Yoğun katılımın olduğu seminer Hamza GÖK'ün selamlama ve yazar hakkında verdiği bilgi ile başladı. GÖK konuşmasında geçtiğimiz Cuma günü Yeni Zelanda'da gerçekleşen ve 49 kardeşimizi şehit verdiğimiz menfur saldırıyı lanetledikleri ve şehitlere Allahtan rahmet, yaralılara da acil şifalar diledi. Akabinde Düşünce ve Hikmet Kulübünü ve Özgür-der Diyarbakır Gençliğini tanıtan sinevizyon gösterimi yapıldı. Daha sonra Ferhat ZAN'ın okuduğu Kuran tilavetinin ardından sözü araştırmacı-yazar Adem Özköse aldı
Konuşmasına Diyarbakır da olmanın heyecanını yaşayarak başlayan Özköse, "İslam dünyasının özellikle gençlerin sorunlarına değinerek başladı. Gençliğin dinamizm ve imkânlara rağmen üretmekten uzak, hassasiyetlerin giderek kaybolduğunu gözlediğini ifade etti. Okumayan ve sorgulamayan bir neslin faydasının olamayacağını, kimliğimiz ve inancımız gereği böyle bir durumda olmamamız gerekir ve toplumun umudu olarak biz Müslümanların rol model olmamızın zorunluluğuna dikkat çekildi. Peygamberimizin yetiştirdiği sahabe neslinin; sorgulayan ve gerektiğinde itiraz eden körü körüne red eden veya kabul eden bir toplum olmadığına değinen Özköse günümüz de ise bu yargıların arandığını ifade etti.
Öğrenmeye ve gezmeye önem verilmesi gerektiğini ifade eden yazar, dünyanın Diyarbakır'dan ve Türkiye'den ibaret olmadığını, çeşit çeşit insanların bulunduğunu çeşitli örneklerle anlattı. Gençlerin özellikle dil bilme konusunda eksik olduğunu dünyanın çeşitli yerlerinde genç yaşta 6-7 dil bilen misyonerleri gördüğünde şaşırdığını anlattı.
Daha Suriye'de tutuklu kaldığı dönemde ki esaretini anlattığı "Esir" kitabı bağlamında Suriye'de ki manzaralardan kesitler sundu. Tutuklu bulunduğu müddetçe cezaevlerinde şahit olduğu vahşeti dünyanın hiçbir yerinde görmediğini ve duymadığını anlatan Özköse 1,5 metrelik hücrelerde kaldığını ve diğer hücrelerden sürekli feryatlara tanık olduğunu "İsrail hapishanesinde bile böyle şeyler görmemiştim" dedi. Çocukların nasıl dövüldüklerine, kadınların hücrelerinde kamera ile sürekli izlendiğine taciz ve tecavüzün sürekli hale getirildiğine şahit olduğunu anlatan Özköse, alim ve önde gelenlere ise daha farklı ve aşağılayıcı işkenceleri anlatırken tekrar o anları yaşadığını ifade etti. Mahkumların günde 3 defa tuvalet ihtiyacına çıkarıldıklarını, tuvalet gidene kadar da sürekli demir ve tahta joplarla dayak yediklerini gördüğünü anlatması salonda duygusal anlara neden oldu. Esed rejimi ve bağlı şebbihaların elinde 11 gün tutuklu bulunduğunu ve Türkiye devlet yetkililerinin ve vatandaşlarının yoğun çabaları sayesinde kurtulduklarını belirtti.
Ülkemizde özellikle Suriyeliler üzerinden bir algı oluşturulmaya çalışıldığını ifade eden yazar; bu algılara karşı dikkatli ve duyarlı olmak gerektiğini ve sağlıklı ve sağlam bilgi kaynakları üzerinden durum değerlendirmesi yapılmasının önemine vurgu yaptı. Program dinleyicilerin katkı ve soruları ile son buldu. Adem Özköse program çıkışında kitaplarını imzalayarak salondan ayrıldı. Programdan sonra Diyarbakır'ı dolaşan Özköse Mardin programı için bu kente gitti.