Özgür-Der Diyarbakır Şubesi tarafından gerçekleştirilen, moderatörlüğünü Mustafa Çağlı’nın yaptığı ve Hakan Albayrak, Kenan Alpay, Muhammed Yorgancıoğlu ve Ebû Yahya Kurdî’nin konuşmacı olarak katıldığı “Niçin Suriye?” konulu panel, Demirok Konferans Salonunda yapıldı.
Mustafa Çağlı’nın moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelde, Çağlı, Suriye’de insani bir dramın yaşandığını, bu drama seyirci kalınamayacağını söyledi. Panelde, Suriye’de yaşanan olaylar, kafa karışıklıkları ve sorumluluğumuz gibi sorulara cevap aranacağını kaydeden Çağlı, duyarlılık gösteren herkese teşekkür ederek, sözü panelistlere bıraktı.
ALBAYRAK: İRAN DA SURİYE’Yİ ANLAYACAK VE MUHALİFLERLE DİYALOGUN YOLLARINI ARAYACAK
İlk panelist olarak söz alan Hakan Albayrak, Suriye’de hakikatin üstünü örten grupların az sayıda da olsa olduğunu söyleyerek, bunlara karşı hakikate ışık tuttuğu ve duyarlılık oluşturduğu için Özgür-Der’e teşekkür etti.
Direnişçilerin ne olduklarının belli olduğunu, Amerika’dan nefret ettikleri, İsrail’i bir kaşık suda boğmak istedikleri belli olmasına rağmen “Amerikancı” gibi ithamlara maruz kaldıklarını kaydeden Albayrak, İran’ın da yavaş yavaş meseleyi kavramaya başladığını, er ya da geç muhaliflerle iyi ilişkiler geliştirmenin yollarını arayacağını söyledi.
ALPAY: SURİYE’Yİ ANLAMANIN YOLU BURALARDA YAŞAYAN İNSANLARA BAKMAKTAN GEÇER
Konuşmasının büyük bölümünü Suriye’yi yanlış okumalara ayıran Alpay, “toplumsal değişimin bir yasası vardır. Yüce Allah Rad Suresinde bunu zaten açıkça beyan etmiştir. ‘Bir toplum kendi olanı değiştirmedikçe Allah onları değiştirmez.’ O açıdan bakılınca Suriye ve Mısır halkının canı burnuna gelmişti. Ezilen, itilip kalkılan, dövülüp sövülen yakını hapislerde çürütülen-işkenceden geçirilen bir halkın daha fazla tahammül edecek bir tarafı da kalmamıştı. Fakat enteresan bir biçimde olaylar izah edilirken Jeostrateji ya da jeopolitik gibi ‘Thing-Tank’ kuruluşlarının raporlarından yola çıkma gibi bir takım zaaflardan hareketle Mısır halkının itirazlarını ya da taleplerini, Suriye halkının itirazlarını ve taleplerini görmezden gelen planlar-programlar yapılıyor. Oysa bana göre, eğer Suriye’yi anlamak istiyorsak bunun yolu Paris’te, Londra’da, Berlin’de, Washington’da herhangi bir ‘Thing-Tank’ kuruluşunun-istihbarat örgütünün yazmış olduğu raporlardan yola çıkmak değildir. Suriye’yi, Mısır’ı, Tunus’u, Türkiye’yi anlamanın yolu Batı’dan değil bizzat burada yaşayan insanların tarihinden, kültüründen, beklentisinden, mücadelesinden geçmektedir. Ben bu yaklaşımlara komplo teorisi olarak bakıyorum. Buralarda meydana gelen olayları Batı’nın yönlendirmek istemesinden daha doğal bir şey olamaz. Ama bu demek değildir ki, Müslüman halklar piyondur…”
YORGANCIOĞLU: SURİYE HALKININ YANLARINDA OLMAMIZA İHTİYAÇLARI VAR
Adalet ve özgürlük talepleri karşısında çaresiz kalan rejimin muhaliflere olan hıncını halktan çıkardığının altını çizen Yorgancıoğlu, insanların en temel ihtiyaçlarından mahrum bırakıldığını bunun temelinde un ve mazot olduğunu ifade etti. Bu bağlamda Yorgancıoğlu, yaşananları anlatmaya kelime bulmakta zorlandığını sözlerine ekledi.
Müslümanlar olarak sorumluluğumuzu hatırlatan Yorgancıoğlu, “Dün Ashab-ı Uhdud’a uygulan; iman ettiği için ateş dolu hendeklere atılan Müslümanlara uygulanan zulüm şuan Suriye’deki kardeşlerimize uygulanıyor. Ve bizler Müslümanlar olarak; Allah’ın bak dediği pencereden hayatı yorumlamakla mükellefiz. Rabbimiz ‘Allah’a iman eden-hayatı onun çizdiği çerçeveye göre yaşayanlar kardeştir’ diyor. Bizler bir uzvumuz acı çekerken diğer uzuvlarımız bu acıya duyarsız kalamayız. Çünkü inandığımız akide bize bunu öğretiyor. Suriye’deki kardeşlerimiz zulüm altında inliyor. Maalesef Müslümanlar tepkisiz kaldılar. Kardeşlerimizin gıdaya ihtiyacı var. En çok da yanlarında olmamıza ihtiyaçları var. Onları bu haklı davalarında yalnız bırakmamaya ihtiyaçları var…” dedi.
EBÛ YAHYA KURDÎ: GENÇLERİMİZİ ASKERE ALMAK İÇİN KİMLİK VERİLDİ
Bu tür durumlarda durulması gereken yeri Hz. Muhammed’in dilinden hadislerle hatırlatan Yahya Kurdî, Esed’in elini sıkanın-ona destek olanın ondan olacağını, direnen Müslümanların elini sıkanın-onlara destek olanın da onlarla haşrolacağını belirtti. Sözünün burasında Yahya Kurdî, duyarlılığa bir kez daha teşekkür etti.
Esad’ın zulümlerinin herkese olduğuna işaret eden Yahya Kurdî, Kürtler olarak kendilerine de büyük zulümler yapıldığını hatta kimliklerinin bile bulunmadığını söyledi. Sıkışan Esad’ın kimlik verme vaadinde bulunmasını da kısaca değerlendiren Yahya Kurdî, bunun gidilip kendilerine askerlik yapılması için getirildiğini Kürtlerin bu oyuna da gelmediğini belirtti.
Konuşmasında kimliği ve bağlı bulunduğu hareket hakkında da bilgi veren Yahya Kurdî, “Ahrar el-Şam”a bağlı olduklarını ve Kürdistan’da hummalı bir şekilde mücadele veren gençlerinin olduğunu kaydetti.
Kudüs’ün özgürlüğünün Suriye’nin özgürlüğünden geçtiği vurgusunun ön plana çıktığı panel, sorulan soruların cevaplanmasıyla sona erdi.
ISLAH HABER