Özgür-Der Diyarbakır Şubesinin bu yıl "Türkiye'de İslami Hareket Tecrübeleri"ni konu edindiği seminerler dizisinin dokuzuncusu dün akşam Özgür-Der Selahaddin Eyyubî Konferans Salonunda gerçekleştirildi.
Genel olarak Milli Görüş Hareketinin siyasal mücadelesinin irdelendiği seminerde, Hasip Yokuş; Milli Görüşün ortaya çıkışı, Milli Görüş partileri, Milli Görüşün iktidarı, 28 Şubat post modern darbe süreci, Milli Görüş partilerinin genel özellikleri ve Milli Görüş Hareketinden çıkarılması gereken dersler üzerinde durdu.
Milli Görüş Partilerinin Ortaya Çıkışı
Sosyal kurumlarının bir sonraki seminerde anlatılacağını söylediği Milli Görüş Hareketi'nin siyasal mücadelesini anlatan Yokuş, hareketin ortaya çıkışıyla ilgili olarak şunları kaydetti: "Bu dönemde İslami kesimin gündeminde: Ahlak, maneviyat, müstehcen neşriyatın getirdiği yıkımlar, Ayasofya'nın tekrar ibadete açılması, Fener-Rum Patrikhanesinin kapatılması ve komünizmle mücadele gibi konular vardı. Milli Görüş işte böyle bir sürecin sonucunda ortaya çıkmıştır. Bu sürecin başlangıcını Necmettin Erbakan'ın Odalar Birliği Başkanlığı seçimlerine dayandırmak yanlış olmaz kanaatindeyim. Hemen akabindeki genel seçimlerde Erbakan AP'den milletvekili adaylığına başvurmuş fakat adaylığı Demirel tarafından veto edilmiştir. Erbakan aynı yıl Konya'dan bağımsız olarak milletvekilliğine aday olmuş ve seçilmiştir. Seçimden sonra Millet Partisi'nden ve AP'den milletvekili seçilmiş, aynı düşüncedeki milletvekilleriyle birlikte 24 Ocak 1970'te Milli Nizam Partisi'ni kurmuşlardır…"
Kapatılan MNP'nin yerine kurulan MSP'nin kuruluşunu da değerlendiren Yokuş, "12 Mart 1971 darbesinin hemen ardından Anayasa Mahkemesi bu partiyi laikliğe aykırı eylemler nedeniyle kapattı. Erbakan İsviçre'ye yerleşti.12 Mart darbesinin etkilerinin yumuşamasıyla birlikte Erbakan İsviçre'den dönerek MSP'yi kurdu."dedi.
Fikri Yapıları: "Kalkınmacı' ve 'Millici"
CHP, MHP ve CGP ile girişilen ittifaklar, yapılan koalisyonlardan hareketle Milli Görüş partilerinden MNP ve MSP ile ilgili ilginç tespitlerde bulunan Yokuş, "Gerek MNP gerekse de MSP'nin kurucularına baktığımızda taşra kökenli serbest meslek sahipleriyle yine taşrada sanayi ve ticaretle uğraşan dindar girişimcilerden oluştuğunu görmekteyiz. Bu iki parti de 'kalkınmacı' ve 'millici' bir projeyle ortaya çıkmışlardır. Millici vasfına çok sayıda örnek göstermek mümkün ama MNP'nin kuruluş beyannamesindeki bazı ifadeleri dikkatlerinize sunmakla yetineceğim: 'Bugün bundan bin sene önce şahlanıp haçlı ordularını göğsünde söndüren, beş yüz sene önce gemileri karadan yürüten, dört yüz sene önce viyana kapılarına dayanan, yarım asır önce Çanakkale ve istiklal harbimizin şaheserini meydana getiren milli ruh şahlanıyor, coşuyor ve milli nizam partisini kuruyor.' Esasında MG partileri hiçbir zaman parti programlarını belirlerken İslami referanslar nokta-i nazarından herhangi bir ilmi, fikri, kelami bir istişare ve tartışmanın belirlediği sınırlara bağlı ve bağımlı bir mücadele anlayışına sahip olmadılar. Bu açıdan da daha kuruluşlarından itibaren felsefi temelleri hep zayıf kalmıştır…" şeklinde konuştu.
Milli Görüş İktidarda!
