Özgür-Der Diyarbakır Şubesi, Astana sürecinde çatışmasızlık bölgesi ilan edilen İdlib'e yönelik son günlerdeki saldırılarda çok sayıda sivilin katledildiğini belirtti. Süleyman Nazlıcan imzasıyla yayınlanan açıklamada, Türkiye'nin katliama sessizliği sorgulandı.
Basın Açıklamasının Tam Metni:
Çatışmasızlık Yalanı İle İdlib'te Siviller Katlediliyor!
Şer güçlerin 19 Eylül'den bu yana İdlib'te yaptığı katliamlarda ölenlerin sayısı 140 kişiyi geçmiş bulunmaktadır. Dün yoğun bombardıman altında kalan 40 sivil hayatını kaybetti. Yapılan saldırıların daha çok okul, hastane ve sivillerin yaşam alanları üzerinden gerçekleştiği belirtilirken, İdlib'te dünyanın gözü önünde savaş suçu işleniyor ve dünya bu utanca sessiz kalmaya devam ediyor.
Herkesin bildiği gibi gözü dönmüş Rusya ve İran, Astana'da Türkiye'nin de dâhil olduğu müzakerelerde İdlib'i çatışmasızlık bölgesi ilan etmişti. Ancak görünen o ki bu müzakereler şer güçler için bir fırsata dönmüş ve İdlib'i de Halep gibi bombalayarak yok etmeye odaklandıklarını bu fiili durum ile göstermeye çalışıyorlar.
Bütün dünyanın gözü önünde vuku bulan bu katliamlara karşı emperyal güçlerin sessiz kalışları ve ikiyüzlü tavırları elbette artık bizi şaşırtmıyor. Fakat Suriye meselesinde düne kadar hassasiyetini koruyan Türkiye'nin birkaç beyanat dışında yapılanları adeta görmemezlikten gelmesi ise bizi hayal kırıklığına uğratmıştır. Türkiye'nin bu tavrı dış politikada başka bir eksene doğru kaydığını hissettirmektedir. Astana'da garantör ülke konumunda olduğunu bildiğimiz ve yapılan müzakerelerde hukuksuzluklara karşı duracağını umduğumuz Türkiye'nin bu tavrının kabul edilemez olduğunu ve yanlış bir tutum içersinde olduğunu vurgulamak isteriz.
Düne kadar dünya mazlumlarının sesi olduğunu ve politikalarında insani diplomasiyi öne çıkaracağını söyleyen ve bu doğrultuda yürüyen Türkiye'ye ne oldu da yanı başında yaşanan bu katliamlara artık ses çıkarmıyor!
Bizlere acaba! Dedirtecek ve kapalı kapılar ardında gizli pazarlıkların yapılmış olduğu izlenimi veren bu reel politik tavrın Türkiye'ye yakışmadığını ifade etmek isteriz. Türkiye bu tavrından derhal vazgeçmeli ve yapılan katliamlara karşı sesini yükselterek Rusya'nın ve İran'ın zalim Esed'le birlikte işledikleri savaş suçlarını dünya kamuoyunun gündemine taşımalıdır. Aksi takdirde bugüne kadar izlemiş olduğu olumlu politikalarla elde etmiş olduğu kazanımları kaybedeceğini bilmesini isteriz.
Bizler şuna inanırız; dünyanın ıslahı için yapılan salih amelleri yapmaya devam etmek mutlaka size hayırlı akıbetler getirecektir. Türkiye'nin son yıllarda başına gelen musibetleri def edebilmesinde mazlumların dualarının çokça etkili olduğuna olan inancımızı hala koruyoruz. Ancak tam tersi tutumların bizi hangi akıbete duçar edeceğini de bilmemiz lazım. Umarız Türkiye düne kadar desteklediği Suriye direnişine sırtını dönmez ve kardeşlerine sahip çıkmaya devam eder. Her ne koşulda olursa olsun zalimlere karşı durmak, sesimizi yükseltmek ve mazlumlara sahip çıkmak hem insani, hem siyasi, hem tarihi olarak boynumuzun borcudur. Hiçbir mazlumun hakkı reel politikaya kurban edilemez. Bugün yapacaklarımız ne olursa olsun elbette yarın karşımıza çıkacaktır.
Süleyman Nazlıcan
Özgür-Der Diyarbakır Şube Başkanı