Özgür-Der Selahattin Eyyubi Konferans Salonunda gerçekleştirilen konferanslar dizisinin altıncısında Ahmet Yıldız, "Ulusalcılık ve Türkiye'de Ulusçuluklar" konulu bir sunum yaptı.
Eta Pektaş'ın konuşmacının hayatı hakkında verdiği kısa bilgi ile başlayan, konferansta genel olarak, ulusalcılığın ortaya çıkışı, anlam dünyası, milliyetçilik, milliyetçiliğin din ile ilişkisi ve hayatımıza olumsuz etkileri üzerinde duruldu.
"Vatan sevgisi imandandır" rivayetini yorumlayan ve bu "hadisin" yanlış yorumlanmasından yakınarak konuşmasına başlayan Ahmet Yıldız, İslam'a göre insanın doğduğu ve İslam'ın hâkim olduğu yerin vatanı olduğu ancak zamanla bu kavramın anlamından uzaklaştırılarak milliyetçi bir çerçevede ele alınarak yorumlandığını kaydetti.
Her şey "milli" kimliğe göre yeniden şekilleniyor
Hayatımızın milli kimlik üzerinden yeniden inşa edildiğine dikkat çeken Yıldız, "Milliyetçi kimliklerin her şeyin başına getirildiği bir dünyada yaşıyoruz. Modern dünyada ortaya çıkan ve bütün dünyaya yayılan milliyetçilik herkesi şekillendiriyor. Hangi etnik aidiyete mensup olursa olsun, hangi dili konuşursa konuşsun, kişi kendini nasıl tanımlarsa tanımlasın tüm insanlar ulus devletin bir parçası. Hepimiz ulus devletin verdiği bir kimlik taşıyoruz, onun verdiği pasaportla hareket ediyoruz, onun sahip olduğu devletlerarası prestije göre kendimizi konumlandırıyoruz. Sporla ilgimizi kurarken aynı aidiyeti gözetiyoruz. Ulus devletlerin milli futbol takımları bulunuyor. Her ülke kendisini futbolla ifade ediyor. Milli takımlar milli aidiyeti temsil eden birer temsilci görevi görüyor. Kısacası bayrağıyla, marşıyla, eğitimiyle, yerleşim yerlerine verilen isimlerle, taşıdığımız isimlerle bütün varoluşumuz bu milli kimlik üzerinden yeniden inşa ediliyor... İkinci meşrutiyet döneminde isimler bile milli kimliğe göre şekillenmeye başlandı. Bugün bile Kürtler kendileri için tercih ettikleri isimler ile ulusal aidiyetlerini ifade ediyorlar. Bütün bunlar birer kimlik ifadesidir."dedi
Milliyetçilik dini dünyevileştiriyor
Cahiliyye asabiyetinin modern biçimi olarak nitelendirdiği milliyetçiliğin, ilahi dinlerin yerine konan beşeri bir din olarak karşımıza çıktığına vurgu yapan Yıldız, "milliyetçilik dinlerin yerine ikame edilmeye çalışılan beşeri dindir. Din milliyetçiliği beslediği oranda bir anlam ifade eder. Din ikinci bir kimlik olarak görülür. Milliyetçilik Müslümanları ulus-devlet coğrafyasına dahil ederek tanımlar. Bu durum takva merkezli, adalet esaslı dinin, dünyevileşmesini beraberinde getirir. Böylece din Müslümanların hayatındaki belirleyiciliğini kaybederek ikincilleşmeye başlıyor. Milliyetçilik, Müslüman ferdin öznel tasavvurunu dönüştürürken onu milli bir ailenin ferdi haline getirir. Bu süreçte, 'tanıtıcı' olması, tanışma amacına hizmet etmesi gereken etnik aidiyetler dönüştürülerek yeniden kurgulanır. Doğuştan edinilen etnik aidiyetler kurgusal bir aidiyete dönüştürülerek ulusallaştırılırken tabiliklerini, dolayısıyla da tanıtıcı olma niteliklerini kaybederek 'tanımlayıcı' hale gelirler."şeklinde konuştu.
Milliyetçiliğin "iyi"si olmaz
Milliyetçiliğin "iyi"sinin almadığının altını çizen konuşmacı, "Türk milliyetçiliğinin" bundan müstesna olmadığı gibi, bundan beslenen "Kürt milliyetçiliği"nin de bunun bir istisnası olmadığını söyledi.
İslamiyet farklılıklarımızı ortadan kaldırmıyor
İslam'ın farklılıklara bakışını değerlendiren Yıldız sözlerini şöyle sürdürdü; "insan sadece tek katlı değil çok katlı kimliklere sahip. Müslüman olabiliriz ancak farklı dillerde konuşuruz, farklı mezheplere sahibiz, farklı zevklerimiz var. Müslüman olmak sahip olduğumuz farklılıklarımızı ortadan kaldırmıyor. Bütün bu farklılıkları birbirimizi tanımamıza vesile olmasını mümkün kılıyor. Bizler farklılıklarımızı birbirimizi tanımamıza vesile kılabilsek durum çok daha farklı olurdu. Kendimizden hareketle modelleme yapıyoruz. Biz nasılsak bütün insanlar böyledir yanılgısına düşüyoruz. İslami kimlik asıl unsur olmakla birlikte diğer unsurları beşeri varoluşun tanımaya, tanışmaya vesile kılınan özellikleri olarak ortaya çıkıyor. Ama bunlar arasında yer değiştirmesi söz konusu olduğunda İslamiyet hiçbir zaman ikinciliği kabul etmez. İkinci hale getirdiğinizde İslamiyet genelde yerini kaybediyor."