Özgür-Der Diyarbakır Şube Başkanı Süleyman Nazlıcan'ın yazılı olarak yapılan açıklamada "PKK'nin şehir savaşına karşı çıkanların hain ilan edilmesi ve ölümlerinin meşrulaştırılması, artık izan sınırlarının aşıldığının ve amacı belli olmayan kör bir savaşın girdabına girildiğinin ispatıdır. Kürt halkı için mücadele ettiğini söyleyenlerin namlularını Kürtlere çevirmesi ve sivil katliamlara imza atmaları izahı mümkün olmayan bir durumdur. Bu da şunu gösteriyor ki; mesele Kürtlerin hakkının müdafaa edilmesi olayını aşmış ve sadece PKK'nin uygulamak istediği siyaseti kabul edip etmeme noktasına gelmiştir." ifadeleri kullanıldı.
Basın Açıklamasının Tam Metni:
Mazlum Halkı Şiddete Kurban Etmekten Vazgeçin!
12 Mayıs gecesi Diyarbakır merkeze bağlı Baqews(Dürümlü) köyünde meydana gelen patlamada 4 kişinin ölümü ve 13 kişinin de hala kayıp olduğu olayla ilgili detaylar ortaya çıkmaya başladı. Olayı üstlenen PKK, olayın yaşandığı köyü ve köylüleri işbirlikçi ilan ederek kendisini temize çıkarma yoluna başvurmuştur. Bölgede yaşanan son olayların ortaya çıkardığı travma hakkında söz söylemek artık çok zor bir hal almıştır. Uzun zamandır devam eden çatışmalı sürecin can ve mal güvenliğini tehdit eder hale gelmesi bu trajedilerin devam edeceğini göstermektedir. Üzülerek müşahede ediyoruz ki gelinen aşamada bir akıl tutulmasıyla karşı karşıyayız. Çatışmayı şehirlere taşıyan PKK'nin bölge halkına verdiği zarar açıkça ortadadır. Ama kimse cesaret edip buna dur diyememektedir. Bu da bölge insanının çaresizliğini gözler önüne sermektedir.
Hiçbir Amaç Sivil Ölümleri Meşrulaştıramaz!
PKK'nin şehir savaşına karşı çıkanların hain ilan edilmesi ve ölümlerinin meşrulaştırılması, artık izan sınırlarının aşıldığının ve amacı belli olmayan kör bir savaşın girdabına girildiğinin ispatıdır. Kürt halkı için mücadele ettiğini söyleyenlerin namlularını Kürtlere çevirmesi ve sivil katliamlara imza atmaları izahı mümkün olmayan bir durumdur. Bu da şunu gösteriyor ki; mesele Kürtlerin hakkının müdafaa edilmesi olayını aşmış ve sadece PKK'nin uygulamak istediği siyaseti kabul edip etmeme noktasına gelmiştir. Bunun içindir ki toplumun hangi kesiminden olursa olsun PKK'ye yöneltilen bir eleştiri bütünüyle kendisine savaş açmayla eş değer görülür hale gelmiştir. Örgütün bu tutumu aklıselimi yitirdiğinin bir göstergesidir. Ancak bu demokrasiden insan haklarından bahseden bir örgütün savunduğu değerlere inanmadığının apaçık göstergesidir.
Katliamı Kim Yaparsa Yapsın Onun Adı Katliamdır!
Masum insanların ölümüyle sonuçlanan yüzlerce olayın şahidi olan coğrafyamız her gün yeni cinayetlere uyanmaktadır. Dün Roboski'de yapılan katliamı politik bir malzeme olarak kullanıp kıyameti kopartanlar, bugün kendi yaptıkları katliamlara kılıf uydurmak için bölge halkını işbirlikçi, hain yaftasıyla yaftalayarak yaptıkları katliamları meşrulaştırmaya çalışmaktalar. Olup bitenlerde hiçbir dâhili olmayan bölge insanı, oynanan kirli oyunların kurbanı olmuştur. Baqews(Dürümlü) köyü katliamında can veren siviller de muhtemelen son kurbanlar olmayacaktır. Onun için derhal Kürt halkının malına ve canına kasteden bu menfur olayların son bulması gerekir.
Kamu Güvenliğini Tesis Etmek Devletin Görevidir!
Bütün bu olup bitenlere sadece şifahi başsağlığı dilemek ve tazminatla olayları geçiştirmek devletin halkına karşı vazifesini yapmaması anlamına gelir ki bu da kamu güvenliğinin tesis edilmediği bir yerde devlet olmadığı anlamına gelir. Dolayısıyla sivil asker ayrımı yapmaksızın devletin tedbir alma zorunluluğu vardır ve bu görevi halk değil devletin kolluk görevlileri yapar. Aksi takdirde toplumsal kaos baş gösterir ve halk kendini güvende hissetmediği zaman şiddet sarmalı bütün bir toplumu kuşatır hale gelir. Keza hala yaşanan olayda kendi yakınlarının ceset parçalarını tarlada halk topluyorsa bu da devletin nerede olduğu sorularını aklımıza getirmektedir.
Hükümet ve bakanlar nerede niçin bu olay ile ilgili tek bir kişiden bile bir beyanat duyulmamaktadır? Ülkeye hükmeden Ak Parti bu olayı basit bir taziye ile geçiştirecekse bu olayın onlar için de ciddi bir sınav olduğunu bilmeleri gerekir ve maalesef bu duyarsızlıkla bölge insanı nezdindeki sınavlarını kaybetmekte olduklarını üzülerek söylemek istiyoruz.
Herkesi Roboski Katliamına Verdiği Tepkiyle Sınayanlar Bugün Nerede?
Aynı şekilde her şeye rapor tutan sivil toplum kuruluşları nerede ve niçin sessizce beklemektedirler? Yoksa bu olayda yeterince insan hakkı ihlal edilmedi mi? Basit sıradan bir vakayı adiye olarak mı görülüyor bu yaşananlar? 17 masum insanın 15 ton bomba ile vahşice katledilmesi, ceset parçalarının kilometrelerce öteye savrulması tepki gösterilmesi gereken elim bir hadise değil midir?
Medyanın suskunluğu ayrıca hayret verici ve oldukça düşündürücü bir husus olarak kamuoyu nezdinde cevabını beklemektedir. Elbette soruları çoğaltmak mümkün lakin vicdanını kaybetmemiş her insan bu olayın acısını yüreğinde hissetmektedir; biz buna inanıyoruz. Çünkü masum insanların ölümü hiçbir politik hesaba kurban edilmeyecek kadar değerlidir ve tartışılamaz.
Bütün bu yaşananların gölgesinde yüreğimizde biriken hüzne kapı aralayarak sözlerimizi bitirmek istiyoruz. Dün Özgür-Der olarak nasıl ki "Roboskiyi unutursak kalbimiz kurusun!"dediysek bugün de"Baqewsi de unutursak kalbimiz kurusun" diyoruz!
Bu vesileyle Baqews (Dürümlü) köyünde hayatını kaybeden kardeşlerimize tekrar Allah'tan rahmet diler ve ailelerine de sabır niyaz ederiz.
Süleyman Nazlıcan
Özgür-Der Diyarbakır Şube Başkanı