“Diyarbakır-Suriye Kardeşlik Girişimi” Faaliyetlerine Başladı

Diyarbakır’daki STK’lar bünyesinde oluşturulan “Diyarbakır Suriye Kardeşlik Girişimi” tanıtım ve bilgilendirme amacıyla kahvaltılı basın açıklaması yaptı.

HAKSÖZ-HABER

Diyarbakır'daki islami sivil toplum kuruluşları bir araya gelerek Suriye'ye yardım organizasyonu için girişim başlattıklarını duyurdu.

Diclekent Bulvarı’ndaki bir kahvaltı salonunda basın toplantısı düzenleyen ve icra kurulu; Özgür-Der, Ay-Der, Anadolu Gençlik Derneği, İHH, Memur-Sen, Diyarbakır Değerlerini Koruma Derneği ile İhvan-Der temsilcilerinden oluşan girişim adına Hasip Yokuş açıklama yaptı.

“DİYARBAKIR-SURİYE KARDEŞLİK GİRİŞİMİ”

Kahvaltının ardından geçilen basın toplantısı Abdurrahman Ergin’in giriş konuşmasıyla başladı. Toplantının amacı hakkında bilgi veren Ergin, yeni kurulan girişimi tanıtmak ve bundan sonra yapmayı planladıkları çalışmalarla alakalı basın mensuplarını ve kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla bir araya geldiklerini kaydetti. Ergin, girişimin Diyarbakır’daki STK’ların kendi bünyelerinde “Diyarbakır-Suriye Kardeşlik Girişimi” ismiyle kurulduğunu söyledi. Yapmayı planladıkları faaliyetleri hakkında bilgi de veren Ergin, “faaliyetlerimizi iki alanda yoğunlaştırmayı hedefliyoruz. Birincisi; bu kardeşlerimizin haklı davalarının daha geniş toplum kesimleri tarafından bilinmesi amacıyla enformasyon desteği sağlamak. İkincisi; insani yardım anlamında ilaç, un, battaniye, giyim, temizlik malzemeleri ve çocuk maması gibi temel ihtiyaç maddelerinin temin edilmesine katkı sağlamak.” Şeklinde özetledi.

İNSANLIĞA ÇAĞRI: "KARDEŞLERİMİZ ÜŞÜMESİN, AÇ KALMASIN"

Ardından girişim adına basın açıklamasını okumak üzere sözü Hasip Yokuş aldı. Yokuş, Suriye'de yarım yüzyıldır Arap ulusalcısı, laik, despotik bir düzenin işbaşında olduğunu belirterek, bu düzenin hukuk, adalet ve insanlığın olmadığı ağır işkence ve katliamların vahşice işlendiği bir düzen olduğunu vurguladı.

Yokuş, zulüm kimden gelirse gelsin mazlumun yanında yer almayı, İslami ve insani bir vecibe olarak gördüklerini bu nedenle Diyarbakır'daki sivil toplum kuruluşları olarak bu kampanyayı başlattıklarını vurgulayarak, "Bu direnişin adı ister cihad, ister ayaklanma, ister devrim olsun... sözün bittiği yerde onuruyla direnen bir halk söz konusu. Bu halkın haklı mücadelesinin yanındayız. Şanlı direnişlerini destekliyoruz. Yardım çağrımız insani ve İslami duyarlılığını yitirmemiş, insanlık, adalet, özgürlük ve kardeşlik için bir iddiası, sözü olan tüm insanlaradır" diye konuştu.

Hasip Yokuş, Diyarbakır'da "Kardeşlerimiz Üşümesin, Aç Kalmasın" adıyla başlattıkları kampanyanın broşürlerini kent genelinde dağıtacaklarını belirterek, bu broşürlerdeki İHH'nın Ziraat Bankası hesaplarına para yatırılabileceğini bildirdi.

Basın açıklaması tam metni:

BASIN AÇIKLAMASI

Bugün hemen yanı başımızda Suriye’de bir insanlık dramı yaşanmaktadır. Ve biz bugün bu mazlum halkın yanında olduğumuzu ilan etmek ve aynı zamanda topluma da sesimizi duyurmak amacıyla buradayız.

Bildiğiniz gibi yarım yüzyıldır Suriye’de Arap ulusalcısı, laik, despotik bir düzen işbaşında. Bu düzen; hukukun, adaletin, insanlığın olmadığı, ağır işkence ve katliamların vahşice işlendiği bir düzen.

