Sunumunda Yokuş, "Rasyonalizm ve Pozitivizm" üst başlığı altında rasyonalizm ve poztivizmi ayrı alt başlıklar altında açtı. Bu kavramların tanımı, ortaya çıkışı, tarihi arka planı, tarihsel süreç içerisindeki gelişimi ve günümüz dünyasına yansımalarını irdeledi.
Aklı Amaç Edinen Görüş
Rasyonalizmin tanımını yaparak konuşmasına başlayan Mehmet Masum Yokuş, "akılcılık" anlamına gelen "usculuk" olarak ta bilinen rasyonalizmi, "bilginin doğruluğunun duyum ve deneyimde değil, düşüncede ve zihinde temellendirilebileceğini öne süren felsefi görüş" olarak nitelendirdi. Bu görüşe göre bilgiye ulaşmanın yolunu ise "bilginin kaynağı akıldır. Doğru bilgiye ancak akıl ve düşünce ile ulaşılır. Kesin ve evrensel bilgilere ancak akıl aracılığıyla ve tümdengelimli yöntemle ulaşılır. Dünya hakkındaki mühim bilgi sadece deney ötesi yöntemlerle elde edilir." şeklinse özetledi.
Filozof ve Düşünürler
İlk ve ünlü rasyonalist akımcı ve takipçileri hakkında bilgi vererek konuşmasını sürdüren Yokuş, Rasyonalismin, Elealılar, Pitagorasçılar ve Platon ile başladığını ilk rasyonalist filozof olarak da Parmanides'in görüldüğünü söyledi. Yokuş, Aristotales'in akılcılığın kurucu isimlerinden biri olduğunu, Elealı Zenon'un hocası Parmanides'in "akılcılığını" daha ileriye götürdüğünü, Platon'u Rasyonalizmi belli başlı bir kuram olarak idealar teorisiyle şekillendiren kişi olduğunu, sözkonusu düşüncenin doruk noktasına ise Hegel ile ulaşıldığını dile getirdi. Hegel'in ünlü sav sözü, "Gerçek olan her şey ussal, ussal olan her şey gerçektir" ifadesinin tüm bir rasyonalizm geleneğinin en özlü ifadesi olarak karşımıza çıktığını sözlerine ekledi.
Kilise Baskısı Din Bilim Çatışmasına Neden Oldu
Rasyonalizmin tarihi süreç içerisindeki gelişimi hakkında da bilgi veren Yokuş, düşüncenin bir anlamda yeniden Kilise'ye karşı tepki olarak tarih sahnesine çıktığını ve "akıl çağı"nın, Katolik Kilisesi'nin taassubuna karşı geliştiğini söyledi. Orta Çağdaki Hıristiyanlık pratiğinin ağır baskısına tepki olarak ortaya çıkan düşüncenin zamanla vahye karşı akıl adına bir muhalefete dünüştüğünü ve aklın mutlaklaştırıldığını ifade etti.
Yokuş, Hıristiyanlığın, gerçeği arama tutkusuna sahip büyük entelektüel dehalara tatmin edici cevaplar sunamadığını, üstelik işin üzerine acımasız baskı yöntemleriyle, aforoz, engizisyon, ateş ve ölümle yürüdüğü için, yüzyıllar boyu insan düşüncesini şizofreniye dönüştüren din-bilim çatışmasına sebep olduğuna işaret etti.
Olguları Amaç Edinen Görüş
Yokuş, konuşmasına pozitivizmin ne olduğu ve neleri savunduğu hakkında bilgi vererek devam etti. Pozitivizmi, "olgularla desteklenen ya da olgularla ilgili verilere dayanan bilginin tek sağlam bilgi türü olduğu görüş" olarak özetledi. Genel olarak, deney konusu edilebilecek olgularla ilgili, yani en geniş anlamıyla bilimsel bilginin sağlam bilgi olduğunun vurgulandığını söyleyen Yokuş, bunun dışında, olguların çoğu mantık ve matematik gibi bilgi türlerinin varlığını kabul ettiğini, ama bunların içeriksiz olduğunu ileri sürdüklerini anlattı. Pozitivistlerin, en temel özelliğini ise geleneksel felsefe görüşlerini, olumsuz bir anlam yüküyle "metafizik" olarak niteleyerek karşı çıkması olarak açıkladı. Comte'a göre insanlık tarihinin üç aşamalı zihinsel gelişimde olduğunu her aşamanın bir öncekine göre daha ileri ve geliştiğini şu sözlerle anlattı,"insanlık başlangıçta açıklamaların doğaötesi göçlere göre yapıldığı dinsel bir aşamadır. İzleyen metafizik aşamada açıklamalar gene olgulardan uzak bazı kavramlara dayandırılır. Üçüncü aşamada ise, insanlar doğru bilginin gerektirdiği gibi, açıklamak istedikleri olguları gene bu olgulardan elde ettikleri verilere dayandırmayı öğrenirler; işte bu sonuncusu pozitif aşamadır" Ayrıca, Comte'nin bu süreci bir insanın çocukluktan yetişkinliğe geçiş aşamalarına benzettiğini sözlerine ekledi.
İnsanın Anlam Arayışı Hz. Adem'le Başladı
"İnsanların varlık dünyasını kavrama, kendi kaderini tanıma sonucunda sahip olduğu bilgi birikimin insanlık tarihinde Yunan'la başladığı iddiası oldukça yanlış ve büyük bir çarpıtma"dır diyen Yokuş, insanın anlam arayışının sadece "aydınlanma" döneminde olmadığını bu arayışın ilk insanla yani Hz. Adem'le başladığını söyledi.
Yokuş, insanoğlunun arza ayak bastığından bu yana düşünmeye, çevresini araştırmaya, içinde yaşadığı dünyayı tanımaya çalıştığını ve bunun bilgisinin peşine koştuğunu hatırlatarak, "insanoğlunun Thales'ten önce düşünce seviyesine eremediğini" söylemeyi insanlığa karşı büyük bir saygısızlık olarak nitelendirdi. Tarihin her döneminde Allahın insanla temasını kurmaya görevli kılınmış peygamberlerin varlığının bu yaklaşımlara en güzel cevap olduğunu ifade ederek bu yaklaşımı çürüttü.
"İnsan Azdı, Kendini Müstağni Gördüğü İçin"
Konuşmasının sonlarına doğru rasyonalizm ve pozitivizmin sonuçlarından bahseden Yokuş bunları şu şekilde özetledi;
- Kilise ve devlet ayırımı kesinlik kazandı
- Hakikat bireyin hakimliğine indirgendi
- Akıl mutlaklaştı
- Modern bilim, din ve felsefe yerine geçti
- Metafizik inkar edildi
- Nihilizm değer yerine geçti
- "Tanrı öldü" yerine insan kondu
- Modernite küresel çapta büyüdü
- Bütün zamanların en karanlık çağındayız
Seminer, katılımcılardan gelen katkı ve sordukları soruların cevaplanmasıyla son buldu.
Emin Altun / Haksöz-Haber