Diyarbakır TEM Şubesince iki ayrı suçlamayla yakalanan şüpheliye ait iki farklı sorgu tutanağında aralarında Özgür-Der, Mazlumder, Diyarbakır Demokrasi Platformu, Göçder ve Toplumder'in de yer aldığı on beş sivil örgüt ve platformla ilgili soruların yöneltilmesi ve bu kişilerin söz konusu derneklerin faaliyetleri ile ilgili bildiklerini anlatmalarının istenmesi hakkında bir açıklama yapan Özgür-Der Diyarbakır Şubesi, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü'nün bu işgüzar tutumunu kınadı. Diyarbakır Emniyeti'nin Kürt sorunu konusunda resmi tezi paylaşmayan tüm yapıları PKK'nin bir uzantısı ve onun adına faaliyet yürüten birimler olarak göstermeye çalıştığının ifade edildiği açıklamada, Emniyet'in bu hatayı düzelterek derhal ilgili kurumlardan özür dilemesi gerektiği bildirildi.
Özgür-Der Diyarbakır Şubesi'nden yapılan açıklamanın tam metni:
DİYARBAKIR EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ HESAP VERMELİDİR!
6.11.2009
Her gün yeni andıçların, fişlemelerin ve suçlayıcı kategorilendirmelerin ortaya çıktığı bir dönemde benzer bir uygulama da Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesince yapılmış ve çeşitli sivil örgütler zan altında bırakılmıştır. Bu yıl içinde Eylül ve Ekim aylarında Diyarbakır TEM Şubesince iki ayrı suçlamayla yakalanan şüpheliye ait iki farklı sorgu tutanağında aralarında Özgür-Der, Mazlumder, Diyarbakır Demokrasi Platformu, Göçder ve Toplumder'in de yer aldığı on beş sivil örgüt ve platformla ilgili sorular yöneltilmiş, bu kişilerin bu derneklerin faaliyetleri ile ilgili bildiklerini anlatmaları istenmiştir.
Her iki sorgu tutanağında soru sıraları, soru metinleri ve imlalar dikkate alındığında bir polis memurunun işgüzarlığının ötesinde hazır bir şablon kullanıldığı anlaşılmaktadır. Söz konusu şablonda sorulan sorulardan birinde "Yasadışı KCK/PKK terör örgütü adına legal görünüm altında illegal faaliyet gösteren ……….. isimli derneklerin faaliyetleri ile ilgili bildiklerinizi detaylı bir şekilde açıklayınız" denmektedir. Aynı şekilde başka bir soruda da varsa üye oldukları derneklerin isimleri istenmiştir.
Kaldı ki bu dernekler, dernekler müdürlüğü tarafından çeşitli defalar denetlenmiş, legal faaliyet yürüten, faaliyetleri şeffaf olan derneklerdir. Birçoğu da Cumhurbaşkanı, Meclis başkanı, başbakan, bakanlar, vali ve milletvekilleriyle defalarca görüşmüş ve fikirlerini paylaşmışlardır. İçişleri bakanının Kürt sorunu konusunda fikirlerine başvurduğu kimi derneklerin, söz konusu bakanlığa bağlı bir birim tarafından illegal addedilmesi öncelikle devletin genel tutarsızlığın bir yansımasıdır.
Sorgu tutanaklarında ismi zikredilen derneklerin bir kısmı adına illegal faaliyet yürütüldüğü iddia edilen örgütün ideolojisine yakın bir kısmı da oldukça uzaktır. Ancak bu derneklerin ortak özelliği Kürt sorunu konusunda duyarlılık göstermeleri ve resmi görüşe itiraz ediyor olmalarıdır. Her bir sivil örgütün soruna yaklaşımları ve çözüme ilişkin görüşleri de birbirinden farklıdır. Ancak görülüyor ki Diyarbakır Emniyeti Kürt sorunu konusunda resmi tezi paylaşmayan tüm yapıları PKK'nin bir uzantısı ve onun adına faaliyet yürüten birimler olarak görmekte ve bunu bir suçlama sebebi kılmaktadır.
Üstelik TEM memurları bu yaklaşımlarını bir suçlama olarak ortaya koymak ve delillendirmek için de gözaltına aldıkları kişileri bu dernekler aleyhine ifade vermeye yönlendirmişlerdir. Suçlu ile dernekler arasında kurdukları hayali bağı "delil üretme" mantığı ile somutlaştırmaya çalışmışlardır.
Bu olayda açıkça bir fişleme, itham, karalama ve iftira söz konusudur. Kullanılan cümleler hüküm cümleleridir. Bir zihniyeti, bir bakışı ortaya koymaktadır ve bizler bu bakışa devletin diğer hangi resmi kurumlarının sahip olduğunu merak ediyoruz. Daha derinden bakıldığında ise bölgemizdeki sivil örgütlere karşı bir psikolojik harp tekniği uygulanmakta ve bu yapılar yıpratılmaya, meşruiyeti sabote edilmeye çalışılmaktadır.
Bu sorgulama şeklinin kaç kişiye uygulandığını bilmiyoruz ancak tekniğin şablonize edildiği dikkate alınırsa sayının kabarık olduğu değerlendirilmelidir. Emniyet yetkilileri, bu sorguda sorulan söz konusu sorularla neyin amaçlandığını açıklamak zorundadır. Şayet elinde bunu haklı kılacak bilgi ve belge varsa gereğini yaparak savcılığa vermesi gerekmez mi? Emniyet birimleri ellerinde bir yargı kararı olmadan böylesi bir bağlantıyı ve nitelendirmeyi hangi yetkiyle yapmaktadır? Çeşitli kurumlararası yazışmalarda da bu tarz ifadeler kullanılmakta mıdır?
Emniyetin ilgili birimi açıkça suç işlemektedir. Bunun gereği olan adli ve idari yaptırımlar biran önce uygulanmalıdır. Hiçbir resmi kurumun Özgür-Der'i ve diğer dernekleri zan altında bırakacak, hedef gösterecek, zarar verecek uygulamalar içine girme hakkı ve yetkisi yoktur, olamaz. İçişleri Bakanlığı, Diyarbakır Valiliği ve Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü, bu hatayı derhal düzeltmeli, ilgili kurumlardan özür dilemeli, bu hukuksuzluğa imza atanlar hakkında derhal adli - idari işlemi başlatılmalı ve konuyla ilgili detaylı bir açıklama yapmalıdır.
Bizler Özgür-Der olarak bu suçlayıcı ifadeleri asla kabul etmediğimizi ilan ediyor, bu hukuksuz uygulamaya imza koyan ilgili birim ve kişileri şiddetle kınıyoruz.
Av. Serdar Bülent Yılmaz
Özgür-Der Diyarbakır Şube Başkanı