Diyarbakır Özgür-Der'de "Kur'an'a Yaklaşım Meselemiz" konuşuldu

Özgür Der Diyarbakır şubesi aylık konferanslar dizisinin bu ayki konuğu Araştırmacı Yazar Yılmaz Çakır idi. Özgür Der külliyesinde düzenlenen programın konusu "Kur'an'a Yaklaşım Meselemiz" idi.

Dinleyicileri selamlayarak konuşmasına başlayan Çakır, Kur'an'a yaklaşım meselesinin bugünün meselesi olmadığını risaletten bu yana devam eden bir mesele olduğunu belirtti.

Kur'an'a yaklaşım meselesini üç döneme ayıran Yılmaz Çakır, ilk dönemi Resulullah ve Raşid halifeler dönemi, ikinci dönemi Emeviler ile başlayıp 19. yüzyıla kadar devam eden tedvin-tebliğ ve tedris dönemi, üçüncü dönemi ise 19. yüzyıl ile başlayıp günümüze dek devam eden modern dönemin müslümanlar üzerindeki etki dönemi olarak ifade etti.

Resulullah ile başlayıp raşid halifeler dönemi ile biten ilk dönem üzerinde Çakır şunları ifade etti:

"Esasen dönemde vahiy ile ilk ilişki Resulullah'ın hira mağarasında aldığı ilk vahiydir. Burada Peygamber aldığı mesaja dair bir tereddüt duymuş ve eşi Hz. Hatice'ye gelip olanları anlatmış, hanımı kendisini rahatlatmış ve kendisinin peygamber olduğunu belirtmiştir. Burada vahiy ile ilişkinin ilk yansımasını görüyoruz. Akabinde Resulullah'ın davete  başlaması ile iman eden insanlara ve hasseten inkarcı tepkilere tanıklık ediyoruz. Burada da vahye karşı ilk tepkileri görüyoruz."

İlk dönem mekke toplumu ilahi olanla irtibat kurma yetisine sahip kişinin kahin olduğu tezinden hareketle Resulullah'a kahin yakıştırması yaptıklarını ifade eden Çakır, Resulullah'a şair yakıştırması yapılmasının sebebinin ise şairlerin yalan ve abartı söz söylemesi olduğunu ifade etti.

İslam inancının bilginin kaynağı olarak vahyi vurguladığı ve insanın tüm ontolojik sorularına ancak vahyin cevap verdiğini ifade eden Çakır, vahyin ilk dönem muhataplarına da bu mesajın verildiğini ifade etti.

İlk dönemde kitabın indiği, tamamlandığı, bir kitap haline dönüştüğünü ifade eden Çakır, Resulullah'ın vefatı ile birlikte baş gösteren birçok sorun dönemin müslümanlarının Kur'an'a yaklaşımı ile doğrudan ilişkili olduğunu ifade etti.

Kur'an'a yaklaşım meselesinde ikinci döneme değinen Çakır, ikinci dönemin uzun aralıklı bir dönem olduğunu ve 19. yüzyıla kadar uzağını ifade ederek şunları vurguladı:

 "İkinci dönem, müslümanların tevhid inancını dünyaya yaymaya çalıştığı bir dönemdir. Bu dönemi tedvin, tebliğ ve tedris dönemi olarak tanımlamak mümkün. İslamın yayılması ile birlikte ortaya çıkan birçok sorun, Kur'an'ın tevile açık yönü ile, içtihadlar ile aşılmaya çalışılmıştır. İkinci dönem olarak ifade ettiğimiz uzun dönem kendisine has sorunları ve özelliğiyle dönemin ihtiyaçlarına binaen Kur'an'a müracaat etme olayıdır aslında. Dolayısıyla bu dönemde inanç ile ilgili hususlar formülize edilerek, kategorize edilerek bir tedrisat süreci geliştirilmiştir. Mezhepler bu dönemde doğmuştur. Fıkhi ve kelami tartışmalar bu dönemde yapılmıştır. Ve tüm bunlar doğal ve normaldir." dedi.

Fitne ve fesada sebebiyet verecek türden davranışlardan, tutumlardan uzak durmanın dönemin ulemasının temel hassasiyeti olduğunu ifade eden Çakır, dönemin ulemasının bu sebeple tedriste liyakat ve ehliyeti, icazeti önemsediğini belirtti.

Yılmaz Çakır, 3. dönemin 19. yüzyıldan günümüze dek süren ve müslümanların modernizmin etki alanına girdiği bir dönem olduğunu ifade ederken, tüm dünyada sanayileşme ile birlikte çok köklü bür değişimin gerçekleştiğini ve tüm dünya insanlarının bu değişimden nasibini aldığını ifade etti.

İslam dünyasının bin yıldan uzun bir süreden sonra ilk defa lidersiz, halifesiz kaldığını belirten Çakır, ilk defa bu dönemde bin yılı aşkın süredir kültür, fikir, inanç, siyaset, askeri ve benzeri birçok alanda olan üstünlüğümüzü kaybettiğimiz bir dönem olduğunu vurguladı. Çakır akabinde şunları ifade etti:

 "Tarihte karşılaşığımız ender travmalardan biri de müslümanların siyasal liderliğini (hilafeti) kaybetmiş olmasıdır. Söz konusu 3. dönemin müslümanlarda yarattığı en temel etki müslümanları kendi inançları hakkında şüpheye düşürmesi olmuştur. Nihilizmin, şüpheciliğin kıskacına girip etkilendiğimiz bir dönemdir. Modern dönem, müslümanların inancını üzerine inşa ettiği zemini yok etmeye çalıştığı ve sabitelerimizi tartışılır hale geldiğimiz bir dönem olmuştur. Kur'an'a yönelik yaklaşımlarda tarihselcilik, modernizm gibi kabul edilmesi mümkün olmayan sapkın fırkalar doğmuştur. Tüm bunlar kendinden emin olmayan, sorunu islamda gören yamuk bakış açısından kaynaklanmaktadır." dedi.

Etkinlikler Haberleri

İslam'da insanın mahiyeti
Gazze’nin çocukları ümmetin itibarını koruyor!
Diyarbakır Özgür-Der Gençlik Çalışmaları başladı
Diyarbakır Özgür-Der’in Aylık Seminerleri "Yükselen Milliyetçilik ve Irkçı Zehirlenme" konusuyla başladı
Diyarbakır Özgür-Der yaz programı sona erdi