarak İslam’ın sancaktarlığını yeniden üstlenmesi gerekmektedir!
Dün İsrail’i ilk tanıyan bir İslam ülkesinin vatandaşı olmanın utancını yaşıyorduk… Bugün, -kalbimizin bir yanı topraklarımızdaki Amerikan üslerinin varlığıyşa buruk olsa da- İsrail zulmüne karşı dünyada en dik duruşu sergileyen bir ülkenin vatandaşı olmanın gururunu yaşıyoruz… Yarın-Allah’ın izniyle- Siyonist İşgal gücünü yeryüzünden silecek bir cihan devletinin vatandaşı olmayı arzuluyoruz…
O günlerin çok yakın olduğuna inanıyorum.
Tarihin mevsim geçişini yaşadığımız bu günler Allah'ın izniyle yeni bir baharın müjdecisidir!
Rabbim o baharı görmeyi bizlere nasib eylesin!
Özgür Kudüs’te buluşmayı, Mescid-i Aksa’da saf tutmayı nasib etsin!
Filistinli kardeşlerimizin üzerine sabır yağdırsın, onları mansur, aziz ve muzaffer kılsın!
Allah’ın selamı, rahmet ve bereketi üzerinize olsun!