Elbette bu durum sadece Suriye için söz konusu değil. Batılıların sömürge sonrası yönetimleri devrettikleri batıcı, yerli işbirlikçiler eliyle yönetilen ülkelerin büyük çoğunda durum böyle.

yaklaşık 2 yıl önce suriye halkı özetle:

Daha adil ve insani bir anayasa
Siyasal katılım kanallarının açılması
Özgür bir basın ve muhalefet hakkı
Genel af ve Suriye dışında yaşayan ve ülkelerine dönemeyen yaklaşık 2 milyon Suriye’linin ülkelerine serbestçe geri dönebilmeleri
Hama katliamından sorumlu olanların adalet önüne çıkarılması
Ülke kaynaklarının oligarşik azanlığın tekelinden çıkarılarak tüm Suriye’lilere eşit bir şekilde bölüştürülmesi
Özgür ve serbest genel seçimler.
Muhaberat marifetiyle yönetilen despotik baas rejiminin revize edilerek hak ve adalete dayalı daha şeffaf bir yönetim
Kürt’lere de en temel insani haklarının verilmesinin temini gibi.
2 ay boyunca barışçı gösterilerle devam eden, izan ve vicdan sahibi herkesin kolaylıkla kabul etmesi gereken taleplere rejim; önce keskin nişancılarla, ardından uçakla, tankla, topla ve “şebbiha” marifetiyle karşılık verdi.

Şüphesiz Suriye halkı diktatörlük rejimine karşı özgürlük ve adalet talebiyle ayağa kalkarken birtakım uluslararası kuruluşları ya da komşu devletleri kendisine dayanak olarak seçmiş değildi ancak dün Hama katliamına gözlerini yuman dünya, bugün de sistematik bir biçimde Suriye halkının katledilmesini seyretmekte. Baas rejimi katliam zincirine her gün yenilerini eklerken Suriye halkının feryadı uluslar arası platformlardaki cılız bazı girişimlerin ötesine geçememekte.

Emperyalist güçler Esat sonrası yönetimde kendi çıkarlarını en üst düzeyde temsil etme kaygısıyla pazarlıkları uzatırken en büyük bedeli bu mazlum halk ödemekte.

Emperyal projeler çerçevesinde çizilen, zihin dünyamızda da gönül dünyamızda da hiçbir karşılığı olmayan suni sınırlarla birbirimizden ayrılmış olsak ta bu insanlar bizim kardeşlerimiz. Zira Antep ile Halep’in, Akçakale ile Telabyad’ın, Ceylanpınar ile Ra’s-ül ayn’ın, Nusaybin ile Kamışlı’nın farkı ne ise bizlerle Suriye halkının farkı da odur.

“ortadoğu intifadası” olarak isimlendirdiğimiz önce Tunus’ta ardından Mısır, Libya ve ardından Suriye’de devam eden Qıyam bu halklar için bir “kurtuluş imkânını” ifade etmektedir. Özgür ve Müslüman bir Ortadoğu bizler için çok şey ifade ediyor. Bizler de tüm bu intifada sürecini bize zorla giydirilmeye çalışılan bu deli gömleğinden kurtulmanın bir imkânı olarak görüyoruz. Sevinmek için henüz çok erken olduğunun farkındayız ama Allah’ın izniyle su akıp mecrasını buluyor.

Bu girişimi oluşturan sivil toplum kuruluşları olarak zulüm kimden gelirse gelsin zulmün karşısında mazlumun yanında yer almanın İslami ve insani bir vecibe olduğuna inanıyoruz.

Bu gün bu mazlum halkın haklı davalarına destek çağrısı yaparken; kendi zihinlerinde kurguladıkları komplo teorilerini aşamayan kesimleri komplolarıyla baş başa bırakıyoruz. Keza kendi sığ dünyasında bencilce duygularına esir olmuş kişileri de dışarıda tutuyoruz. Bu direnişin adı her ne olursa olsun, ister cihad, ister ayaklanma, ister devrim, ister kıyam… Sözün bittiği yerde onuruyla direnen bir halk söz konusu. Bu halkın haklı mücadelesinin yanındayız. Şanlı direnişlerini destekliyoruz.

Çağrımız; insani ve İslami duyarlılığını yitirmemiş, insanlık için, adalet için, özgürlük için, kardeşlik için bir iddiası, bir sözü olan tüm insanlaradır.

 

Etkinlikler Haberleri

İslam'da insanın mahiyeti
Gazze’nin çocukları ümmetin itibarını koruyor!
Diyarbakır Özgür-Der Gençlik Çalışmaları başladı
Diyarbakır Özgür-Der’in Aylık Seminerleri "Yükselen Milliyetçilik ve Irkçı Zehirlenme" konusuyla başladı
Diyarbakır Özgür-Der yaz programı sona erdi