Diyarbakır'da 28 Şubat'ın 13. yıldönümünde bir araya gelen 44 kurum, darbecileri protesto edip, darbeci şeflerin yargılanmasını istedi.
28 Şubat postmodern darbesi yıldönümünde Özgür-Der, Mazlumder, Mustazaf-Der ve Memur-Sen'in bulunduğu 44 sivil toplum kuruluşu, açtıkları pankart, kaldırdıkları döviz ve okudukları basın açıklamasıyla darbecilerden hesap sorulmasını istediler.
Eğitimde, Yargıda, Siyasette, Sokakta Militarist Dayatmalar Son Bulsun!
Diyarbakır Ofis'te, "28 Şubat, 27 Nisan, 12 Eylül, 12 Mart, 27 Mayıs, Eldiven, Yakamoz, Ayışığı, Kafes, Balyoz, Sarıkız Darbeciler Halka Hesap Verecek!" pankartının açıldığı kitlesel basın açıklamasında, "Başörtüsüne Yapılan Zulmü Unutmayacağız! Darbeci Şefler Yargılansın! Zulme Karşı Direniş Herkes İçin Adalet, Eğitimde, Yargıda, Siyasette, Sokakta Militarist Dayatmalar Son Bulsun! 28 Şubat Darbecileri Yargılansın! Darbeciler Halka Hesap Verecek!" şeklinde dövizlerle darbeler protesto edildi.
Darbelerin Hesabının Sorulamaması Yeni Darbelere Kapı Aralıyor
Kitlesel basın açıklamasında, 44 kurum adına açıklamayı Av. Abdurrahim Ay okudu. 28 Şubat 1997 tarihinde tüm toplumun denetim altına alınmak istendiğinin altını Çizen Ay, "Geçmişteki 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül Darbelerinin failleri ve destekçilerinden hesap sorulamadığı için, 28 Şubatı hep birlikte yaşadık. Siyasi tarihimizde birçok örneği olduğu üzere darbeciler yargılanmadığı ve hesapları sorulamadığı sürece, yeni darbelere kapılar aralanacaktır."dedi.
Askeri Vesayet ve Zalimleşen Devlet!
28 Şubat döneminde hükümet olmanın iktidar olma anlamına gelmediğinin bariz bir şekilde açığa çıktığının vurgulandığı açıklamada, "28 Şubat süreci, Türkiye'deki asıl iktidar gücünün kimde olduğunu çok belirgin bir biçimde açığa çıkarmıştır. Böylece herkes, Türkiye'de hükümet olmanın, iktidar olmak anlamına gelmediğine ve askeri vesayetin egemen devlet anlayışının, nasıl hayatımızın her alanına müdahale hakkını kendisinde görerek zalimleştiğine tanık olmuştur." dendi.
Gereği Yapılsın; Darbeciler Yargılansın!
Açıklamada, 28 Şubat, Balyoz, Sarıkız, Eldiven, Ayışığı, Yakamoz ve diğer tüm darbeleri yapan, yapmaya teşebbüs eden veya katkı sunan asker, bürokrat, siyasetçi, medya yetkililerinin süreç içerisinde sebep oldukları hak ihlallerinden dolayı yargılanmaları ve darbelerin hesabını vermeleri için gereğinin yapılması talep edildi.
Basın açıklamanın tam metni:
28 Şubat 1997 tarihinde yapılan MGK toplantısı ve toplantı sonunda açıklanan bildiri, siyasi tarihimize "post-modern darbe" olarak geçmiştir. 28 Şubat'la aslında devlet yönetimine el konulmuş, mevcut hükümet istifaya zorlanmış ve sadece hükümet veya toplumun bazı kesimleri değil, tüm toplum, denetim altına alınmak istenmiş, temel hak ve özgürlüklere aykırı birçok uygulama ve düzenlemeyle bu denetim elde edilmiştir.
Geçmişteki 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül Darbelerinin failleri ve destekçilerinden hesap sorulamadığı için, 28 Şubatı hep birlikte yaşadık. Siyasi tarihimizde birçok örneği olduğu üzere darbeciler yargılanmadığı ve hesapları sorulamadığı sürece, yeni darbelere kapılar aralanacaktır.
28 Şubat süreci, Türkiye'deki asıl iktidar gücünün kimde olduğunu çok belirgin bir biçimde açığa çıkarmıştır. Böylece herkes, Türkiye'de hükümet olmanın, iktidar olmak anlamına gelmediğine ve askeri vesayetin egemen devlet anlayışının, nasıl hayatımızın her alanına müdahale hakkını kendisinde görerek zalimleştiğine tanık olmuştur.
Tüm darbeler gibi 28 Şubat da, baskı ve dayatmaların çoğalmasına, özellikle din özgürlüğü başta olmak üzere birçok temel hak ve hürriyetle ilgili ihlallerin yoğunlaşmasına yol açmıştır. Devletin vatandaş için var olduğu unutularak vatandaşın devlet için var olduğu düşüncesi, tek tipleştirici ve farklı olana karşı yaşam alanı tanımama sistemi, sorunlara kaynaklık etmiştir. Sorunların giderek içselleşmesi, sindirme ve dönüştürme politikaları, halkı umutsuzlaştırarak hata ve yanlışlara karşı duyarsız hale getirmiştir.
Oligarşik sistemin toplumu bir birine düşman kılması, toplumun bir kesiminin desteğini alıp diğer kesimlere zulmetmesi, halkın darbecilerden hesap sormasını engellemiştir. Darbeler karşısında bazı yapılar, yaşanan hukuksuzlukları görmezden gelmeye ve çifte standardı sürdürmeye devam etmektedir. Ancak, kimden gelirse gelsin tüm haksızlıklara hep birlikte karşı durmak onurlu yaşamın bir gereğidir.