Milli Görüşü iktidara taşıyan Refah Parti'sinin kuruluşu ve iktidarını da değerlendiren Yokuş, şöyle devam etti: "80 darbesinden sonra hatırlayacağımız gibi tüm siyasi partiler kapatılmış, siyasetçilerin büyük çoğunluğu yasaklı duruma gelmişlerdi. 19 Temmuz 1983'te bundan dolayı RP Erbakan'sız kuruldu. 87'de yapılan referandumun ardından siyaset yasakları kaldırılınca Erbakan ve arkadaşları partilerine döndüler. 20 Ekim 1991 erken genel seçimleri RP için bir dönüm noktası oldu. MÇP ve IDP ile ittifak ederek % 16,2 oy ve 62 milletvekilliği çıkararak tekrar meclise girdi. Bu ittifaka her ne kadar başta Diyarbakır teşkilatı olmak üzere birçok Kürt bölgesindeki RP teşkilatı ve bazı isimler itiraz edilmişse de Erbakan bu ittifakı: 'inananlar birleşti' diyerek savunmuştur. 27 Mart 1994'te yapılan yerel seçimlere toplu üye kampanyalarıyla hazırlanmaya başladı. Bu seçimlerde RP oyların % 19'unu alarak başta Ankara ve İstanbul olmak üzere birçok büyükşehir belediye başkanlıklarını kazandı."
RP'nin bu başarısındaki esas faktörün geleneksel sağ ve sol partilerin bütün fikri, politik ve sosyal iddialarını tüketmesine ve gırtlaklarına kadar yolsuzluklara bulaşmış olmasına bağlayan Yokuş, RP'nin bu dönemde "adil düzen" söylemiyle gelir dağılımında adaleti ve hakça bölüşümü, "İslam kardeşliği" söylemiyle Kürt-Türk çatışmasında barış ve kardeşlik umudunu, "ahlak" söylemiyle yolsuzluk ve hırsızlığa karşı dürüstlüğü, "inananlar" söylemiyle de insanlardaki kimlik arayışına bir kimlik tanımını getirerek bir umut ve çözüm mercii olarak algılandığını kaydetti.
RP iktidarını da değerlendiren Yokuş, yolsuzluklara bulaşan önceki iktidarların aksine ekonomik alanda sağlanan iyileşmelere mukabil insan hakları ihlalleri, Kürt sorunu, inanç ve düşünce özgürlüğü, bürokratik merkeziyetçi yapı, YÖK, Susurluk, çeteler, hukuk vb. hayati konuların neredeyse hiç gündeme gelmediğine dikkat çekti.
Zaaflar ve Çıkarılması Gereken Dersler
Konuşmasının sonlarına doğru Milli Görüş partilerinin açmazları üzerinde duran Yokuş, bundan dersler çıkarılması gerektiğini belirterek şunları kaydetti:
- Gümrük Birliği antlaşması...
- Siyonist İsrail devletiyle askeri ve stratejik işbirliği antlaşmaları…
- Muhalefetteyken OHAL'in uzatılmasına karşı olunurken iktidar olunca diğer partiler gibi OHAL'in uzatılması lehinde oy kullanılması.
- En büyük hırsız denmesine rağmen Çiller ile ilgili yolsuzluk dosyaları meclise geldiğinde aleyhte oy kullanılması.
- Diyarbakır il örgütüne sabahleyin "Evinize gidin rahat olun MHP ile ittifak yapmayacağız" denmesinin akşamında ittifak antlaşması imzalanması.
- Kurulduğu günden beri müphem bir dil kullanılması.
- Gizli ya da açık Müslüman ya da dindar kimlikleriyle ortaya çıkanların başarı ya da başarısızlıkları İslam'a fatura edilir.
- Müslümanlar peygamberleri gibi el-emin olmak zorundadırlar.
- Müslümanlar salt İslam'a mensup olma iddiasıyla değil; eminliğiyle, şahsiyetiyle, topluma güven ve umut veren erdemli ve ahlaklı duruşlarıyla saygınlık kazanırlar.
- Netlik, açıklık ve tutarlılık bu dinin en belirgin vasfıdır.
- Cafcaflı sözler ve içi boş sloganlar İslam'ın değil, beşeri ideolojilerin tek albenileridir.
Islah-Haber / Haksöz-Haber