Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya Diyarbakır'da "Kur'an Hayatımızın Neresinde?" konulu bir konferans sundu. Özgür-Der Diyarbakır Şubesi tarafından organize edilen konferansta, genel olarak, Kur'an-ın önemi, anlaşılması ve hayatımıza aktarılmasının gerekliliği, Müslümanların bireysel ve toplumsal zaafları ve bunların giderilmesi, Kur'an'dan hareketle gündemimizde neyin olması gerektiği gibi hususlar üzerinde duruldu.
Özgür-Der Selahaddin-i Eyyübi Konferans Salonunda yoğun bir katılımla gerçekleştirilen konferans, Recep Doğru'nun selamlama ve ardından Nurullah Canpolat'ın okuduğu Kur'an-ı Kerim'le başladı.
"DİNİMİZİ CİDDİYE ALMALIYIZ"
Müslüman olmanın çok sarsıcı ve dönüştürücü bir iddia olduğunun altını çizerek konuşmasına başlayan Rıdvan Kaya, söz, beyan ve amel bütünlüğüne vurgu yaptı. Kaya, dinimizi ciddiye almanın; hayatımızı, düşüncelerimizi, özlemlerimizi dinimize göre düzenlemenin özemi üzerinde durarak, "emrolunduğun gibi dosdoğru ol" ilahi buyruğunun belirleyici olması gerektiğini belirtti.
TOPLUMSAL ŞAHİTLİĞİN TEMELİNDE FEDAKÂRLIK VARDIR
Hayat boyu zorluklarla, sınamalarla sürecek bir mücadelenin tek başına altından kalkılamayacağına işaret eden Kaya, "bu ağır sorumluluk kardeşlerimizle beraber verilebilir. Rabbimiz, 'Allah'ın ipine sarılın ayrılığa düşmeyin' diye buyurmaktadır. Müslümanlık, hakkın şahitliğini üstlenmek demektir. Bunu bireysel düzlemde ifa edemeyiz. Birlikte olmak, omuz omuza mücadele etmek, Allah'ın dinine hep birlikte şahitlikte bulunmak hepimizin şiarı olmalıdır. Bunu gerçekleştirmek için gereken vasıflar bellidir. Fedakârlık, dayanışma, Allah için sevme, birbirimizin eksikliklerini kapatma, hatalarını örtme, birbirimizin güzelliklerini çoğaltma ve benzeri güzel hasletler çoğaltmalıyız. Resul'ün (s) ashabının ortaya koyduğu ilişki tarzı bizim için yol gösterici olmalıdır." diye konuştu.
MÜSLÜMANLARIN BİRBİRLERİNE KARŞI SORUMLULUKLARI
Ahlaki düzlemde kendimizi geliştirmenin ancak zaaflarımızdan arınmakla mümkün olabileceği tespitinde bulunan Kaya, bu zaafları ise, sabırsızlık, gevşeklik, nemelazımcılık, tartışmacılık ve bireycilik alt başlıkları altında açtı. Kaya, bu türden zaafların birçok alanda olduğu gibi Müslümanlar arası ilişkileri de zedelediğini belirterek, Müslümanlar arası ilişkilerde olması gereken ilişki konusunda şunları söyledi: "Allah kendi yolunda kaynatılmış binalar gibi saf tutmuş halde çarpışanları sever." Bunun için çeşitli nitelikler gerekir. Müslümanlar birbirlerine karşı güzel, kardeşane ve sıcak üslup kullanmalıdır. Birbirleriyle selamlaşmalarından, oturup sohbet etmelerine, bir faaliyeti birlikte yürütmeye, birbirlerinin fikirlerini dinlemeye, anlamaya; bir yanlış söz konusuysa onu da en güzel biçimde ve saygıyla, içtenlikle dile getirip, uyarmaya Müslümanlar mecburdur. Müslümanlar birbirlerinin din hususunda olmayan hatalarını, kusurlarını velev ki bunlar kendilerini incitmiş şeyler de olsa, görmezden gelmek durumundadırlar. Yani fedakârlık asıldır. Fedakârlık hem kişi yüceltir, hem de muhatabı yanlışından daha kolay vazgeçirir. Kişiler karşılıklı ilişkilerde birbirlerini kendilerine karşı önlem almak, pür dikkat kesilmek zorunda olan insanlar olarak değil; bilakis güvenilecek şahsiyetler olarak algılarlar."
TOPLUMUN GÜNDEMİNDE NE VARSA KUR'AN-IN GÜNDEMİNDE O VARDI
Amelden ayrıştırılmış bir iman iddiasının kabul edilemeyeceğinin Kur'an-da vurgulandığına dikkat çeken Kaya, "Kur'an'ın gündeminde ne var? Kur'an-a baktığımızda bir anlamda toplumun gündeminde ne varsa Kur'an-ın gündeminde de o vardır. Ku'an-i çağrı özünde şirkin ve cahiliyenin öncellikle tanınması; bilahare teşhiri ve sonuçta bunlardan beri olunması üzerine kuruludur. Kız çocuğunun diri diri toprağa gömülmesi, yoksulun doyurulmasına ön ayak olunmaması, kölelerin özgürlüğü için çaba harcanmasına teşvik, kadınlara ikinci sınıf insan muamelesi ve tartıda hile yapılması gibi sorunların Kur'an-ın gündemi olduklarını görmekteyiz…"
Fotoğraf: İrfan Tanrıverdi