Van’dan İstanbul’a nakledilirken çıkan yangında feci şekilde yanarak yaşamını yitiren 5 mahkûmla ilgili Özgür-Der Diyarbakır Şubesi’nden sert tepki geldi. Açıklamada insanlık dışı koşullarda, işkenceden beter bir uygulamayla yapılan nakillerin son bulması gerektiği ifade edildi.
Özgür-Der Diyarbakır Şubesi’nden yapılan açıklamanın tam metni:
Yanarak Ölen İnsanların Ölümünden Sorumlu Olanlar Hesap Vermelidir!
17 Eylül 2011
16 Eylül Cuma günü, sabaha karşı, Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesinde bir cezaevi aracında çıkan yangın sonucu 5 mahkûm feci şekilde yanarak can vermiştir. Medeni Demir, Akif Kırınlı, İsmet Evin, Sinan Aşka ve Abdulsettar Ölmez isimli mahkûmların, Van’dan İstanbul’a nakledildikleri sırada, seyir halindeki aracın aniden alev alması sonucu araçta mahsur kalmaları nedeniyle kurtarılamadıkları belirtilmektedir.
Özgür-Der Diyarbakır Şubesi olarak her ay hazırladığımız İnsan Hakları İhlalleri İzleme Raporlarında; cezaevleriyle ilgili ihlaller kısmında, özellikle tutsakların sevklerle ilgili karşılaştıkları ihlaller, ring aracında maruz kaldıkları zorluklar ve kötü muamele, bazen şiddete varan uygulamalar fazlasıyla yer etmektedir. Özellikle uzak iller arasında yapılan sevkiyatlar sırasında tutsakların bin bir zorlukla karşılaştıkları da hep yoğun şikâyet konusu olagelmiştir. Tutsakların araçlarda havasız kalmaları, araç içindeki hücrelerin çok dar olması nedeniyle fiziksel hareketlerinin kısıtlanması ve hatta uzun mesafe yolculuklarda bile kelepçelerinin çıkarılmayışı, ring araçlarını tutsaklar için katlanılmaz bir azaba çevirmektedir. Bu araçlarda tutsakların karşılaştıkları sorunlar, araç içinde tesis edilen hücre ortamı, en başta insan onurunun ayaklar altına alınması anlamına gelir.
Bu vahim olayda, tüm asker ve sivil personelin yanan araçtan kaçarak kurtulduğu, mahkûmların ise bulundukları hücrelerin kapılarının açılmaması nedeniyle yanarak can verdikleri gerçeği, bahsettiğimiz ihlallerin somut ve acı bir göstergesi olarak okunmalıdır. Daha güvenli ve insani ulaşım imkânları varken, uzak mesafeler arası nakillerin, mahkûmlar için bir nevi işkence ortamı olarak kabul gören ring araçlarıyla yapılmasının, peşinen tutsakların hayatlarını tehlikeye atmak anlamına geldiği bu olay özelinde bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bilinmelidir ki suçları her ne olursa olsun, cezaevlerinde bulunan hükümlü ve tutukluların can güvenliklerinin sorumluluğu her yönüyle devlete aittir. Fakat tutsakları esir olarak kabul gören bir devlet mantığının hâkim olduğu cezaevlerinde, bu temel ilke hep göz ardı edilmektedir. Bu yönüyle bu olayda da görüldüğü gibi, mahkûmların yaşam hakları bizzat devlet eliyle ihlal edilmektedir.
Vicdanları sızlatan bu olayda yaşamını yitiren mahkûmların yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Bu vahşetin tüm yönleriyle üzerine gidilmesi; kasıt ya da ihmal olup olmadığının araştırılması ve sorumluluğu olanların derhal tespit edilip cezalandırılması hayati önem arz etmektedir. İnsanlık dışı koşullarda, işkenceden beter bir uygulamayla yapılan bu nakiller artık son bulmalıdır. Cezaevlerinde bulunan mahkûmların yaşam koşulları düzeltilmeli ve bunların nakil işlemlerinin insan onuruna yakışan yöntemlerle yapılmasının imkânları sağlanmalıdır.
Özgür-Der Diyarbakır Şubesi
İnsan Hakları Komisyonu