28 Şubat Postmodern Darbesi ve hesabı sorulmayan diğer darbeler nedeniyle elinde bazı yetkiler bulunan kişiler, halk iradesine dayalı bir düzenin sancılarını çeken ülkemizi kaos ortamına sürüklemek ve bu suretle kendi oligarşik düzenlerini kurmak maksadıyla Balyoz, Kafes, Eldiven, Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve belki de tarafımızdan bilinmeyen daha nice darbe ve eylem planını hazırlamak ve uygulamaya çalışma cesaretini kendilerinde bulmuşlardır.
13.yılına giren 28 Şubat müdahalesi, yukarıda sayılan darbe planlarıyla hala bazı sivil-asker-bürokratik kurumlar eliyle devam ettirilmeye çalışılıyor. Geride bıraktığımız 13 yılda; 28 Şubat'ın, öne çıkardığı "İrtica Tehdidiyle" gündemi nasıl meşgul ettiği ve bu arada nelerin yapıldığına hepimiz tanıklık ettik.
Süreç ve devamında 8 yıllık kesintisiz eğitimle İHL ve meslek liselerinin orta kısmı kapatılmış, katsayı uygulamasıyla tüm meslek lisesi öğrencileri mağdur edilmiş, Kuran kursuna gitme yaşı yükseltilerek, velilerin çocuklarına erken yaşta dini eğitim verilmesi hakkı engellenmiştir.
Yasal hiçbir dayanağı olmadığı halde başörtüsü yasağıyla; yüzbinlerce insanımızın öğrenim hakkı, çalışma hakkı, din ve vicdan hürriyeti hakları ihlal edilmiş. Kadına karşı ayrımcılık oluşturan başörtüsü mağduriyeti; kampüslerden, ehliyet sınavına, öğretmenlerin sokaktaki giyimine, bazen de kişinin ailesinin giyimine kadar, hayatın birçok alanında müdahale alanı haline getirilmiştir.
- Üniversitelerde özgürlükten yana olan öğretim üyeleri ihraç edilmiştir. YAŞ kararları ile itiraz hakkı tanınmadan birçok rütbeli askerin görevine son verilmiş, muhalif düşünürler başta olmak üzere, düşünceye hapis cezaları verilerek ifade özgürlüğü ihlal edilmiş,
- Medya içinde bazı basın yayın organları, post modern darbenin zeminini oluşturmak amacıyla abartılı irtica yaygarasının aracı olmuş, konu mankenleri ve bazı fiilleri bahane gösterilerek, milyonlarca dindar Müslüman zan altında bırakılarak, inançlarına hakaret edilmiş, İslami kimlik toplum hayatından dışlanmak istenmiştir.
- Halen dahi örneklerini yaşadığımız üzere yargıya verilen brifing ve yönlendirmeler sonrasında, bazı yargı mensupları hukuk dışı arama, gözaltı kararı vermiş ve davalar açmıştır.
Örgütlenme özgürlüğü ihlal edilmiş, bazı dernek, parti ve vakıflar kapatılmıştır. Hukuk ayaklar altına alınarak, toplumun önemli kesimini haksız bir şekilde fişlenmiştir.
Sonuç olarak, dönemin iktidar partisi ve başta İslami hassasiyetleri olan vatandaşlara karşı yapılan post modern darbe, süreç içerisinde tüm yurttaşların en temel hak ve özgürlüklerini ihlal etmiş, maddi manevi mağduriyetlerine sebep olmuştur. Bizler sivil toplum kuruluşları olarak;
-28 Şubat sürecinde yaşanan ve halen de devam eden tüm hak ihlallerini ve bu ihlallere neden olanları kınıyoruz.
-28 Şubat, Balyoz, Sarıkız, Eldiven, Ayışığı, Yakamoz ve diğer tüm darbeleri yapan, yapmaya teşebbüs eden veya katkı sunan asker, bürokrat, siyasetçi, medya yetkililerinin süreç içerisinde sebep oldukları hak ihlallerinden dolayı yargılanmalarını ve darbelerin hesabını vermeleri için gereğinin yapılmasını talep ediyoruz.
Destek veren kurumlar:
- Anadolu Gençlik,
- Ay-Der,
- Bağı var Der,
- Bayındır Memur–Sen,
- Bem Bir-Sen,
- Birlik Haber–Sen,
- Büro Memur-Sen,
- Cami Der,
- Dicle Fırat Diyalog Grubu,
- Di-Der,
- Din Bir Sen,
- Diyanet-Sen
- Diyarbakır Düşünce Okulu Der,
- Diyarbakır İnsanı Yardım Derneği,
- Eğitim Bir-Sen,
- Emekli Bir–Sen,
- Enerji Bir-sen,
- Gönül Köprüsü Derneği,
- Hayat Der,
- Hizmet Der,
- Hür Der,
- Islah Hareketi,
- İhya Der,
- İkra Eğitim Der,
- İlim Der,
- İnsan ve Erdem,
- İrşad Der,
- Kardeş Der,
- Köprü Der,
- Hak Sen,
- Köy Der,
- Kültür Memur-Sen,
- Eğitim Hak Sen,
- Mazlumder,
- Memur Sen,
- Mustazaf–Der,
- MÜSAİD,
- Öğ-Der,
- Özgür-Der,
- Sağlık-Sen,
- Sahabe Der,
- Şura Der,
- Toç Bir-Sen,
- Ulaştırma Memur-Sen.